Ucuz atlattık

Dr. Uğur TANDOĞAN
Dr. Uğur TANDOĞAN NOT DEFTERİ [email protected]

“Kenar-ı Dicle'de bir kurt aşırsa bir koyunu, Gelir de adl-i İlahi sorar Ömer'den onu" 

M. Akif Ersoy


Hepimizin başı sağolsun. Soma’daki maden faciasında 300’den fazla insanımızı kaybettik. Ama geçmiş olsun, ucuz atlattık. Çünkü kazadan sonra yaşananları görünce, yetkililerin söylemlerini, olaya bakışlarını duyunca anladım ki, böyle bir yönetim anlayışıyla kayıplarımız daha da fazla olabilirdi. 

Ortada bir acı gerçek var. Maden ocağı yönetimi, çalışanlarının can güvenliğini sağlayamamış. Devlet de denetleme görevini lâyıkıyla yerine getirememiş. Gerçi yetkililer, madenin mart ayında denetlendiğini belirtmiş. “Teftiş neticesinde mevzuata aykırı bir durum olmadığı görülüyor” denmiş. Demek ki, mevzuat hazretleri bu ölümleri engelleyememiş.

İş güvenliği ve işçi sağlığı konusunda kamuda sorumluluk kimde?

Kömür madeni, iki bakanlığın sorumluluk alanına girmektedir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı. 3146 sayılı kanun ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına “iş sağlığı ve güvenliğini düzenlemek, denetlemek” görevi verilmiştir. Sözü edilen kanun şöyle der: “Bakan, emri altındakilerin faaliyet ve işlemlerinden sorumlu olup, Bakanlık merkez, taşra ve yurtdışı teşkilâtı ile bağlı ve ilgili kuruluşlarının faaliyetlerini, işlemlerini ve hesaplarını denetlemekle görevli ve yetkilidir. Bakan bu yetkisini iş mu¨fettişleri, bağlı ve ilgili kuruluşların mu¨fettişleri ve uygun göreceği diğer personel aracılığıyla kullanabilir.”

Öte yandan, 3154 sayılı kanun ile de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının teşkilat ve görevleri tanımlanmıştır. Söz konusu bakanlığa bağlı bir Maden İşleri Genel Müdürlüğü vardır. Sözü edilen kanunun 9. Maddesinin (d) fıkrası şöyle der:  “Faaliyetlerin iş güvenliği ve işçi sağlığı ilkelerine uygun yürütülmesini takip etmek.” Ve söz konusu kanunun 5. Maddesi de şunu der: “Bakan, emri altındakilerin faaliyet ve işlemlerinden sorumlu olup, Bakanlık merkez teşkilatı ile bağlı ve ilgili kuruluşlarının faaliyetlerini, işlemlerini ve hesaplarını denetlemekle görevli ve yetkilidir.”

Ayrılmaz üçlü ayrılırsa 

Demek ki, madenlerdeki iş güvenliği ve işçi sağlığı denetimi konusunda yetki ve sorumluluğun kimde olduğu yasa maddeleri ile açık ve nettir. Ancak kamudaki yönetim anlayışında, yetki ve sorumluluk konusunda yönetim bilimine ters düşen  durumlar bulunmaktadır.

Yönetim biliminde “Yetki, sorumluluk ve hesap verebilirlik” ayrılmaz üçlüdür. Ancak bu üçlü nedense bu ülkede birbirlerine hasretlik çekerler. Örneğin, hükümetler, meclise hesap vermekle yükümlüdür. Ancak meclis aritmetiği buna izin vermez. Meclis, denetleme görevini yapamaz. Bunun son örneğini Soma kazasında gördük. Muhalefet, bu kazadan aylar önce Soma madenleri ile ilgili bir araştırma önergesi vermiş, ancak bu önerge iktidar partisi milletvekillerince red edilmiş. Çünkü, bizdeki siyaset kültürü, spor takımı fanatikliğinden beterdir. Spor takımı fanatikleri bile gerektiğinde takımlarını eleştirebilirler. Siyasi partilerin mahallesine eleştiri hiç uğramaz. Körü körüne itaat ve biat kültürü, eleştiriyi yaklaştırmaz.

Sorumluluk konusu da ülkemizde sıkıntılıdır. Kendilerine verilen görevleri yerine getirmede başarı varsa, siyasi otorite masada gelmiş geçmiş ne varsa toplar,  kendine mal eder. Ancak sorumluluk alanında bir başarısızlık varsa, bunu hiç üstlenmez. Birden siyasi otorite “Teflon yönetici” olur, ve üstüne bir şey yapıştırmaz. Bir bakarsınız sorumlu kişiler, yetkili kişiler büyük bir pişkinlik içinde, olayın dışından bir gözlemci, ya da üniversiteden bir akademisyen gibi konuşurlar. Yukarda M. Akif’in mısralarında belirtilen anlayışı nedense hatırlamak istemezler. 

Kamuda yetki konusunda sıkıntı yoktur. Yöneticiler yetkilerini sonuna kadar kullanır. Tabii ki, bir bakan bizzat gidip bir madeni denetlemez. Bunu, kendisine bağlı, yetki devrettiği birimler aracılığı ile yapar. Ancak yönetim biliminde şöyle bir altın kural daha vardır. “Yetki devredilir, ama sorumluluk asla.” Başka bir deyişle, yetki devreden kişi, yapılan ya da yapılmayan işlerden sorumludur. Yetkililer bu gerçekle hiç yüzleşmezler. Yetkide atmaca olanlar, sorumluluk üstlenmede tavşan gibi ürkekleşirler.

Sonuç

Bu kazayı bir şekilde atlattık. Bir kömür madeninde kaza olduğunda sadece madendekiler ölüyor. Ancak şimdi ülkenin gündeminde nükleer santraller var. Düşünebiliyor musunuz: Eğer nükleer bir kaza olursa sadece santralda çalışanlar değil, çevredekiler de ölecek ve nasıl uzun soluklu bir çevre felaketi olacak? Ve düşünebiliyor musunuz: Bu santralları da bu anlayıştaki  bakanlıklar denetleyecek? Böyle bir kaza olursa yine “Teftiş neticesinde mevzuata aykırı bir durum olmadığı görülüyor” diyebilecekler. Bu kez herhalde Hiroshima, Nagasaki ve Chernobyl’de ölenlerin sayısı ile teselli bulacağız. 

Son söz

Sorumluluk, sadece yasa ile düzenlenmez. Yetkililerin, vicdani sorumluluklarının sesine de kulak vermesi dileğiyle...
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Sülale boyu nepotizm 24 Ekim 2019
Müşteriden misafire 12 Eylül 2019