Uluslararası Finans Uzmanı Prof. Steve Hanke: Türkiye gibi gelişen ülkel

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com

Prof. Dr. Steve Hanke dünyanın en etkileyici ekonomistlerinden birisi. Uluslararası Finans Uzmanı ve John Hopkins Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Steve Hanke, 1998 yılında dünyanın en etkili 25 insanından biri olarak nitelendirildi. Ronald Reagan döneminde, başkanın ekonomik danışmanlığını yapan Hanke, danışmanlık yaptığı ülkeler arasında Arjantin, Bulgaristan, Estonya, Endonezya, Litvanya ve Karadağ yer alıyor. Hanke, özellikle gelişmekte olan ülkelerde başarılı para kurulu modellerinin oluşturulmasına yönelik katkıları ile tanınıyor. Türkiye'de kur ayağındaki başarısızlığın, sabit kur uygulamasının yarattığı istikrarsızlık sonucu ortaya çıktığını belirten Hanke, Türkiye'de enflasyonu kontrol altına almanın tek yolunun dolar ya da Euro gibi güçlü bir para tarafından desteklenen ve sabit bir değişim oranını garanti eden bir "para kurulu" oluşturmak olduğunu söylüyor. Türkiye'nin Euro bölgesine dahil olması gerektiğini kaydeden Hanke'nin uyarıda bulunduğu bir diğer konu da, dünya küresel finans krizi ile sallanırken, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için karanlık dönemin daha yeni yeni başlıyor olduğu.

- Küresel finans krizinin kısa vadede çözümlenebileceğini düşünüyor musunuz? Hükümetlerin uygulaması gereken doğru politikalar neler?

16 Nisan 2007 tarihinde Forbes Dergisi'nde yer alan köşe yazımın başlığı "Fırtınaya hazırlanın" idi. Bu yazıda, ABD Merkez Bankası'nın kısa vadeli faiz oranlarını çok düşük tuttuğunu ve bu yüzden kredinin yapay olarak çok hızlı yayılacağı sonucuna varmıştım. Bu, hisse değerlerinin patlamasına yol açtı. Bu patlama da kendi kendini yok etti sonunda. Fırtınanın geldiğini geçtiğimiz sene görmüştüm ve bunun kısa bir sürede sona ereceğini düşünmüyorum. Şu anda, Wall Street'te ve Washington'da çok akıllı oldukları düşünülen adamlar, çok kötü düşünceler üretiyorlar. Tüm bu düşünceler hükümetin ekonomiye yönelik müdahalesini artırıyor.   

- ABD'deki finans krizinin etkileri Avrupa'da da görülüyor. Yüksek enflasyon, yavaş büyüme bunun ilk işaretleri. Euro bölgesinin para politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Krizin sonucu olarak Avrupa Merkez Bankası faiz oranlarını daha da düşürmek zorunda kalacam büyük bir olasılıkla. Bu da gelecekte kaçınılmaz olarak enflasyonun ateşini artıracak.

- Gelişmekte olan ülkeler krizden nasıl etkilenecek?

Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin karanlık sürece daha yeni yeni girdiklerini düşünüyorum. Bir süredir FED tarafından belirlenen düşük faiz oranlarından yapay olarak yarar sağladılar, çünkü düşük faiz oranları ticareti hareketli tuttu. Ucuz dövizle borçlanıp, Türk Lirası gibi değer kazanan dövize yatırım yapıldı. Fakat işler şimdi tersine dönecek ve gelişen ülkelere akmakta olan sermaye kesilecek.

- Dünyanın en önemli "para uzmanlarından" biri olarak değerlendiriliyorsunuz. Endonezya, Venezüella, Arjantin gibi birçok ülkeye danışmanlık yaptınız. Türkiye ekonomisini; Türk hükümetinin para politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Uzun bir süre boyunca enflasyon hedefli politikaları ve Türkiye'ye özel para rejimini eleştirdim. 2001 yılında Dr. Kurt Schuler ile birlikte yazdığım "Gelişmekte Olan Ülkeler İçin Para Kurulları El Kitabı" başlıklı kitapta da bu konuya yer veriliyor. Türkiye gibi parasal tarihi olan bir ülkede enflasyonu düşürmeyi hedef almak, ve enflasyonu mantıklı seviyelerde tutmak, reel faiz oranlarının çok yüksek olmasını gerektirir. Bu da kötü bir sonuç verecektir. Türk ekonomisi çok kırılgan bir ekonomi, çünkü parasal düzeni hatalı. Daha önce Dr. Schuler ile birlikte yazmış olduğumuz kitapta da belirttiğimiz gibi, Türkiye'nin öncelikle ortodoks döviz kuruluna geçmesi gerekli. Bu da, Türk para politikasını değil, lira ve Euro arasında sabit bir değişim oranı oluşturulmasını, liranın Euro'ya sabitlenmesini gerektirir. Bunun bir sonucu olarak, Türkiye Euro bölgesine entegre olacaktır.

- Türkiye'ye, Çin başta olmak üzere diğer gelişen ülkelerle rekabet edebilmesi açısından ne yönde önerilerde bulunabilirsiniz?

Geçtiğimiz günlerde Cato Enstitüsü tarafından açıklanan Dünyada Ekonomik Özgürlük 2008 Raporu'nda Türkiye 141 ülke arasında 90. sırada yer aldı. Birinci sırada Hong Kong, ikinci sırada ise Singapur vardı. Rekabetçi olabilmek için Türkiye'nin ekonomisini serbestleştirmeye devam etmesi gerekli. Bu da Türkiye'nin daha iyi bir sırada yer almasını  ve daha da önemlisi çok daha rekabetçi bir ekonomiye sahip olmasını sağlayacak.

Hindistan'ın Bill Gates'i Azim Premji'ye göre küresel kriz rekabeti artırıyor

Azim Premji, Hindistan'ın Bill Gates'i olarak tanınıyor. Bugün 63 yaşında olan Premji, 1966 yılından bu yana Hindistan'ın önde gelen bilişim şirketi Wipro'yu yönetiyor. 2008 cirosu 5 milyar dolar olan şirket, uluslararası bilişim sektörünün önde gelen oyuncularına kafa tutuyor.

Azim Premji küresel finans krizinin olumlu yanlarını görebilen ender isimlerden birisi.  Finans krizinin ardından ABD ve Avrupa'da meydana gelen yavaşlamanın, şirketleri masraflarını kısmaya zorlayacağını kaydeden Premji, bunun sonucunda rekabetin artacağını söylüyor.

Bugün Wipro personelinin dörtte üçü Hindistan başta olmak üzere, düşük maliyetli ülkelerde çalışıyor. "Müşteriye yakın olmamız gerektiğinde ise, Avrupalı müşteriler için Romanya'da, ABD'li müşteriler için Meksika'da çalışıyoruz" diyor Premji. Hindistan'da maliyetlerin gelişmiş pazarlara oranla yüzde 25 daha düşük olduğuna dikkat çeken Premji, hafif etkilenen bir banka dışında Hindistan'ın finans kurumlarının da küresel krizden etkilenmediğini söylüyor. Premji'ye göre bunun başlıca nedeni Hintli bankaların sınır ötesi borç vermemeleri. "Hintli bankalar yurtdışından borç alıyor ama borç vermiyor. Hint para birimi rupi, referans olarak kullanılan bir döviz değil" diyor Hintli işadamı.

Premji, bundan 42 yıl önce Wipro'yu bir gıda şirketinden, bilişim şirketine dönüştürürken ABD modelini örnek almış şüphesiz. Bugün ise durum biraz farklı. "Her ne kadar ABD yenilikçilik açısından dünyanın bir numaralı ülkesi olmaya devam etse de, artık piyasanın hakimi değiller" diyor Premji. Yiğidi öldür hakkını ver misali, ABD bilişim sektörünün tam anlamıyla yere serilmediğini, fakat yarı ölü konumda olduğunu da ekliyor. ABD'nin dış borçlarına dikkat çeken Premji, "ABD hükümeti Freddie Mac, Fannie Mae ve AIG'nin imdadına yetişerek, şu anda dünyanın en büyük bankası haline geldi. Yeni başkanın işi kolay olmayacak. Onun yerinde olmak istemezdim" diyor. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar