UEFA Euro 2024 için neden Almanya’yı tercih etti?
UEFA kararını açıkladı ve Euro 2024’ü Almanya’ya verdi. Biz dördüncü kez UEFA tarafından refüze edilmiş olduk (2008, 2012, 2016 ve 2024). Bu aslında sürpriz bir karar değil. UEFA Almanya seçimiyle, bu organizasyondan en fazla para kazanacağı ülkeyi seçti. Anımsatacak olursak: Almanya 1974’te ve 2006’da Dünya Kupası’nı ve 1998’de de Eurocup’ı organize etmişti. Almanya bu konularda son derece tecrübeli ve yetkinlikleri gelişmiş bir ülke. Hal böyle olunca UEFA’nın Almanya’yı seçmesi doğal görünüyor.
UEFA bir ticari kuruluştur!
Şunu unutmayalım ki, UEFA adı futbol, kendisi ekonomik, daha doğrusu ticari bir örgüttür. UEFA’nın finansal tablolarına ve raporlarına bakıldığında, ne büyüklükte bir ekonomik ve ticari kuruluş olduğunu göreceksiniz. UEFA’nın 2017 tarihli finansal raporuna göre 2016-17 gelirleri toplamı 4 milyar 578 milyon euro olarak gerçekleşmiş durumda. Böylesine büyük bir parasal gelire sahip bir organizasyonun “duygusal” davranmayacağı çok açık. Nitekim, UEFA’nın geçmiş organizasyonlarına baktığımda, kişisel öngörüm 2024 organizasyonundan 3 milyar euroya yakın gelir ve 1.2 milyar euroya yakın bir kar bekleyecekler. 2020’den beklentileri ise 2 milyar 350 milyon euro gelir ve 900 milyon euro kâr. 2016’da ise 1 milyar 916 milyon euro ciro ve 847 milyon euro kâr elde etmişti.
Kâr beklentisi bu kadar yüksek bir kurumun Almanya- Türkiye arasında Almanya’yı seçmesinin en önemli nedenlerinden birisi kar faktörüdür şüphesiz ki.
Para konuşur
Her ne kadar UEFA, bu tür büyük organizasyonlarında ülkeleri;
a)İktisadi ve finansal yeterlikle,
b) Sportif yeterlikle,
c) Logistik (ulaşım&konaklama) yeterliğiyle,
d) siyasi, hukuki ve demokrasi yeterliğiyle değerlendiriyor olsa da, bu yetkinlikler içinde para ön plana çıkıyor. Bu kapsamda aşağıdaki yazımda özetle, “...UEFA bu geliri Türkiye’de elde edebileceğini görürse, bu organizasyonu bize verir. Bu nedenle, Türkiye’den bu gelirin garantisini (zımni olarak) isteyebilirler. Daha doğrusu, Türkiye UEFA’ya bu geliri de garanti ederse, bu organizasyon Türkiye’ye verilir. Aksi taktirde zor “ demiştim. Bunu ifade ederken, parasal ve finansal verileri de sizinle paylaşmıştım. (İlgili yazımın linki: UEFA 2024’ü bize nasıl verir? http://www.futbolekonomi.com/index.php/haberler-makaleler/genel/122-tugrul-aksar/4412-uefa-2024-euro-championship-2024-.html)
Bu değerlendirmelerimi burada tekrar bir kez daha belirtmekte yarar var.
UEFA tam bir kâr merkezli ekonomik örgüt. 2016 Fransa’dan 847 milyon euro kâr elde etmişti.
Bu organizasyondan da maksimum kar elde etmek isteyecektir. Bu nedenle organizasyonun karlılığına katkı sağlayacak, karı maksimize edecek adaylar içinde Türkiye’ye karşı Almanya, UEFA için daha cazip bir adaydı ve öyle oldu.
Türkiye’nin parasal taahhüdü UEFA’ya yetmedi
Türkiye’nin avantajları ve UEFA’ya sağladığı faydalar çok etkili olamadı maalesef. Ülkemizin UEFA’ya sağladığı avantajlar neydi? Şimdi ona bir bakalım.
Türkiye’nin avantajları neydi? Devlet güvencesi, Stat kullanım masraflarının olmaması, vergi avantajı (Almanya’da stat masrafları 165 milyon euroya ulaşıyor + Bilet bedelleri satımından ve diğer akçeli işlerden vergi alınmayacaktır.) Bunlar UEFA’ya kâr maximizasyonu sağlıyor.
Türkiye’nin dezavantajları neydi?
a) Ekonomik olumsuzluklar,
b)İnsan hakları konusundaki olumsuz gözlemler,
c)Trabzon-Antalya-Bursa Demir yolu ulaşımının olmaması,
d) Trabzon-Bursa, Konya Konaklama sorunun olması,
e)fanzone olanaklarının sınırlı olması (Almanya 100 bin kişilik fanzone oluşturacaktır),
f) Alkollü içecek ve bahis şirketleri reklamının ve sponsorluğunun Türkiye’de yasak olması.
Bunlar UEFA için gelir kaybı anlamına geliyor.
Şimdi yukarıda dile getirdiğim konuları ele alarak UEFA yerine bir fayda/maliyet analizi yaptığımızda Almanya açık ara önde çıkıyor. Nitekim, bu kapsamda; UEFA bir Kâr/zarar hesabı yaptı ve Almanya kararı verdi. Çünkü, 4.6 milyar Euro’ya ulaşan UEFA gelirlerinin yaklaşık %30’una yakın kısmı Ticari gelirler ve Bilet satışından elde olunan gelirler oluşturuyor. Bu bağlamda UEFA finansal raporuna baktığımızda, UEFA’nın 2016’da 1 milyar 350 milyon euro (reklam ve sponsorluk) ile 430 milyon euro bilet satış geliri elde etmişti. İki gelir kaleminin toplamı 1 milyon 780 milyon euroya ulaşıyor. Bu geliri elde edebileceği ülke olarak Almanya’yı seçti. Çünkü, Almanya 300 bin bilet satışına hazır. Bizde statların dolması zor görünüyordu.
Almanya’da stat ortalama seyirci kapasitesi ise 46 bin, bizde 35 bin
Tüm maçlara bakıldığında ise, Almanya toplam kapasiteyi 2.78 milyon koltuğa çıkartabilirken, bizde bu kapasite 2.48 milyon koltukla kalıyor. Bu durum, daha az bilet satışı ve geliri anlamına geliyor. Buna göre Almanya daha şanslıydı. UEFA 2016 Fransa’da maç başına 16.7 milyon euro kâr yaratabilmişti. Alt yapısı güçlü ve satın alma gücü yüksek futbol ülkelerinde maç ve seyirci başına kar, bizim gibi ülkelerle kıyaslandığında neredeyse 5 katına ulaşıyor. Hal böyle olunca bizim statlarımıza sadece gelecek turistlerle doldurma şansımız olamayacaktı. Bu organizasyondan ülkemize en iyi tahminle 700 bin turist gelse, toplam 2.7 milyon seyirci sayısına ulaşma şansı bulunmuyor ne yazık ki. (Fransa 2016’da 615 bin turist Fransa’ya gelmişti). Ülkemizde statları doldurma konusunda sıkıntımız var. Üstelik bir de euro üzerinden satılacak biletlerin yerli seyirciler tarafından tüketilmesini beklemek çok gerçekçi olmayacaktır.
UEFA kâr maksimizasyonunu tercih etti
Her ne kadar Türkiye stat masraflarını UEFA’dan talep etmeyeceğini taahhüt etse de, buradan UEFA’nın maksimum kazancı Almanya ile kıyaslarsak yaklaşık 165-170 milyon euro civarında olacaktı. Ama UEFA’nın esas gelir kalemi bilet satışından daha çok ticari gelirler oluşturuyor. Bu gelir kaleminin içinde de özellikle alkollü içki üreten şirketlerin ve bahis şirketlerinin reklam ve sponsorlukları önemli bir yekün oluşturuyor. Ülkemizde en büyük sorun ise bu iki noktada. Ne alkollü içki reklamı, ne de bahis şirketi reklamı yapılamayacağı için UEFA’nın önemli bir gelir kaybı oluşacaktı. UEFA burada kar çoklamasına gitti. Çünkü, 2024’ten de min 3.2 milyar euroya yakın gelir ve 1 milyar euroya yakın kâr beklediğini tahmin ediyorum.
Kâr çoklamasını ön plana alan UEFA doğal olarak, paranın merkezini seçti. Bu kapsamda, bir önceki yazımda özetle “...UEFA bu geliri Türkiye’de elde edebileceğini görürse, bu organizasyonu bize verir. Bu nedenle Türkiye’den bu gelirin garantisini (zımni olarak) isteyebilirler. Daha doğrusu, Türkiye UEFA’ya bu geliri de garanti ederse, bu organizasyon Türkiye’ye verilir. Aksi taktirde zor... Bu organizasyonun ülkelere verilmesinde paranın- gelirin dışında hiç bir etkileyici faktör yok. Diğer koşullar gerekli ama yeterli değil. Tek yeterli ve gerekli koşul UEFA’nın beklediği gelire ulaşıp ulaşamaması koşuludur” diyerek tamamlamıştım.
Belki UEFA karar verirken, diğer faktörleri de dikkate aldı. Ya da en azından nezaketen de olsa almıştır diye ümit ediyorum. Ama şuna İnan’ın ki, gerçekten diğer faktörlerin, bu kararın verilmesine çok büyük etkisi olmamıştır. UEFA bu kararını verirken, bu seçimle bir taşla iki kuş vurmuş oldu. Bir yandan, en fazla para kazanacağı ülkeyi seçerken, diğer taraftan Avrupa’ya “İnsan Hakları” konusunda dolaylı da olsa, siyasi bir mesaj vermiş oldu. Çünkü, UEFA 2017’de “İnsan haklarını korumayı, kendilerinin en önemli görevlerinden birisi olduğunu anons ederek, bu tür organizasyonları verirken, bundan sonra bu kritere de dikkat edeceğini beyan etmişti.
Fransa'ya 2016'nın maliyeti 2.5 milyar euro
Bu işin toplam maliyeti ve kazancı konusuna gelirsek:
Bu tür organizasyonlardan ev sahipleri ülkelerin ne yazık ki, para kazanmaları çok mümkün olamıyor. Bunu geçmiş tecrübelerime ve bu konudaki araştırmalara dayanarak söylüyorum. Bu tür organizasyonlarında her zaman kazanan tek kurum var, o da UEFA...En yakın örnek olduğu için bu konuda Fransa 2016’ya bir bakalım isterseniz.
Fransa 2016’da, ev sahibi ülke 2 milyar 449 milyon euro bir maliyete katlandı ve bunun karşılığında toplam kazancı 1.6 milyar euro oldu. Fransa’nın en önemli gelir kaynağını da yaklaşık 615 milyon euroluk geliriyle turizm oluşturdu. Fransa’nın stat inşası ve yenileme çalışmaları, güvenlik, konaklama, ulaşım vb.maliyetleri toplamı 2.5 milyar euroya ulaştı.
Bu organizasyon bizde düzenlenecek olsaydı bizim toplam maliyetimiz 4.5-5 milyar euroya ulaşabilecekti. Kâr elde etme şansımız hemen hemen mümkün olamayacaktı. Fransa’nın bile kar edemediği bir organizasyonda Türkiye’nin katlandığı maliyetin üzerinde bir getiriye ulaşma şansı zaten yoktu. Bu anlamda “her şer’de bir hayır vardır” mantığından hareketle, bu işin olmaması kamu maliyesine yarar sağlamıştır diye düşünüyorum. Bu vesileyle, kamu maliyesine ekstra bir yük gelmemiş oldu.
Almanya bu işten ne kazanır?
Almanya’nın bu organizasyon nedeniyle katlanacağı maliyetin yaklaşık 2.5-3 milyar euro civarında olması bekleniyor. Ülkeye gelecek toplam turist sayısının yaklaşık 600 bin kişi civarında olması bekleniyor. Stat harcamaları çok fazla olmayacağı için en önemli gider kalemini güvenlik, ticari giderler, stat yenileme, taraftar alanları oluşturma, organizasyon yönetim giderleri oluşturacaktır. Tüm bu maliyetlere karşın Euro 2024’ten olası tahmini gelir 1.5-1.7 milyar euro civarında olabilecektir.
Kısacası, bu işin bilançosunda düzenleyen ülkeye zarar, UEFA’ya kar var.