Üç vitesli dünya
Bu hafta IMF'nin olağan ilkbahar toplantısı yapılacak. 2013 yılı ilk tahminleri de ilk dünya ekonomisi raporunda yer alacak. Henüz resmi açıklama yok. Ama IMF yetkilileri konferans, konuşma vs derken, raporun içeriğini hafiften sızdırmış durumda.
Örneğin, IMF Direktörü Lagarde "Economic Club of New York" isimli kurumda yaptığı konuşmada dünya ekonomisinin nerede durduğu, kimin ne yaptığı, ne tür gelişmeler beklendiği gibi konularda IMF değerlendirmelerini açıkladı.
Dünya ekonomisinin sağlığı hakkında IMF, önceki yıllara göre kıyasla, daha iyimser görünüyor . Lehman çöküşünün üzerinden beş yıl geçtikten sonra dünya ekonomisinin nihayet pozitif bir raya oturduğu , çalkantılı yıllardan sonra finansal koşulların da düzelmeye başladığı söyleniyor. Yine de bir çok ülkede finansal iyileşmenin henüz reel ekonomiye tam anlamıyla yansıtılamadığına özel olarak işaret ediliyor. Dolayısıyla büyüme konusunda fazla bir iyimserlik yok. Sanki daha çekingen bir tonla değerlendiriliyor bu mesele. Dünya ekonomisinin bu sene de büyüme sorunu yaşayacağı öngörülüyor.
* * *
Bu senenin de yavaş geçileceği söylenirken herkesin bu durumda olmayacağına özel vurgu yapılıyor. Büyümenin bölgeler ve ülkeler arasında farklılaşacağı düşünülüyor. Hatta, bunun şimdiye kadar görülmemiş ölçüde bir farklılaşma olacağına işaret ediliyor. Bence bu senenin değerlendirmelerinde en çarpıcı noktalardan birisi bu.
Lagarde (herhalde resmi rapor da) dünya ekonomisinde üç farklı büyüme alanı tanımlıyor. Dünya ekonomisi farklı hızlarda büyüyecek üç ülke grubuna ayrılıyor. "Üç vitesli dünya ekonomisi" benzetmesi buradan geliyor.
* * *
Birinci grup görece "iyi giden" ülkelerden oluşuyor. Bu grubun içinde yer alan ülkelerin büyük kısmı gelişmekte olan ülkeler (yeni gelişen piyasalar). IMF bu ülkelerin krize karşı daha hazırlıklı olduklarına, kriz sürecinde daha güçlü biçimde ayakta kaldıklarına ve izledikleri politikaların da daha doğru ve tutarlı olduğuna işaret ediyor. Yani kriz sonrasındaki hızlı vites büyük ölçüde krizden görece güçlü çıkılmış olmasından kaynaklanıyor. Dünya ekonomisinin büyüme fakiri olduğu son beş senede küresel büyümenin dörtte üçünü gerçekleştiren ülkeler bunlar. Gelişen Asya ve Sahra Altı Afrika ülkeleri bu grubun önde gelen üyeleri.
İkinci grupta, Lagarde'ın deyişiyle, "iyileşmekte olan ülkeler" var. ABD bu grupta yer alıyor. İsveç, İsviçre vb gibi gelişmiş ülkeler de bu grupta. Bunlar temel iktisat politikası meselesini çözebilmiş ülkeler. Lagarde ABD'yi örnek gösteriyor ve kriz sürecinde finansal sistemi düzeltmek, hane halklarının borçluluğunu azaltmak için ciddi çabalar gösterildiğine işaret ediyor. Bu çabaların sonuç vermeye başladığı, güçlü bir özel talebin ortaya çıktığı, ekonominin sürdürülebilir bir büyüme rayına oturduğu öne sürülüyor. İyileşmekte olmaktan kastedilen de bu.
Üçüncü viteste kalan ülkeler ise "hala gidecek yolu olan ülkeler" olarak tanımlanıyor. Bunlar kriz sürecinin ve sonrasının başarılı olamamış ülkeleri. AB, Euro bölgesi ve Japonya bu grubun önde gelen üyeleri olarak tanıtılıyor. Son aylarda bu ülkelerde epeyce bir şeyler yapılmış olmasına rağmen henüz çarkların tam olarak dönmeye başlamadığına dikkat çekiliyor. Henüz finansal onarım tam olarak gerçekleştirilemediği için para politikası "patinaj yapıyor", düşük faiz ihtiyaç sahiplerine kredi yönlenmesinde etkili olamıyor deniliyor. Avrupa'ya, vitesi yükseltmek için, çoğu finansal nitelikte olmak üzere, temel politika önerileri yapılıyor.
Genel bir izlenim olarak, üstü epeyce örtük olmakla beraber, IMF'nin biraz daha eleştirel bir konuma kaydığı söylenebilir. Eleştirinin özellikle Avrupa'daki politika yeteneksizliğine dönük olması da daha realist bir noktaya gelindiğini gösteriyor diye düşünüyorum.