Ufuk çizgisi
Çağlar KİMENÇE
Normal şartlar altında, bulunduğunuz noktanın ötesi oldukça net ve kolayca görülebilir. Bu kolaylık, yakın gelecek için tahmin yapmanızı kolaylaştırır. Eğer normal şartlarda ya da normal zamanlarda değilseniz, tahmin yapmak görece zorlaşır.
Daha önemlisi yaptığınız tahminlerin kalitesi az, gerçekleşme oranı ise düşük olabilir. Ufuk çizgisinin açık ya da kapalı oluşu, geleceğe dair tahminleri etkiler. Bu durumun piyasalara yansıması ise hem yatırımcılar hem de merkez bankaları için gidişatı öngörme - ve öngörememe şeklinde olabilir.
Eğer normal zamanlarda değilseniz yani bir anomali söz konusu ise yakın geleceğe dair tahminlerinizin bile hatalı çıkma riskini almak yerine daha kısa ve daha küçük adımlarla ilerlemek isteyebilirsiniz. Bir merkez bankasının yanlış çıkma ihtimali yüksek tahminlerden kaçınması, kendisine duyulan güvenin zedelenmemesi ve piyasada oynaklık yaratmamak adına zaruri bir hal olabilir.
Pandemi sürecinde piyasalara yön vermek oldukça zorlu koşullar altında cereyan etti. Zorlu koşullar pandemi bittiğinde de devam etti, ediyor. Globalin “normale dönme çabası” hala geçerliliğini koruyor. Salgın; insan davranışlarını, alışkanlıklarını, hayata bakışları değiştirdi ve farklılaştırdı. Örneğin iş gücüne katılımda isteksizlik oluşması, işsizlik oranının yanlış sinyal vermesine yol açabiliyor.
Bir de söz konusu farklılaşma, sosyoekonomik gruplar arasında ve coğrafya bazında aynı olmadı. Değişimde farklılaşma; tüketim tarzının-kalıplarının değişmesi, kısaca talebin değişmesi olarak kendini gösteriyor. Yeni dinamikte taşlar henüz yerine oturmadı ve o yüzden öngörü yapmayı kolaylaştırmıyor. Bir de jeopolitik riskler, siyasi gelişmeler gibi diğer faktörleri eklediğimizde merkez bankalarının ve yatırımcıların, ufuk çizgisi çok açık değilken ilerlemek zorunda kaldığını söyleyebiliriz.
Son zamanlarda, “politikamız açıklanacak makro verilere bağlı, yeni verilere göre karar alacağız” şeklindeki sözleri çok duymamızın nedeni ufuk çizgisinin açık olmamasından kaynaklanıyor. FED para piyasası komitesi (FOMC) 3 ayda bir politika faiz oranına dair tahminler açıklıyor. FED Başkanı Jerome Powell, komitenin Aralık 2023’te yaptığı tahmininin üzerinden az zaman geçmesine rağmen “O gün yapılan tahmindi” diyerek değerlendirmesi ile tahminin etkisini-sinyal gücünü bizzat sarstı.
Merkez bankaları bir yandan oluşan parasal genişlemeyi, önce enflasyon sorunundan başlayarak sonra bilançoları ‘olması gereken’ seviyelere çekerek geride bırakmaya çalışıyor. Bunu da ortaya çıkan yeni risklerin eşliğinde yapmak durumundalar. Diğer yandan, değişen arz dengelerini ve tüketim alışkanlıklarını da göz önüne almaları gerekiyor. Kısacası üzerinde durulan zemin eski zemin değil, mücadele edilen şartlar eski şartlar değil. Dinamik bir süreç söz konusu.
Normalleşme, yeni normallere göre sağlanmak zorunda. Metriklerin hangi seviyede olması gerektiği de yaşayarak ve biraz da el yordamı ile açığa çıkabilir. Eğer pandemi sonrası oluşan değişimler geçici ise eksi normale dönülebilir. Eğer değişimler kalıcı olacaksa yeni normaller geçerli kalabilir. Kanaatimce yeni normallerle oluşan çerçeve geçerli olabilir.
Ana görüşümüzü ortaya koyduktan sonra güncel duruma bakacak olursak; merkez bankaları, faiz indirimi sinyali veriyor. İndirim konusu, piyasada konsensüs halini almış durumda ve tartışılmıyor. Yalnızca, faiz indirimi ne zaman başlar ve yıl genelinde toplam kaç puan faiz indirimi olur konuları tartışılıyor. İfade ettiğim üzere, ufuk çizgisi net değil. O yüzden veriden veriye küçük adımlarla ilerleniyor.
Algı, beklentiler, risk iştahı değişiyor. Dün ABD’de açıklanan imalat verisi, ekonomideki sıcaklığı ortaya koyan veriler zincirinin son halkası oldu. Cuma günü aylık istihdam veri seti (istihdam edilenlerin sayısı, işsizlik oranı, ortalama kazanç) açıklanacak. Veri setinin sonucu, piyasalar ve FED üzerinde etki yaratabilir. Sonrasında gözler yeni verilere çevrilecek, yeni veriler beklenecek ve fiyatlanacak. FED, ECB, BOE, BOC, BOJ ve diğerleri, (farklı majör bir gelişme olmadıkça) makro veriler ışığında politika üretmeye bir süre daha devam edecek.
Her bir veri tek tek fiyatlanıyor, not alınıyor. Bütünde ise ekonomilerin ve paralelinde piyasaların ritmi oluşuyor. Her bir merkez bankası kendi ekonomik koşullarına bağlı olarak hedeflerine ulaşmak adına çaba gösteriyor. Kısacası, yeni normale ulaşmak için dinamik şartlar altında kısa ufuk çizgisi ile adım adım ilerliyoruz.