Ücretler nasıl artar?
Nobel ödüllü iktisatçımız Prof. Dr. Daron Acemoğlu “verimlilik artarsa ücretler de artar” dedi ve tartışma başladı.
Birçok iktisatçı bunun öyle olmadığını verilerle izah etmeye çalıştılar. Verimliliğin arttığı dönemlerde Türkiye’de ücretler artmamıştı.
Haklılar…
İyi ama verimlilik olmadan da ücretler artmıyor. Yani ücretlerin artması için ilk temel şart verimliliğin artmasıdır.
Şimdi bu konuda Türkiye’ye bakalım.
IMF 2023 yılında bir araştırma yayınlıyor. Buna göre Türkiye, zombi şirket sayısında dünya sıralamasında birinci sırada yer alıyor.
Zombi şirket: Finansal desteğe ihtiyacı olan, aslında batık durumda olup battıklarını göstermeyen, yalnızca borçlarının faizini ödeyecek kadar nakit üreten, devlet desteğinden yararlanan ve buna rağmen varlıklarını büyütemeyen şirketler…
Kısaca batmış ama battığını ilan etmemiş şirketlere zombi şirket diyoruz. Ve Türkiye IMF raporuna göre dünyada ilk sırada.
Ve ihracatta teknoloji seviyemiz:
Türkiye’nin teknolojik gelişmesini ihracat verilerinden takip ediyoruz. 2007 yılına kadar hızla süren teknolojik gelişmemiz maalesef sonraki yıllarda adeta durdu.
Eskilerde yüzde 6,0 - 6,5 seviyelerinde seyreden yüksek teknolojik ürün ihracatımız artık yüzde 3,0 seviyelerinde seyrediyor. Orta ve yüksek teknoloji ürün ihracatımız ise yüzde 40 seviyelerinde kamış durumda.
Emek yoğun ve orta-düşük teknolojik alanda hapsolmuş durumdayız.
Böyle bir ekonomik yapıda ücretlerin fazla artma şansı olabilir mi? Bence çok zor…
Gelelim ücret artışı için ikinci maddeye…
Bir yerde ücretlerin artmasının ikinci şartı ise işgücü piyasasının durumudur. Verimlilik yüksek olsa bile eğer işgücü piyasasında talep yüksekse orada ücretler artmaz.
Yani, ücret artışı için verimlilik yanında işsizliğin de düşük olması gerekiyor.
Türkiye’ye bakalım. 2024-III. çeyrekte 32 milyon 993 bin kişi çalışıyor. Nüfus 85,5 milyon ama çalışan sayısı 33 milyon.
Ama bu olay o kadar da değil. Çalışan gözüken 33 milyonun sadece 16 milyonu ücretli olarak çalışıyor. Kısaca ücretli iş bulma oranı çok ama çok düşük.
Türkiye’de dar tanımlı işsizlik oranı halen yüzde 8,7 seviyesinde. Ama buna geniş tanımlı işsizliği de eklememiz gerekiyor. İşte orada yüzde 26,5 gibi muazzam bir oran karşımıza çıkıyor.
Buna göre ülkemizde iş olsa çalışırım diye bekleyenlerin sayısı 9,6 milyon kişi.
Böyle bir yerde ücretler artar mı sizce…
Verimlilik düşük, işsizlik yüksek ve ücret artışı olsun diye bekliyoruz.
Böyle bir formül yok.
Ama ücretin yükseldiği bazı sektörler var.
Ara eleman ihtiyacının veya istenen eleman ihtiyacının karşılanamadığı yerlerde ücretlerde artışlar yaşanıyor. Bu durumu aslında sanayicilerden çokça duyuyoruz.
Hatta ülkemizde beyaz yaka ücretlerinin oldukça üzerine çıkan mavi yaka ücretleri yaşanıyor. Ama tüm bunlar genel durumu izah etmiyor.
Ülkemizde çalışma hayatının getirdiği umutsuzluğu en iyi anlatan veriye bakalım: Ne eğitimde ne de istihdamda olan nüfusun toplamı: 11 milyon 652 bin kişi.
Ne eğitimde ve istihdamda olmayan 529 bin kişi ise üniversite mezunu… Ve bunların büyük kısmı kadınlar (380 bin kişi)
Gelelim sonuca:
Ülkemizde ücretlerin artması için gereken şartları önce iki ana madde de toplayabiliriz:
-Verimlilik artışı
-İşsizliğin azalışı
Ve devamında olması gereken ise;
İşçi talebi ile işçi arzı arasındaki uyumun sağlanması. Yani eğitim sistemi.
Bütün bunların gerçekleşmesi ise bilgi ekonomisinin yerli yerine oturması gerekiyor. Aksi halde asgari ücret artışı ile genel ücret artışı sadece kısa dönem sonuçlar oluşturabilir. Kalıcı refah için eğitimden başlayarak kalkınma ekonomisi uygulanmalıdır.