Ukrayna’da savaşın sonu  

Prof. Dr. Tolga Demiryol
Prof. Dr. Tolga Demiryol Küresel perspektif [email protected]

Savaşlar nasıl sonlanır? Her savaşın bir kazananı bir de kaybedeni olur mu?

Bir süredir savunma hatları arasına sıkışmış ve tam bir ‘yıp­ratma savaşı’ niteliği kazanmış olan Ukrayna-Rusya çatışması, son birkaç haftada yeni bir aşa­maya geçmiş görünüyor. İnisi­yatifi eline almak için kararlı görünen Ukrayna’nın savaşı ka­zanması mümkün mü? Rusya ye­niden hız verdiği hava saldırıla­rıyla neyi hedefliyor?

Ukrayna’nın Kursk operasyo­nu çok eleştirildi. Kiev’in neyi amaçladığı ve bu amaçlara ulaş­manın mümkün olup olmadığı tartışılmaya devam ediyor. Batı­da pek çok uzman Kursk’u stra­tejik bir hata olarak nitelendirir­ken Kiev operasyonun özellikle içeride yarattığı olumlu havayı en iyi şekilde değerlendirmek ni­yetinde. Ukrayna güçlerinin iler­lemesini durdurmayı başarmış görünen Rusya ise geçtiğimiz günlerde enerji altyapılarını ve şehirleri hedefleyen büyük bir hava taarruzu gerçekleştirdi. Uk­rayna’da 15 ayrı bölgenin hedef­lendiği bu saldırı muhtemelen son olmayacak, zira Kremlin bu operasyonları Kiev’i cezalandır­manın ve batıyı uyarmanın etkili bir yöntemi olarak görüyor.

Ukrayna’da savaşın ne zaman ve nasıl biteceğini kestirmek el­bette imkânsız. Ancak savaş üze­rine yapılan akademik çalışma­ların bize gösterdiği bir husus savaşların hemen hiçbir zaman bir ‘kesin zafer’ ile sonuçlanma­dığı. Taraflardan birinin strate­jik hedeflerine tam olarak ulaş­tığı ve karşı tarafı teslim olmaya mecbur bıraktığı vakalara mo­dern zamanlarda rastlamak güç. 1945 yılında Hiroşima ve Naga­zaki’nin ardından Japonya’nın teslim olması en bilinen örnek. İngiltere’1991 Körfez Savaşı da koalisyon güçlerinin kısa vadeli hedeflerine (Irak güçlerinin Ku­veyt’ten çıkarılması) ulaşmış ol­maları bakımından bir kesin za­fer olarak nitelendirilebilir.

Taraflardan birinin muzaffer ayrılması mümkün görünmüyor

Ukrayna-Rusya savaşında ta­raflardan birinin muzaffer ay­rılması mümkün görünmüyor. Savaşın ilk aylarında konuşu­lan senaryolardan biri olan Rus­ya’da rejimin çökmesi çok uzak bir ihtimal. Ukrayna ise batıdan yardım alabildiği sürece savaşı sürdürmeye kararlı olsa da özel­likle cepheye sürülecek asker sayısında yaşanan azalma endi­şe verici. Kiev’in stratejisi hem kendi halkının hem de batı ka­muoyunun savaşın kazanılabi­leceğine (en azından kaybedil­meyeceğine) dair inancını canlı tutmak üzerine kurulu.

Ukrayna’nın savaşta inisiyati­fi eline almak ve belki de günün birinde müzakere masasına daha kuvvetli bir şekilde oturmak adına esas arzusu ise Rusya toprakları­nın derinlerindeki stratejik hedef­leri (askeri üsler, üretim ve lojistik tesisleri ve hatta komuta merkez­leri) vurabilmek. Kiev, Rusya top­raklarında düzenlenecek bu tür saldırıların Kremlin’in ofansif ka­pasitesini azaltacağı ve bu neden­le Ukrayna için meşru müdafaa sa­yılması gerektiği iddiasında. An­cak ABD karar alıcılarının önemli bir kısmı Rus topraklarına yönelik saldırıların çatışmayı daha da tır­mandıracağını düşünüyor.

Mesele aslında iki boyutlu. İlk olarak, Ukrayna’nın elinde Rus­ya’nın derinliklerinde hava sal­dırıları düzenleyecek araçlar çok kısıtlı. Savaşın başından be­ri Ukrayna’ya milyarlarca do­larlık askeri yardımda bulunan ABD, Kiev’in istediği pahalı ve sofistike hava savunma sistem­lerini sağlamak konusunda is­tekli değil. Kremlin de bu tür ofansif silah sistemlerinin Uk­rayna’ya sağlanmasına sert tepki göstereceğini defalarca ifade et­ti. ABD’de Kamala Harris’in baş­kan seçilmesi durumunda Uk­rayna’ya yapılacak yardımların kapsam ve niteliğinin değişip de­ğişmeyeceğini birlikte göreceğiz.

Ukrayna’nın operasyon kapasitesi ortada

İkinci ve daha önemli konu, Ukrayna’nın elinde sınırdan binlerce kilometre içerideki as­keri ve endüstriyel hedefleri vu­racak kapasite olsa dahi, bu tür araçların savaşın seyrini değiş­tirmek için yeterli olup olmaya­cağı. Modern askeri doktrinde uzun menzilli hava harekatla­rının esas fonksiyonu cephede­ki birliklere sağlanan desteğin bir süreliğine kesilmesi. Bunun ötesinde sonuca ulaşmak için hava ve kara unsurlarının koor­dinasyonu şart. Ukrayna’da bu ölçekte bir operasyon kapasite­sinin olmadığı ise ortada.

Hava unsurlarının tek başla­rına etkinliğine dair benzer kı­sıtlar farklı nedenlerle de olsa Rusya için de geçerli. Bu hafta başında bir örneğini gördüğü­müz şehirlere ve kritik altyapı­lara yönelik hava saldırılarının sıklığının ve şiddetinin artması, kuşkusuz Ukrayna halkı için da­ha büyük kayıpları beraberinde getirir. Ancak Rusya’nın da hava saldırılarını kapsamlı kara ope­rasyonlarıyla destekleyebile­cek bir kapasitesi şu an için yok. Rus birliklerinin Doğu Ukray­na’da son bir yılda elde ettiği kı­sıtlı kazanımların yüksek mali­yeti bunun bir göstergesi.

Tek başına belirleyici olamıyor

Tarihsel örnekler bize göste­riyor ki en büyük stratejik bom­bardıman harekatları dahi sa­vaşların seyrini değiştirmekte tek başlarına belirleyici olamı­yor. İkinci Dünya Savaşı sıra­sında Japon ve Alman şehirleri ve endüstrisinin aralıksız bom­balanması, Kore ve Vietnam sa­vaşları sırasında ve yakın dö­nemde Sırbistan, Irak, Afganis­tan ve Libya’da gerçekleştirilen kapsamlı hava saldırıları bu ol­gunun birer örneği.

Ukrayna’da savaş nasıl biter? Hükümetlerin kendi kamuoy­larına verdikleri mesajın aksi­ne kesin zafer, ne Ukrayna ne de Rusya için mümkün değil. İki taraf arasında müzakere yoluy­la varılacak bir uzlaşı da şu anda ufukta görünmüyor. Ancak şura­sı da açık ki zaman, savaşın ma­liyetini Ukrayna’ya nazaran da­ha fazla absorbe etme kapasitesi olan Rusya’nın tarafında.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Küresel silah ticareti 16 Ağustos 2024
Olimpiyat Ekonomisi 02 Ağustos 2024
Siyasetin hızı 19 Temmuz 2024
NATO, Biden ve Trump 12 Temmuz 2024