Ukrayna-Rusya krizi öncesi, olası sonuçlar ve sonrası -1-

Prof. Dr. Ragıp Kutay KARACA
Prof. Dr. Ragıp Kutay KARACA DIŞ POLİTİKANALİZ [email protected]

Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimiyle başlayan çatışmaların kısa sürede bitebileceği ve Rusya’nın Gürcistan ve Kırım’da kazanan politikalarının yine kaybetmeyeceği yönündeki öngörüler başarısız oldu. Çatışma 9. ayını doldurmak üzere.

Pekâlâ, bu kriz gerçekten kendine has bir yapıya mı sahip? Öncesinde çok daha farklı yaşanmışlıklar mı var? Kimin işine yaradı ya da yarıyor gözüküyor? Kim siyasi yönden istediğini aldı ya da aldığını düşünüyor?

Her şey 2008 yılında Kosova’nın bağımsızlık süreciyle başladı. Yugoslavya Federal Cumhuriyeti’nin Kosova’da çoğunluğu oluşturan Arnavutlara karşı etnik temizlik yapmaya başlamıştı ve uluslararası hukuk açısından “meşruiyeti” çokça tartışılan bir askerî harekât ile sorun askeri anlamda sona erdirildi. Harekât sonrası, BM Güvenlik konseyi Kosova’da BM geçici yönetim misyonu idaresinde geçici bir uluslararası yönetim kurulması kararı vererek sorunu çözmek istedi. Amaç müzakereler yoluyla sorunun çözümüydü.

Süreç 10 yılını doldururken Kosova, 2008 yılının başında yapılan referandumla bağımsızlığını ilan etti. Bölge üzerinde egemen olan Sırbistan, BM Güvenlik Konseyi’nden karşı bir karar çıkaramayınca konuyu BM Genel Kuruluna taşıdı. Kurul bağımsızlık kararının hukuka uygunluğu konusunda bir danışman görüşü vermesi için Uluslararası Adalet Divanı’na başvurdu.

Divan’ın 2010 yılında verdiği görüş büyük tartışmalara neden oldu. Görüşe olumlu bakanlar Kosova’nın bağımsızlığının meşruiyetinin tespit edildiğini iddia etseler de dar anlamda Divan’ın, yalnızca bağımsızlık ilanının uluslararası hukuku ihlal etmediği yönünde bir tavsiyede bulunduğu görülüyor. Yani meselenin çözümü hukuk alanından çıkarılmış ve siyasi alana bırakılmıştır.

Tabikî BM kararları bu tavsiye üzerine şekillenmeyebilir. Keza Kosova’nın devlet niteliği, self-determinasyon hakkı, devletlerin tanıma kararlarının etkileri vb. konular Divan kararı dışındadır. ABD ve birçok Avrupa ülkesinin tanıması Kosova için teminat olarak görülmüştür. Ancak bağımsızlığı tanıyan devletler beyanlarında Kosova’nın bağımsızlığının kendisine özgü olduğu ve diğer ayrılıkçı hareketlere örnek teşkil etmeyeceği açıklamalarında bulunmuşlardır. Bu beyana karşılık sorulacak sorular açıktır; “Sırbistan’ın ülkesel bütünlük hakları nereye konuldu?” “Uluslararası Adalet Divanı’nın verdiği karar egemen devletler içerisinde referandum yapan tüm halklar için neden geçerli değildir”?

Kosova’nın bağımsızlık kararı alındığında Rusya bu soruları doğrudan sordu ve Batı’yı bundan sonra yaşanacaklar için yanlış bir örnek yaratmakla suçladı. Rusya haksızda değildi. Keza egemen devletler içinde ayrılıkçılar için bir yol açılıyordu. Arkasına büyük bir gücü alma, bu güç ve çevresi tarafından tanınma varlığın devamı için yeterli hale gelecekti.

Rusya, Kosova örneğini ustalıkla kullanmaya başladı. Batı’nın politik silahını Batı’ya karşı bir koz olarak masaya koydu. Putin Yönetimi, Batılı Ülkelerin Kosova’da yaptıklarının bir benzerini Güney Osetya ve Abhazya’da yaparak buraları Gürcistan’dan koparmayı başardı. Bitti mi? Hayır. 2014 yılında Kırım’ın işgali de Kosova’ya bağlandı. 2014 Yılının Şubat’ında Duma "yabancı devlette etkin bir egemen devlet yönetiminin olmaması" koşuluyla, Rusya’ya katılım talebi, o ülkenin alt organları tarafından veya ilgili ulusal mevzuata uygun olarak yapılacak bir referandum ile yapılabilir” kararı aldı.

Kırım Yüksek Konseyi ile Sivastopol Kent Konseyi, 11 Mart 2014'te, referandumda Rusya yanlısı seçeneğin en fazla oyu alması durumunda bağımsızlık ilan etme ve Rusya'ya tam katılım talep etme niyetlerini belirten bir bağımsızlık bildirgesini kabul etti. Bildiri doğrudan, Kosova bağımsızlık emsaline atıfta bulundu. Sonrasında ilhak gerçekleşti. Ve son olarak Ukrayna’nın dört bölgesi için de aynı yöntem kullanıldı.

Rusya Batıyı kendi silahı ile vurmaya rahatça devam ediyordu. Ta ki Ukrayna’da Batı destekli bir karşılık bulana kadar…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Trump’ın yeni dönemi 22 Kasım 2024
Ortak Türk Alfabesi 19 Eylül 2024