Uluslararası yatırımları olan Türk girişimcilerine vergi tavsiyeleri

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Ramazan Biçer - Centrum Danışmanlık, Ortak

Dünya dönüyor sen ne dersen de…
Bu şarkıyı birçoğumuz biliyordur diye düşünüyorum. Biz kendi dünyamızda kendi iç mevzularımıza takılıp kalsak da dünya dönüyor ve her zamanki gibi bazı şeylere geç kalıyoruz hissine kapılmadan edemiyorum.
Aynı durum uluslararası yatırımları olan Türk girişimcileri için de geçerli diyebilirim. Son yıllarda uluslararası arenadaki gelişmeler o kadar baş döndürücü ki birçoğumuz hızına yetişmekte zorlanıyor. Maalesef çoğu Türk yatırımcısı da uluslararası vergi dünyasındaki gelişmelerden yeterince haberdar değil.
Aslında tren kalkmak üzere ve son anda trene yetişmek isteyenlerin daha hızlı olmalarında fayda var. Peki neden gecikiyoruz ve trene yetişemezsek neler olacak? Gelin uluslararası Türk yatırımcılarını neler bekliyor hep birlikte göz atalım.

Eski yapılar hala avantajlı mı?

İlk olarak Türk girişimcilerin kullandığı eski uluslararası yapıların hala avantaja sahip olup olmadıklarını ele alalım. Özellikle bireysel Türk yatırımcıları uluslararası yatırımlarını sıklıkla trust, vakıf (foundation), kişisel yatırım fonu, fon şirketi gibi yapılar içinde değerlendirmektedir. Biraz da eski alışkanlıkların etkisiyle bu yapıların yenidünyaya uyarlanmadan hala aynı şekilde kullanıldığını söyleyebilirim.

Türk yatırımcılar, bu yapıları varlıkların korunması, gelecek nesillere aktarımı gibi amaçlarla kullanmaya devam edebilirler. Ancak, bu tür yapıların eskisi gibi gizlilik sağlamadığı bir döneme girmiş bulunuyoruz.

Kurumsal yatırımcılar için de durum pek farklı değil. Gerçek niteliği bulunmayan uluslararası holding ve şirket yapıları üzerinden ticaretin sürdürüldüğü kurumsal yapılar vergisel açıdan ciddi riskli hale geldi.

Tüm bunları dikkate aldığımızda, hem bireysel hem de kurumsal yatırımcılara eski yapılarını bir an önce yenidünyaya uygun hale getirmelerini tavsiye ediyorum. Bu da ancak doğru bir yeniden yapılandırma ile mümkün olabilir.

Neden uluslararası yapılarda değişikliğe gidilmeli?

Artık duymayan kalmadığı için kral çıplak demekten çekinmeyeceğim. Son on senede çok sayıda kişi ya da şirketin vergi cenneti denilen ülkelerde çeşitli yapıları olduğu medyada sık sık gündeme geldi. Hatta bu tür ülkelerin listeleri resmi olarak yayınlanıyor. En son Avrupa Birliği 15 ülkeyi içeren listesini güncelledi ve bu tür ülkelere karşı çeşitli yaptırımlar uygulayacağını ilan etti. Türk yatırımcılarının sıklıkla yatırım yaptığı ülkelerin başında gelen Hollanda da daha fazla ülkeyi içeren kendi listesini geçen yıl sonunda açıkladı.

Tüm bunlar şu anlamına geliyor: Vergi cenneti olarak kabul edilen ülkelerle yapılan işlemler ya da bu ülkelerde bulunan yapılar gerçekten aktif ticaretin parçası olmadıkları sürece olağan şüpheli olarak hayatlarına devam edecekler. Geldiğimiz noktada benim tavsiyem, hala mevcutsa bu tür ülkelerdeki yapıların çok geç olmadan ortadan kaldırılması yönünde.

Bununla da sınırlı kalınmaması gerektiğini düşünüyorum. O zaman ilave olarak yapılması gerekenleri de söyleyeyim. Uluslararası yapılarınız var ise öncelikle bunların yeni getirilen uluslararası vergi kurallarına uyum düzeyini tespit etmeniz gerekiyor. Bu tespitten sonra ise yeniden yapılandırmaya gitmenizde fayda var. Benim gözlemim büyük bir çoğunluğun gerekli adımları henüz atmadığını söylüyor.

Örneğin, Hollanda’da bir holding şirketiniz var ve uluslararası yatırımlarınızı bu ülke üzerinden yönetiyorsunuz diyelim. Hollandalı holding şirketiniz dahil ona bağlı şirketiniz de yeterli düzeyde sermaye, çalışan ve kontrol gücü gibi unsurlar bulunmuyor ve bu şirketler aktif ticaretin bir parçası da değilse, bir an önce yapısal değişikliğe gitmenizi tavsiye ederim.

Peki, uluslararası yapılarda değişiklik yapılmazsa ne olacak diye soranlarınız olabilir. Yanıt basit: vergi incelemeleri ve daha yüksek vergiler ile karşı karşıya kalabilirsiniz. Türkiye’de henüz yeterli düzeyde yasal düzenleme yapılmamış olması durumu değiştirmiyor çünkü dünyanın önemli bir kısmı yeni vergi kurallarını kendi iç mevzuatına adapte etti ya da uygulamasını değiştirdi.
Buna geçenlerde bir Türk şirketine yönelik Rusya’da yapılan incelemeyi örnek verebiliriz. Rus Vergi İdaresi’nin incelemede Hollanda yapısı üzerinden yapılan işlemleri ciddi şekilde mercek altına aldığını görüyoruz. Bu da gösteriyor ki artık vergi idareleri çok uluslu şirketlerin yapılarını daha çok inceliyorlar. Bu sebepten, uluslararası yatırımları olan Türk şirket gruplarına çok da gecikmeden gerekli dönüşümü tamamlamalarını tavsiye ediyorum.

Uluslararası bilgi değişiminin mali yatırımlara etkileri

Diğer bir konu ise uluslararası bilgi değişimi ve bunun bireysel mali yatırımlara etkisi. İlk göze çarpan etki ise yurtdışında banka hesabı olan ya da açmak isteyen Türk yatırımcıların ilgili ülkedeki bankalar tarafından bugünlerde çok daha fazla sorgulanıyor olmaları. Nedeni ise uluslararası bilgi değişimi ile finansal kuruluşlara getirilen bildirim yükümlülükleri.

Eski dünyada yurtdışındaki hesaplardan mali idarelerin yeterince haberi olmazdı. Milyonlarca dolarınızı İsviçre’de bankalarda tutabilir ve hiç vergi ödemeden hayatınızı sürdürebilirdiniz. Yenidünyada ise finansal kuruluşlardaki varlıklarınızı gizlemeniz pek mümkün görünmüyor. Türkiye’nin de taraf olduğu uluslararası anlaşmalar ile tüm dünyada mali hesapların vergi idareleri arasında değişimine 2018 yılında başlandı. Türkiye de bu sene olasılıkla bilgi değişimine başlayacak. Bu durumdan hala kaçabileceğini düşünen Türk yatırımcılar ile zaman zaman karılaşıyorum fakat hatalı olduklarına yakın zamanda kendileri de şahitlik edecek.
Bu konuyu bir yana bırakırsak, uluslararası yatırımları olan bireysel Türk girişimcilerine tavsiyem, bilgi değişiminin Türkiye’deki vergi yükümlülüklerine etkisini öncelikle öğrenmeleri ve ardından da yatırımlarını bilgi değişimine uygun hale getirmeleri. Burandan da anlaşılacağı üzere yatırım portföyünde değişiklik yapılması gerebilir. Vergici olarak hangi ürüne yatırım yapmanız gerektiğini söyleyecek yetkinlikte değilim ancak uluslararası finansal varlıklarınızı içeren vergi planlaması yapmadığınız sürece eski dünyada geçerli olan avantajlı durumlardan faydalanmanızın mümkün olmayacağını rahatlıkla söyleyebilirim.

Aynı durum, yurtdışında kazanç elde edip ancak eski dönemde bunları Türkiye’de beyan etmeyen şirketler için de geçerli. Şirketlerin yurtdışı finansal kuruluşlarda bulunan varlıkları da önümüzdeki dönemde Türk mali idaresine bildirileceği için bu konuyu ciddiye almalarında fayda bulunuyor.

Uluslararası vergi tavsiyeleri

Öncelikle şirketlerden başlayacak olursam, kurumsal yatırımcılara uluslararası vergi konularındaki bazı tavsiyelerimi aşağıdaki gibi özetleyebilirim:

- Öncelikle yeni uluslararası vergi uygulamalarına şirketinizin/grubunuzun hazır olup olmadığının analiz edilmesi
- Özellikle substance taşımayan (gerçek niteliği bulunmayan) yapıların terk edilmesi ve uluslararası vergi kurallarına uyumun sağlanması
- Ülkeler tarafından getirilen (örneğin 2019 başında Hollanda tarafından yürürlüğe konulan kontrol edilen kurum kazancı uygulaması) düzenlemelerin incelenmesi ve yeniden yapılanmaya gidilmesi
- Vergi anlaşmalarının kötüye kullanıldığı iddiasının mümkün olup olmadığının araştırılması ve Türkiye’nin de imzaladığı uluslararası vergi anlaşmasının (Multilateral Convention to Implement Tax Treaty Related Measures to Prevent BEPS) etkilerinin değerlendirilmesi
- Transfer fiyatlandırması uygulamalarının ve politikalarının güncellenmesi ve dokümante edilmesi
Bireysel yatırımcılara yönelik uluslararası vergi tavsiyelerim ise aşağıdaki gibi olabilir:
- Repütasyon sorununa yol açabilecek uluslararası yapılardan çıkılması
- Trust, vakıf (foundation), kişisel yatırım fonu, fon şirketi gibi yapıların yeniden yapılandırılması veya bu yapılardan yeni yapılara geçişin uygunluğunun araştırılması
- Uluslararası bilgi değişiminin Türkiye’deki vergi yükümlülüklerine etkisinin değerlendirilmesi
- Vergisel açıdan avantajlı olabilecek yatırım araçlarının tespiti ve portföy yatırımlarının uygun araçlara yönlendirilmesi

Sonuç olarak, dünya dönüyor biz ne dersek diyelim. Dünyaya ayak uydurmanın yolu ise değişimi görmek ve önceden planlamaktan geçiyor. Bu da her zaman söylediğim gibi uluslararası vergi konularına hakim danışmanlar ile çalışmanızı gerektiriyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ufuk çizgisi 03 Nisan 2024