Ukrayna-Rusya krizi öncesi, olası sonuçlar ve sonrası kazanan var mı? - 5

Prof. Dr. Ragıp Kutay KARACA
Prof. Dr. Ragıp Kutay KARACA DIŞ POLİTİKANALİZ [email protected]

Yazı dizimizin önceki dört bölümünde Ukrayna-Rusya krizinin öncesini, ABD, AB ve Çin’in krize bakışını incelemeye çalıştık. Bugün ise krizin yaratıcısı Rusya’yı ele alacağız.

Rusya, NATO’nun genişlemesinin yarattığı tehdit algısı ve Kosova’nın bağımsızlığı sonrası artan mevzi kaybı endişesiyle tarih boyunca kriz çözmede kullandığı askeri gücünü devreye sokmaktan çekinmedi. Ukrayna bunun son örneği oldu. Batı’nın sağladığı askeri ve ekonomik destekle Ukrayna’nın yarattığı direnç ile Batı’nın Rusya’ya uyguladığı sert ekonomik yaptırımlar, Ukrayna işgalini diğer örneklerden farklılaştırdı. Bu farklılık belki de Rusya’nın öngöremediği ya da öngörse bile sürekliliğini tahmin edemediği bir durumdu.

Rus saldırısının başladığı ilk günlerde Batı’nın açıkladığı yaptırımların bir işe yaramayacağına yönelik ulusal ve uluslararası medyada birçok yorum dinledik. Ukrayna’da başlayan krizle Batılı ülkeler Rus şirket ve şahıslara siyasi ve ekonomik 10 binden fazla yaptırım maddesini yürürlüğe koydular. Rusya’nın Avrupa’daki rezervlerinin büyük bölümü donduruldu. Avrupa ülkeleri Rus petrolüne tavan fiyat uygulayınca Rusya bu ülkelere sevkiyatı durdurdu. Doğal gaz sevkiyatı da yüzde 50 azalınca Avrupa’ya enerji ihracatı neredeyse yüzde 60 düştü. Rusya karşı hamle olarak kendisine Çin ve Hindistan pazarını hedeflese de bu hedef gelecekte kendisini Çin’e mecbur bırakma riskleri barındırıyor.

Ödeme sistemleri Visa ve MasterCard’ın Rusya’dan çekilmesi uluslararası ödemeleri neredeyse imkansız hale getirdi. Buna karşı Rusya, ikincil yaptırım baskısı nedeniyle uluslararası ödemeler için bir alternatif yaratabilmiş değil. Batılı birçok şirket yaptırım baskısı nedeniyle Rusya’daki varlıklarını ya Rus Devletine ya da yerel ortaklarına devretmek zorunda kaldı. IMF tahminlerine göre Rus ekonomisinin bu yıl en az yüzde 3,4 küçülmesi bekleniyor.

Çatışmaların uzamasıyla daha da artacak ekonomik yalnızlık belki de geri dönülemeyecek iç kırılmalar yaratacak. Bu kırılmalar ikinci bir dağılmayla mı? yoksa yönetim değişikliğiyle mi? sonuçlanacak...

Ukrayna’yı işgal girişiminin siyasi anlamda Rusya’ya verdiği en önemli zarar Batı bloğunu neredeyse tekrar bir kutup haline getirmesi oldu. Kendisi üzerinden de karşı kutbun oluşturulması planına yardımcı oldu.

ABD’nin Avrupa üzerindeki güvenlik temelli etkisini pekiştirdi. NATO’nun Sovyetler Birliği’nden ayrılan Baltık ve Doğu Avrupalı üyelerinde fazladan askeri konuşlanmasının önünü açtı. Rusya, NATO’nun Ukrayna özelinde genişleme hamlesini şimdilik durdurmuş gözükse de Finlandiya ve İsveç konusunda kaybeden taraf olacak.

Askerî açıdan bakıldığında ise Ukrayna’nın yarattığı askeri direnç, Rus ordusunun savaşma gücünün dünyaya yansıtıldığı gibi olmadığını, 2008 ve 2014’de engellenemeyen Rus saldırgan yapısının istenirse zor duruma düşürülebileceğini gösterdi.

Tüm bunların yanında işgal, neredeyse tüm dünyada, geri dönüşü zor “Rusya saldırgandır” algısı yarattı. Bu durum Rusya’yı, gelecekte, savaş suçu davalarıyla karşı karşıya bırakacak.

Tüm bu olumsuzlukların yanında Rusya’nın “swift” sistemine karşı bir yapı oluşturma girişiminin merkezi haline gelebileceğini ve “ruble” için ticari alan açarak yakın çevresini konsolide edebileceğini bir kenara atmamak lazım. Tabii bir de enerji alternatifleri arasında hala güçlü olduğunu…

Ama… en önemli soru “Rusya kaybederse dünya kazanır mı?”

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Trump’ın yeni dönemi 22 Kasım 2024
Ortak Türk Alfabesi 19 Eylül 2024