Ülke olarak nasıl servet sahibi oluruz?

Öner GÜNÇAVDI
Öner GÜNÇAVDI Öner GÜNÇAVDI oner.guncavdi@dunya.com

 

 

Trump’ın başkanlığı devralması ve yemin töreni, daha önce hiçbir ABD başkanında olmadığı kadar yoğun ilgi do­ğurdu. Neredeyse uluslararası bir ola­ya döndü. Birçok kanal naklen verdi. Bir Oscar töreni yorumlanır gibi gelenler gidenler ve tabi kostümler yorumlandı. Baştan sona bir medya olayı olarak ya­şandı ve bitti.

Böylece uzun süredir dün­yanın endişeli bekleyişi de sona erdi. An­cak ikinci Trump döneminin dikkat çe­ken bir başka özelliği daha vardı. Bu hem ABD ekonomisinin hem de dünyanın 21. yüzyılda ne denli değiştiğinin işaretleri­ni içeriyordu. Aslında 20. yüzyılda doğ­muş, büyümüş bir neslin özlemin çek­tiği dünyanın bir daha geri gelmeyecek bir şekilde yok olup gittiğinin göstergesi olan işaretlerdi bunlar.

Herkes ders çıkarmalı

Trump’ın yemin töreninde ona destek olan ve politikalarını destekleyen iş in­sanlarının (hepsi de erkek aslında) re­simleri basına yansıdı. Bunların her biri dünyanın en zenginleri arasında ilk sıra­larda yer alan girişimci iş insanları. Bu insanların ortak özelliği ise, mensubu oldukları iş kollarının 21. yüzyılın eko­nomisi hakkında ipuçları verir nitelik­te olmasıdır. Hepsi bilişim teknolojileri üzerinden veya ağırlıklı olarak o teknolo­jileri kullanarak servet sahibi olmuş kişi­lerdi.Kanaatimce başkanın yanında yer alan iş insanlarının değişimi aynı zaman­da ABD ve dünya ekonomisinin gerçekle­rindeki değişimin de işareti.

Bu değişim sıradan, kolayca göz ar­dı edilebilecek türden bir değişim değil. Herkesin, bu arada Türkiye’nin de dik­kate alıp, ders çıkartması gereken türden bir değişim.

Artık ABD’de geçmişte olduğu gibi sa­nayiden ve/veya petrolden servet edin­miş zenginlerin dönemi bitmiş görülü­yor. Elbette bu ”bitmişlik” yok olup git­mek anlamında kullanılan bir niteleme değil. Sadece bu tarz iktisadi faaliyetler­den servet edinenlerin güç kaybını ifade ediyor. Dahası teknolojiye dayalı hizmet sektörünün yükselişi yeni ekonominde­ki en önemli değer üretmenin ve servet biriktirmenin yolunun teknolojiye daya­lı hizmet sektörü olduğuna işaret ediyor.

DTÖ’nün eskisi kadar önemi kalmadı

Malum olduğu üzere yirminci yüzyıl bir sanayi yüzyılıydı. Zenginliklerin kay­nağı sanayiden elde edilen gelirlerdi. Bu gelirlerin istikrarı ise sanayi faaliyetle­rinin sorunsuzca devamını sağlayacak yerel ve uluslararası kurumların oluş­turulmasına ve bunlar arasındaki orga­nizasyona bağlıydı. Ülkelerdeki ve dün­yadaki tüm kurumlar bunu esas alarak oluşturuldu. Bu kurumlar fonksiyonla­rını sanayi faaliyetleri dikkate alarak ic­ra ettiler.

Örneğin ticaretin serbestleşti­rilebilmesi için onca sene uğraşan dünya kamuoyu, tüm bu çabalarının sonucunda Dünya Ticaret Örgütünü oluşturdu. Ar­tık bu örgütün eskisi kadar önemi kal­madı. Ekonomik değerleri üretimi ve bu değerlerin neticesinde oluşan servetin kontrol edilebilmesi için bu kurumlara eskisi kadar ihtiyacımız yok artık. O yüz­den bu ve benzeri II. Dünya Savaşı sonra­sında oluşturulmuş olan kurumlar Baş­kan Trump’ın saldırısı altında.

Maalesef yirminci yüzyılın bu kurum­ları eskiyi temsil ediyor. Ama daha da önemlisi ABD gibi ekonomilere uluslara­rası sistem de yarardan ziyade zarar ve­ren, kendi içinde kamuoyunda mağdu­riyetlere yol açan bir konuma geldiler. Trump ve ekibi bu kurumları ABD halkı­nın kendi çıkarları için savaşılması gere­ken kurumlar olarak görüyor. Ancak bun­ların yerine nasıl bir düzenin kurulacağı daha netleşmedi. ABD bu yeni düzenin kurallarını II. Dünya Savaşı sonrasında olduğu gibi kendi belirlemek istiyor. Bu isteğinin önündeki tek engel ise Çin.

Gelişmelerin dünyayı nasıl bir sisteme evireceği henüz çok net değil.

Ancak bugün için kesin olan bir şey var ki, yeni dönemin servet birikiminin kay­nağı teknoloji üzerindeki hâkimiyet.

Şu anda teknoloji yeni “en” zenginleri yaratmaya başladı. Trump’ın yeni töre­nindeki o resim işte o yüzden önemli.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Fahiş fiyat 09 Ocak 2025