Uçak yolculuğunda eğlence

Dr. Uğur TANDOĞAN
Dr. Uğur TANDOĞAN NOT DEFTERİ [email protected]

“Hiç uçak kaçırmadım, ama havaalanlarını avucumun içi gibi bilirim” demiş çok seyahat eden birisi. Ben de bu söze katılabilirim. Hep erken giderim havaalanlarına. Trafikte takılıp, sinirlerimi bozacağıma erken gidip orada beklemeyi tercih ederim. Havaalanlarını, uçak yolculuklarını severim. Çünkü eğlencelidir.

Eğlence daha girişten, güvenlik kontrolünden başlar. İnsanların o plastik kutuların içine eşyalarını yerleştirmesine bakarak karakterlerini okumaya çalışırım. Kimisi bir telaş içinde gelişi güzel tıkıştırır. Kimisi de yaza girerken kışlıkları dolaplara kaldıran titiz ev kadınları gibi özenle yerleştirir.

Kontrollerde bir eğlencem de “Ötecek/ötmeyecek” oyunudur. Bütün madeni eşyalarından arınmış olacak biçimde o manyetik çerçeveden geçenlere bakarım. Eğer üstlerinde madeni bir şey kalmışsa cihaz öter. Kutulara eşyalarını yerleştirme biçimlerine bakarak ben de tahminde bulunurum: ötecek/ötmeyecek.

Girişte eğlenceli ve heyecanlı bir olayı da bilgisayarımla yaşarım. Bilgisayarlar çantasından çıkarılır. Çantasından çıkmış zavallı bilgisayarım o kutunun içinde, fırına sürülen lahmacun gibi x-ray cihazının içine girer. Zaman zaman da “Bilgisayarınızı çalıştırın” derler. Aydınlanan ekranı görünce “Oh çok şükür. “Bu cihazlardan geçire geçire beni kanser yapacaksın” diye sitem eden bilgisayarım, hala çalışıyor. Bana küsmemiş (!)” diye sevinirim. Bir keresinde bilgisayarı çalıştırmamı isteyen delikanlı, açılan ekranı görünce, “Şimdi kapatın” dedi. Ben de gülerek “Ama kapatması açması kadar kolay değil” dedim. Güvenlikçi delikanlı alındı ve cevabı yapıştırdı: “Biliyoruz. Herhalde bizim de bilgisayarımız var. Biz de çat (chat) yapıyoruz”

Bilgisayarım yanımda ise, bana her yer ofistir. En büyük zevklerimden birisi, tüm güvenlik kontrollerini geçtikten sonra oturup çalışmaktır. Uçağa hangi kapıdan geçerek bineceksem, o kapının önündeki oturma alanında beklerim. Ama Murhy Kanunu hep geçerlidir. Eğer biniş kapısı terminalin en uç köşesinde ise, uçuştan yarım saat önce biniş kapısı değişir. Bu kez tası tarağı toplayıp, terminalin diğer ucundaki kapıya yollanırım. Bu olay, sağlıklı yaşam programının bir parçasıdır diye düşünürüm. Biniş kapısını değiştirenler, “Nasılsa uçakta oturacaksınız; hadi biraz yürüyün” mantığı ile hareket etmektedirler.

Uçağa körükten binmek de bir zevktir. İnsanlar, pistte uçuşa geçecek uçağa özenip tünelde hızlanırlar. Ancak uçağın kapısına gelince bir yavaşlama görülür. Tahmin etmeye çalışırım: Eşyalarını x-ray cihazına yollarken özenle yerleştiren hangi “Titiz Kişi”, şimdi de çantalarını koltuk üstü dolaba aynı özenle yerleştirmektedir?

Günlük yaşamınızda kaç kişi sizi sıcak bir “Hoş geldiniz” ile karşılar ki? Uçağa girişte kabin memurları sizi gülümseyerek hoş karşılarlar. Bu size, koridordaki engelli yürüyüşünüz için moral verir. Çünkü tahmin ettiğiniz gibi, “Titiz Kişi” hala değerli çantasına dolapta güzel bir köşe sağlamaya çalışmaktadır. Ancak “Titiz Kişi” tek değildir; yerini bulan, ama bir türlü yerleşip koridoru arkadan gelenler için boşaltmayan başka birileri de hep bulunur.

Daha ferah olsun diye, uçakta koridor tarafındaki koltukları tercih ederim. Bu koltuklardan bize hizmet edenleri de gözlemlerim. Halkımız iş makinalarını seyretmeyi sever ama, ben güzel çalışan insanları seyretmeyi. Uçakta yapılan ikramlardaki hıza hayranımdır. Kabin memurlarının etkin ve verimli çalışmalarını görünce, “Keşke bu ülkedeki herkes böyle çalışsa” derim.

Bazen arkanızdaki koltuktaki geveze hiç susmaz; uçuş sırasında cep telefonlarının kapalı olmasına daha bir memnun olursunuz.

Pilotun anonsu ile toparlanırsınız. “İniş için alçalmaya başladık; lütfen kemerlerinizi bağlayınız…”. O zaman uçak yolculuğu ile politika arasındaki farkı fark edersiniz: Uçak yolculuğunda insanlar iniş için alçalır; politikada ise yükseliş için.

“Uçak duruncaya kadar yerlerinizden kalkmayınız” uyarısına rağmen, hemen yerlerinden kalkanların, ellerinde çantaları ile koridorda, sıkıla sıkıla ne kadar süre dikileceklerini düşünür; için için gülerim.

Kabin memurları yine gülerek, teşekkürle sizi uğurlarlar. Havaalanı otobüsündeki biletçinin soğuk yüzü, neşeli uçak yolculuğunun bittiğini size hatırlatır ve şehirdeki gerçek dünyaya sizi hazırlar.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Sülale boyu nepotizm 24 Ekim 2019
Müşteriden misafire 12 Eylül 2019