Üçüncü yıla girerken
Sizler değerli okuyucularım, sohbet dostlarım sayesinde bu sohbet sütunları üçüncü yaşına girme mutluluğuna erişti.
Sizlerden e-posta iletisiyle ve telefonla gelen bilgi ve talepler doğrultusunda ve karşılaşma keyfini yaşadığımız zamanlarda iletilen dertler, tavsiyeler çerçevesinde sohbet sütunumuzu şekillendirmeye çalışıyorum.
"Bilgi, paylaşmakla artar" deyişini çok sevdiğim ve bilgi paylaşımına çok değer verdiğim için dağarcığımdaki ve erişebildiğim kaynaklardaki, biz ihracatçılara yararlı olabileceğini düşündüğüm bilgileri sizlerle paylaşıp, kitap dışı bir bilgilenme ortamı oluşturmaya gayret ediyorum. Aktarılan bilgilerin de, deneyimlerle beslenmesine dikkat etmeye çalışıyorum. Paylaşmaya ve aktarmaya çalıştığım bu bilgilerin de, bir öğretmen/öğrenci ortamından ziyade, dost sohbeti ortamında olabilmesi en büyük çabam.
Son günlerde içerisinde bulunduğumuz kriz ortamı, şimdiye kadar yaşananların en ilginci ve bence en tedirgin edicisi. Bundan önce karşılaştıklarımız, ya bize pek dokunmayan piyasalarda oluşmuştu, ya da iç piyasanın sıkıntılarını dışarı açılarak aşmaya çalışıp, uluslar arası pazarların tadını almaya başlamıştık.
Şimdi ise hem dışarıda ve özellikle bizim en büyük piyasalarımızda sıkıntılar had safhaya varmış bir durumda, hem de içeride ciddi boyutlarda talep daralması ve nakit sıkıntıları ile karşı karşıya kalmış bulunmaktayız.
Değerli dostlarımıza verebileceğimiz sihirli bir değneğimiz yok. Keşke öyle bir şey olsa da işe yarayan bir şeyler yapabilsek.
Öte yandan yapılabilecek bazı önemli eylemleri de belirtmek, iğneyi kendime ve çuvaldızı başkasına batırmak kaydıyla bazı eleştiriler yöneltmek ve bazı önerilerde bulunmak isterim.
Ara sıra değindiğim konular arasında "etkin kaynak kullanımı" konusuna öncelik veriyorum. Kaynaklarımız arasında saydığımız parasal ve fiziksel kaynaklarımız bu aralar en sıkışık durumda olanlar. Parasal durumu istenilen seviyelere getirmek olanaksız görünse de, her işletme kendi koşullarına göre tedbir almak zorunda.
Kişisel görüşüm, bu sıkıntıların 2009 yılının ilk üç ayında ayağımıza bir hayli basacağı, ancak ikinci üç ayda ayağımıza basmaktan vazgeçse bile bizlere pek fazla hareket ortamı vermeyeceği. 2009 yılının pek de ümit verici olamayacağı karamsarlığını taşıyorum. Bu nedenle de yaptığımız işlerin (tüm parçalarını değil) bazı parçalarını işletmemizin dışında yaptırarak, o işlemlerde uzmanlaşmış yerlere yaptırarak, tasarruf etmeye çalışmak faydalı olur düşüncesindeyim.
Öte yandan, kendilerine bu tür iş getirilen işletmelerin de, boş oturdukları zamanların acısını gelen bu işlerden çıkartmaya çalışmadan, bu işlerin kendilerine tekrar gelmesini sağlayacak seviyelerde fiyatlandırarak, tekliflerini her iki işletmenin de menfaatini düşünerek vermeleri gerekir. Elimizdeki işin bize olduğu kadar çevremize de katkı yapmasını sağlayacak olursak, dayanışmanın semeresini hep birlikte alırız.
Rekabeti unutmuyoruz kuşkusuz. Ancak, rakiplerin de birbirlerini hizaya getirdikleri gerçeğini de yadsımamak gerekir. Ne yaparsan satarsın ortamlarını yaşayanlarımız, rekabetin getirdiği kalite, fiyat ve hizmet iyileşmelerini anımsayacaklardır. Öte yandan, bu çok uluslu, çok kültürlü, sert rekabetli ortamda işletmelerin birbirlerinden çok da farklı olmadıkları gerçeğini hep masamızın üzerinde tutmalıyız. Bizim peşinde olduklarımız, onların da peşinde oldukları şeyler.
Doğru bilgiye erişmeye çalışalım, bu bilgileri iyi yönetelim, insan kaynaklarımızın yeterliliklerini artıralım ve ilişki ağımızı zenginleştirelim.
Sıkıntıların az, ihracatların çok ve yüzlerin güleç olması yeni yıl için dileğimiz.