Ukrayna’nın oyuncak olan kaderi
Ukrayna-Rusya savaşı başladığında yapılan yorumların bir kısmına katılmamıştım. Bölgeyi anlamak için birçok bilimsel toplantıya katılmak, okumak, yazmak, bölge uzmanlarıyla tartışmak gerekiyor. Bunlar eksik olunca yorumlarda gerçekçi olmuyor.
Yapılan değerlendirmeler karşısında nasıl bir yorum yapmışım hatırlamak istedim. “Bu savaş iki ay içerisinde biter ve bir orta yol bulunur.” Biz ne demişiz. “Rusya’yı müdahale için kışkırtanlar bu savaşı bitirtmezler. Bunun temel ülkesi de İngiltere olur.” Hatırlayın İstanbul görüşmelerini, savaşın ilk ayında yapılmış ve masadan taraflar anlaşarak kalkmışlardı. İstanbul Zirvesinden sonuç alınacakken dönemin İngiltere Başbakanı Johnson’ın Kiev ziyaretinin hemen ardından Rusya, Ukrayna tarafının hazırlanan protokol metninin dışında taleplerde bulunduğu gerekçesiyle görüşmeden çekilmişti.
Bugün İngiliz politikasında belirgin bir değişiklik yok. İngiliz Telegraph gazetesi, İngiltere Başbakanı Keir Starmer'ın Ukrayna'ya yeni bir destek paketi açıklayacağını duyurdu. Paket, Ukrayna’ya askeri yardım, Rusya’ya yaptırımları içeriyor. Bir nevi Trump’a meydan okuma. Toplanan AB liderleri ise Ukrayna’ya bir Avrupa gücü yerleştirme fikrinde buluştu. Bu fikir Rusya tarafından kabul edilemez bir durum…
“Rusya Luhansk, Donetsk, Maripol, Kırım hattını Odessa ile birleştirir ve bu hattı Moldova’ya uzatarak Transdinyester’i ele geçirir.” Biz ne demişiz. “Rusya daha da içerilere girip kendisine yeni bir Afganistan yaratmak istemez. Bunun yanında Transdinyester Avrupa’ya saldırma niyeti anlama gelir ki Ukrayna’ya destek daha çok artar ve Rusya’yı çıkmaza sokar.”
Rusya Afganistan’dan büyük dersler çıkardı. Saldırı için belirlediği amaç dışında bir büyük harekâtı hedeflemeyeceği açıktı. Bunun tek yolu Ukrayna’yı NATO’ya kabul etmekti ki bunun olamayacağı savaş başlamadan Batı tarafından ilan edilmişti. Rusya saldırmasa bu konuda bir girişim olur muydu? Buna cevap vermek zor. Keza Batının önünde bir Gürcistan örneği var. Ayrıca Rusya’nın konvansiyonel askeri gücü de tahmin edilenden farklıydı.
“Rusya ekonomik anlamda büyük yara alır, ayakta duramaz.” Biz ne demişiz. “Rusya özellikle Avrupa’ya karşı alandan çok satan konumunda. Avrupa’nın Rusya’ya olan enerji bağımlılığı %35 durumunda. Rusya’nın Avrupa pazarını kaybetmesi bir sorun yaratabilirdi ancak enerjiye aç bir ülke olan Çin’in ucuz enerjiye “hayır” diyebileceğini düşünmekte saflık olurdu. Bunların yanında Çin, Rusya’nın zayıflamasından mutluluk duyarken bu zayıflığın yenilgiye dönüşmesine müsaade etmez.”
Böyle de oldu. Rusya sarsılsa da ayakta kalmayı bildi. Bunu yaparken Çin, Kuzey Kore, İran ve BRİCS ile kendisine bir diplomasi alanı yarattı. Bu alanı iyi kullandı. Dahası Putin, Trump’ın seçimi kazanabileceği olasılığına karşı Trump’la ilişkisini hep sıcak tuttu. Keza Trump’ın krize karşı eleştirilerinin başında Biden ve ekibiyle Ukrayna yönetimi geliyordu.
Bugün yapılan yorumlarda Trump’ın barışı sağlama girişiminin içerisinde Ukrayna’nın doğal kaynaklarına el koyma planı ve buna olan itiraz göz ardı ediliyor.
Söylemlere baktığınızda Rusya’nın saldırısı neredeyse Ukrayna’nın “emperyalizmin uşağı” olmasına bağlanıyor. Diğer bir ifadeyle daha önce Gürcistan’a saldırmış ve bu ülkeyi parçalamış, sonrasında Kırım’ı işgal edip hukuksuzca ülkesine katmış Rusya’nın bir suçu yok. Oysaki Ukrayna toprak bütünlüğüne ve egemenliğine karşı bir saldırı altında, topraklarının yüzde 20’si işgal edilmiş ve bu durum uluslararası hukuka göre suç.
Bir diğer konu Zelenski’nin komedyen oluşu. Sanki komedyenden devlet başkanı olmaz diye bir kural var. Sanatçılar empati kurmada başarılı ve gözlem yeteneği yüksek insanlardır. Dolayısıyla sanatçılar, adalet, eşitlik ve barış konularında fazlasıyla hassastır. Bu hassasiyete rağmen Rus işgaline karşı elini taşın altına koymuş ve vazgeçmemiş bir Zelenski var. Bugün ise Trump’a karşı diplomasiyle sonuç almaya çalışan bir devlet başkanı karşımızda.
Barış planının Rusya’nın isteklerini daha fazla yansıtacağı beklentisi Karadeniz bölgesinde olası bir Rus hâkimiyetini ortaya çıkarabilir ki bu durum bizim çıkarlarımıza aykırı. Gelecekte Ukrayna benzeri bir durumun Türk dünyasına yansımasının olmayacağını da kimse garanti edemez.
Bu arada kuzeyimizdeki Rus varlığı, Suriye ve Libya vasıtasıyla güneyde de karşımızda. Bugün Putin-Erdoğan ilişkisinin yarattığı karşılıklı güven ortamın etkisiyle sorunla karşılaşmayacağımızı düşünenler gerçekten uluslararası ilişkilerin doğasından habersiz. Benden söylemesi…