Ucuz enerji çağı bitti, ama mevcut ekonomik sistem bunu algılamıyor
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri tarafından belirlenen Finlandiyalı bir grup bilim insanı yeni bir araştırma gerçekleştirdi. Bu araştırmaya göre, kapitalizm sisteminin sonu gelmiş durumda.
Dünya kaynaklarının sorumsuz tüketimi ve enerji kaynaklarının verimsizliği sonucunda, küresel ekonominin radikal bir dönüşüm geçirmesi bekleniyor.
Bir yandan küresel ısınma ve türlerin yokoluşu hız kazanırken, diğer yandan dünya genelinde ekonomik ve sosyal eşitsizliklerin hızla artığına dikkat çeken araştırmaya göre; ekonomik büyümenin yavaşlaması, işsizlik, küresel ısınma, artan borçlanma, yolsuzluk, göç gibi sorunlar birbirinden bağımsız gibi görünse de, aslında her biri bir diğerini tetikliyor.
Araştırma, içinde bulunduğumuz yeni çağın, verimsiz fosil yakıt üretimi ve küresel ısınmanın artan maliyetlerin bir ürünü olduğunu savunuyor ve alışmış olduğumuz hızlı ekonomik büyümenin, ucuz enerji seçeneğinin bitmesiyle sona ereceğini öngörüyor. Bildiğimiz konvansiyonel kapitalist düşünce sistemi ise, bu yeni çağın ekonomisini anlamakta, öngörmekte ya da bu ekonomi için çözüm üretmekte kifayetsiz kalıyor. Bilim insanları tarafından hazırlanan bu araştırma, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 2019’da yayımlanacak olan Global Sürdürülebilir Kalkınma Raporu’nun ekonomik tarafının oluşturulmasında rol oynayacak.
“Çevreyi dikkate alsaydık, kâr etmiş sayılmazdık”
Araştırmaya göre kapitalist piyasalar tüm bu maliyetleri algılamıyor. Geçtiğimiz Ağustos ayında milyarder yatırımcı Jeremy Grantham “The Race of Our Lives” (Hayatımızın Yarışı) adında bir analiz yayınladı. Grantham’ın sözleri aslında durumu çok net bir şekilde özetler nitelikte:
“Kapitalizm ve yaygın ekonomik modeller, ekosistemlerin yokolmasını ve kaynakların sistematik tüketimini dikkate almıyor. Fosfat, petrol veya toprak gibi kaynakların tekrar yerine konulması için gerekli olan masrafl arla hiç ilgilenmiyoruz. Eğer ilgilenmiş olsaydık, gelişmiş ekonomiler son 10-20 sene içinde kesinlikle kâr etmiş sayılmazdı, aksine zarar etmiş olurdu.”
Analizler kapitalizm sonrası için ne diyor?
Araştırmada yer alan analizler, dünyayı kapitalizm sonrası döneme hazırlamayı amaçlıyor ve bakın neler söylüyor:
- Kapitalist ekonomiler tarihte ilk kez daha az verimli enerji kaynaklarına geçiş yapacaklar. Buradaki verimlilik, Enerji Yatırımlarının Geri Ödeme Süresi’ne (Energy Return on Investment-EROI) göre tanımlanıyor. Yani; endüstriyel toplumun enerji ihtiyacını karşılamak için ilk kez daha fazla çaba ve kaynak gerekecek.
- Son yıllarda dünya genelinde izlediğimiz siyasi ve ekonomik dalgalanmaların büyük bir bölümü artan ekolojik krizlerden kaynaklanıyor.
- Endüstriyel aşırı kullanım sonucunda ödediğimiz ekolojik ve ekonomik bedeller, kapitalizmin alıştığı ekonomik büyüme hızını tehlikeye sokuyor: Dolayısıyla alışılmış politikaların gözden geçirilmesi gerekiyor.
- Son yüzyılda yaptığımız tek şey toprağın altından benzin çıkarmak oldu. Bunun için fazla bir enerji harcamadık. Bugün, çok daha az fosil yakıt çıkarabilmek için çok daha fazla enerji harcıyoruz. Üretim maliyetleri önemli ölçüde arttı. Bunun yanı sıra, bu işi yapmanın çevreye verdiği zarar da çok fazla.
- Aşırı enerji tüketiminin neden olduğu atıkların çevresel maliyetleri düşünülmüyor, fakat bu atıkların yaratığı sonuçlardan kaçmak imkansız. Şu anda yaşadığımız iklim değişikliği sorunu bunun en somut örneği.
- Doğal gaz veya kömür gibi konvansiyonel kaynakların madenciliği çok yüksek maliyetlere ulaşıyor. Bu durum, ucuz enerji çağının bitmesi anlamına geliyor. Ve ne yazık ki dünya bunu algılayacak ekonomik bir modele sahip değil.
- Son yıllarda alıştığımız ekonomik gelişmenin devam etmeyeceği ile yüzleşmemiz gerekiyor. Bunun yanı sıra, mevcut tüketim alışkanlıklarımızı devam ettirmemiz de mümkün değil. Toplam enerji tüketimini düşürmek için hep birlikte çalışmamız; hükümetlerin bu doğrultuda teşvik sağlaması ve bu sayede yeni bir sistem oluşturmamız gerekiyor.
Çözüm üretecek ekonomik model henüz yok
BM araştırmasını hazırlayan Finlandiyalı bilim insanlarına göre, içinde yaşadığımız çağa çözüm üretebilecek ekonomik model veya modeller henüz geliştirilmiş değil. Aslında yaşanan tüm sorunlar gerekli olan dönüşüm için ipucu niteliğinde. Tabi ki bu noktada öncelikli olarak kapitalist piyasaların değişimin ne derece elzem olduğunu görmesi; hükümetlerin bu yönde yönlendirici olması; ekonominin tüm kurumlarının da “insan yaşamının sürdürülebilirliğini” destekleyecek bu dönüşüme destek vermesi gerekiyor. Araştırmanın baş yazarı Paavo Jä rvensivu’nun dediği gibi, “Daha pahalı enerji, ekonomik çöküş anlamına gelmiyor. Yapmamız gereken tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmek ve küresel enerji tüketimini azaltmak.”