Uganda'nın iki katı vergi
Üzerindeki vergi yükü ortalama yüzde 60 olan bir sektör "ağzıyla kuş tutsa" gelişebilir mi? Telekomünikasyondan söz ediyoruz. Vodafon'un Türkiye Telekomünikasyon Politikaları Başkanı Esen Sirel Ongun'un söylediğine göre, Türkiye'de bu sektörün sırtındaki vergi yükü Uganda'nın iki katı. Uganda, Türkiye gibi dünya ölçeğinde en yüksek vergi kesen ikinci ülke olarak biliniyor.
Tüm Telekomünikasyon İşadamları Derneği Başkanı Murat Dikici de aynı soruna dikkati çekiyor: Ağır vergi yükü sektörün gelişmesini, yeni aktörlerin katılmasını, telekomda rekabetçi piyasa yapısının oluşmasını önleyen sebepler listesinin ilk sıralarında.
TBMM'de komisyon aşaması tamamlanarak Genel Kurul gündemine intikal eden "Elektronik Haberleşme Kanunu (EHK) Tasarısı" sektörün bu sorununa çözüm getirmediği için "eksik" bulunuyor. "İnternet vergi dışı bırakılsın, diğer vergiler de düşürülsün" ortak istemi buradan kaynaklanıyor.
Dikici'nin "düşük vergili" bir telekomünikasyon sektöründe erişilecek iş hacmine ilişkin tahmini 45-50 milyar dolar aralığında. Özellikle interneti kapsayan bu hacim halen 23-24 milyar dolar mertebesinde. Ağır vergi yükü yatırım heveslerini caydırıcı bir etkense, sektörel gelişme parametreleri doğru ve isabetli belirlenmiş vergi avantajları önemli bir dinamik yaratabilir.
Ancak, 3 yıla yaklaşan gecikmeden sonra Meclis gündemine "inme" şansını yakalayan EHK'nın vergi sorununu kapsamaması doğal. O, yeni adıyla "elektronik haberleşme sektörünü" düzenleme amaçlı çerçeve kanun olarak hazırlandı. Amacı, hedefleri, sistematiği bu yönde.
Vergi, Maliye'nin işi. Maliye ise malum: "Kümesteki kazlar" kafeslerin içinde her an "yolunmaya" hazır beklerken "kümes kaçkınlarını" arama zahmetine katlanır mı? GSM'yi, sabit telefonu, interneti ele geçirmiş, hiç bırakır mı?
Usul sakatlığı mı?
Sektör kuruluşlarının tasarıyla ilgili görüş ve eleştirilerini DÜNYA Mikro Politika'ya yansıttık. Anlaşıldığı kadarıyla genel bir memnuniyet var. Ama, "bürokratik şeytan" ayrıntılarda gizlenmiş olabilir. Nitekim, Serbest Telekomünikasyon İşletmecileri Derneği (TELKODER) Başkanı Yusuf Ata Arıak şunları vurguluyor:
Tasarı Ulaştırma Bakanlığı'nın Telekomünikasyon Kurumu'nun işlerine müdahale imkanlarını artırıyor. Kurumun bağımsız karar almasını engelleyecek ayrıntılı hükümler içeriyor. Eser Sirel Ongun da benzer bir kaygısını "olumsuz noktalar detaylarda saklı" sözleriyle dile getiriyor.
Detaylarda saklı olumsuzluklar varsa, bunlar elbet uygulamada anlaşılacak. Ama, tasarının Meclis Başkanlığı ile Bayındırlık Komisyonu arasında yol açtığı ilginç bir tartışma ciddiye alınması gereken bir "usul sakalığını" gündeme getirebilir.
Tartışma, son şekli verildikten sonra Meclis Başkanlığı'na sunulan tasarının, Başkan Vekili Meral Akşener imzalı bir yazıyla Bayındırlık Komisyonu'na iade edilmesiyle başlıyor. Akşener, komisyonun "İçtüzük" ile sınırlandırılmış yetkilerini aşarak asıl tasarı metninde yer almayan bazı yeni hükümler "eklediğini"; bazı kanunlarda yetki dışı değişiklikler yapıldığını öne sürerek bunların düzeltilmesini istiyor.
Çünkü, içtüzüğün 35. maddesine göre, komisyonlar kendilerine havale edilen kanun tasarı ve tekliflerini aynen veya değiştirerek kabul veya ret edebilirler; birbirleriyle ilgili gördüklerini birleştirerek görüşebilirler. Bunun dışında kanun teklif edemezler, kendilerine havale edilen işler dışında işlerle uğraşamazlar.
Ancak, komisyon, bu itirazları geçerli bulmuyor, tasarıyı "kendi yazdığı" şekliyle Genel Kurula sevk edilmek üzere Meclis Başkanlığı'na iade ediyor. Tasarı Genel Kurul'dan aynen geçer de birileri kurcalayacak olursa, içtüzük ihlali üzerinden bir usul sakatlığı davası çıkabilir.