Ukrayna’da savaşın sonu
Savaşlar nasıl sonlanır? Her savaşın bir kazananı bir de kaybedeni olur mu?
Bir süredir savunma hatları arasına sıkışmış ve tam bir ‘yıpratma savaşı’ niteliği kazanmış olan Ukrayna-Rusya çatışması, son birkaç haftada yeni bir aşamaya geçmiş görünüyor. İnisiyatifi eline almak için kararlı görünen Ukrayna’nın savaşı kazanması mümkün mü? Rusya yeniden hız verdiği hava saldırılarıyla neyi hedefliyor?
Ukrayna’nın Kursk operasyonu çok eleştirildi. Kiev’in neyi amaçladığı ve bu amaçlara ulaşmanın mümkün olup olmadığı tartışılmaya devam ediyor. Batıda pek çok uzman Kursk’u stratejik bir hata olarak nitelendirirken Kiev operasyonun özellikle içeride yarattığı olumlu havayı en iyi şekilde değerlendirmek niyetinde. Ukrayna güçlerinin ilerlemesini durdurmayı başarmış görünen Rusya ise geçtiğimiz günlerde enerji altyapılarını ve şehirleri hedefleyen büyük bir hava taarruzu gerçekleştirdi. Ukrayna’da 15 ayrı bölgenin hedeflendiği bu saldırı muhtemelen son olmayacak, zira Kremlin bu operasyonları Kiev’i cezalandırmanın ve batıyı uyarmanın etkili bir yöntemi olarak görüyor.
Ukrayna’da savaşın ne zaman ve nasıl biteceğini kestirmek elbette imkânsız. Ancak savaş üzerine yapılan akademik çalışmaların bize gösterdiği bir husus savaşların hemen hiçbir zaman bir ‘kesin zafer’ ile sonuçlanmadığı. Taraflardan birinin stratejik hedeflerine tam olarak ulaştığı ve karşı tarafı teslim olmaya mecbur bıraktığı vakalara modern zamanlarda rastlamak güç. 1945 yılında Hiroşima ve Nagazaki’nin ardından Japonya’nın teslim olması en bilinen örnek. İngiltere’1991 Körfez Savaşı da koalisyon güçlerinin kısa vadeli hedeflerine (Irak güçlerinin Kuveyt’ten çıkarılması) ulaşmış olmaları bakımından bir kesin zafer olarak nitelendirilebilir.
Taraflardan birinin muzaffer ayrılması mümkün görünmüyor
Ukrayna-Rusya savaşında taraflardan birinin muzaffer ayrılması mümkün görünmüyor. Savaşın ilk aylarında konuşulan senaryolardan biri olan Rusya’da rejimin çökmesi çok uzak bir ihtimal. Ukrayna ise batıdan yardım alabildiği sürece savaşı sürdürmeye kararlı olsa da özellikle cepheye sürülecek asker sayısında yaşanan azalma endişe verici. Kiev’in stratejisi hem kendi halkının hem de batı kamuoyunun savaşın kazanılabileceğine (en azından kaybedilmeyeceğine) dair inancını canlı tutmak üzerine kurulu.
Ukrayna’nın savaşta inisiyatifi eline almak ve belki de günün birinde müzakere masasına daha kuvvetli bir şekilde oturmak adına esas arzusu ise Rusya topraklarının derinlerindeki stratejik hedefleri (askeri üsler, üretim ve lojistik tesisleri ve hatta komuta merkezleri) vurabilmek. Kiev, Rusya topraklarında düzenlenecek bu tür saldırıların Kremlin’in ofansif kapasitesini azaltacağı ve bu nedenle Ukrayna için meşru müdafaa sayılması gerektiği iddiasında. Ancak ABD karar alıcılarının önemli bir kısmı Rus topraklarına yönelik saldırıların çatışmayı daha da tırmandıracağını düşünüyor.
Mesele aslında iki boyutlu. İlk olarak, Ukrayna’nın elinde Rusya’nın derinliklerinde hava saldırıları düzenleyecek araçlar çok kısıtlı. Savaşın başından beri Ukrayna’ya milyarlarca dolarlık askeri yardımda bulunan ABD, Kiev’in istediği pahalı ve sofistike hava savunma sistemlerini sağlamak konusunda istekli değil. Kremlin de bu tür ofansif silah sistemlerinin Ukrayna’ya sağlanmasına sert tepki göstereceğini defalarca ifade etti. ABD’de Kamala Harris’in başkan seçilmesi durumunda Ukrayna’ya yapılacak yardımların kapsam ve niteliğinin değişip değişmeyeceğini birlikte göreceğiz.
Ukrayna’nın operasyon kapasitesi ortada
İkinci ve daha önemli konu, Ukrayna’nın elinde sınırdan binlerce kilometre içerideki askeri ve endüstriyel hedefleri vuracak kapasite olsa dahi, bu tür araçların savaşın seyrini değiştirmek için yeterli olup olmayacağı. Modern askeri doktrinde uzun menzilli hava harekatlarının esas fonksiyonu cephedeki birliklere sağlanan desteğin bir süreliğine kesilmesi. Bunun ötesinde sonuca ulaşmak için hava ve kara unsurlarının koordinasyonu şart. Ukrayna’da bu ölçekte bir operasyon kapasitesinin olmadığı ise ortada.
Hava unsurlarının tek başlarına etkinliğine dair benzer kısıtlar farklı nedenlerle de olsa Rusya için de geçerli. Bu hafta başında bir örneğini gördüğümüz şehirlere ve kritik altyapılara yönelik hava saldırılarının sıklığının ve şiddetinin artması, kuşkusuz Ukrayna halkı için daha büyük kayıpları beraberinde getirir. Ancak Rusya’nın da hava saldırılarını kapsamlı kara operasyonlarıyla destekleyebilecek bir kapasitesi şu an için yok. Rus birliklerinin Doğu Ukrayna’da son bir yılda elde ettiği kısıtlı kazanımların yüksek maliyeti bunun bir göstergesi.
Tek başına belirleyici olamıyor
Tarihsel örnekler bize gösteriyor ki en büyük stratejik bombardıman harekatları dahi savaşların seyrini değiştirmekte tek başlarına belirleyici olamıyor. İkinci Dünya Savaşı sırasında Japon ve Alman şehirleri ve endüstrisinin aralıksız bombalanması, Kore ve Vietnam savaşları sırasında ve yakın dönemde Sırbistan, Irak, Afganistan ve Libya’da gerçekleştirilen kapsamlı hava saldırıları bu olgunun birer örneği.
Ukrayna’da savaş nasıl biter? Hükümetlerin kendi kamuoylarına verdikleri mesajın aksine kesin zafer, ne Ukrayna ne de Rusya için mümkün değil. İki taraf arasında müzakere yoluyla varılacak bir uzlaşı da şu anda ufukta görünmüyor. Ancak şurası da açık ki zaman, savaşın maliyetini Ukrayna’ya nazaran daha fazla absorbe etme kapasitesi olan Rusya’nın tarafında.