Ülke büyük de, siyasetçileri...

İlter TURAN
İlter TURAN SİYASET PENCERESİ dunyaweb@dunya.com

Son yıllarda ülkemizin uluslararası sistemde vardığı noktayla övünüyoruz. Dünyanın on yedinci, Avrupa'nın altıncı büyük ekonomisine sahibiz. Dünyanın kritik birkaç bölgesinin kesiştiği noktada, bu bölgelerin önde gelen ülkesi durumundayız. Komşularımızın çoğundan farklı olarak demokrasiyle yönetiliyoruz. Köklü toplumsal istikrarsızlıklar karşısında değilmişiz gibi görünüyor. Karşılaştığımız birçok sorun karşısında çaresiz bir tavır sergilemek yerine onları çözmeğe, aşmağa çalışıyoruz. Liderlerimiz Türkiye'nin büyük ve güçlü olduğunu söylüyorlar. Herhalde doğruyu söylüyorlardır.

Bu büyük ve güçlü ülkeden size bazı enstantaneler. 10 Kasım günü parlamento, hükümetin Kürt sorunu ile ilgili olarak geliştirdiği (geliştirmekte olduğu?) "demokratik açılım paketi"ni tartışmaya başlayacak. Muhalefetimiz, Atatürk'ü anma gününde böyle bir toplantının programlanmasını onaylamamış. İktidarın tercihinin Atatürk'e saygısızlık olduğu görüşünde. Hayatta olsaydı, Atatürk'ün kendisini anma vesilesiyle, önemli işlerin ertelenmesini benimseyeceğinden emin olmasam bile, iktidarın muhalefetin hassasiyetine neden daha duyarlı davranmadığını anlayabilmiş değilim. Sonrası tam bir festival. Ana muhalefetimiz, tartışmalarda, toplantı gününe ilişkin itirazlarını dile getirmekle yetinmeyip, salonda pankart açıyor. Bu tür davranışlar sokak gösterilerine uygundur. Parlamentoda yapılırsa, yapanı yüceltmez. Başbakanımız, her zamanki asabiyetiyle, olaya çok kızıyor. "Bir kısım medyaya" inanırsak, duygularını Meclis Başkanı'na sertçe aktarıyor, onu tedbir almamakla itham ediyor. Halbuki, konunun üzerinde durmasa, hatta olaya belli belirsiz bir istihza ile yaklaşsa, muhalefetin tavrı çocukça görünebilecek. Beceremiyor. Ertesi gün gazetelerin birinci sayfasını demokratik açılımdan daha fazla dikkati çekecek şekilde bu olay süslüyor.

Tartışmaların düzeyi de üzerinde düşünmeye değer. Muhalefetimizin muhtelif vesilelerle dile getirdiğine göre, "demokratik açılım paketi" yabancılar tarafından geliştirilmiştir. Hükümetimiz bu paketi uygulamakla mükelleftir, yabancının dediğini yapmaktan öteye işlevi yoktur. Bilemeyeceğim, ezici çoğunlukla seçilen iktidar, ülkemizi neden muhalefetten daha az sevsin? Sonra, Türkiye kendi çıkarına tamamen aykırı olsa bile, yabancı ülkelerin her dediğini yapmaya mecbur edilebilecek kadar zayıf bir ülke midir? Bazı sorunların hallinde uluslararası işbirliğine ihtiyaç duyulması, böyle bir suçlamayı haklı kılar mı? Her nedense muhalefetimiz, elinde yeterince kanıt olmamakla birlikte, suçlamalarıyla hükümeti değil, ülkemizi de küçük düşüren bir kolaycılığı benimsiyor. Şimdiye kadar çözüm önermekten ziyade, "iktidar getirsin, bakalım" ve "istemezük" yaklaşımları sergiledi. Tartışmalarda ana muhalefet sözcüsünün  söyledikleri ise, acaba muhalefetimiz sorunu idrak ediyor mu dedirtecek nitelikteydi.

İktidar partimiz en azından sorunu kabul etmek ve çözüm üretme gayreti göstermek bakımından muhalefetimizden daha ileride. Geçmişte ana muhalefet dahil sorun var diyenler çıkmışsa da, çözüm çareleriyle fazla uğraşılmamıştır. Fakat, hükümet ne yapacağını, nasıl yapacağını açıklayıp, bir konsensüs oluşturmayı başaramadı. İlk yurda dönüşler ise o kadar kötü yönetildi ki, açılım fikrine yatkın olanları bile sürecin karşısında yer almaya yöneltti.

Bunlar karşısında ne diyebiliriz? Ülke büyük ama siyasetçileri... Cümleyi tamamlamak istemiyorum. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
G7 nereye gidiyor? 04 Eylül 2019