Üç tarafımız denizlerle çevrili ama…
Türkiye’nin üç tarafı denizlerle çevrili. Denizlerimizden ne ulaşımda ve lojistikte ne de deniz ürünleri açısından yeterince yararlanamıyoruz. Bu durum maalesef enerji üretimi açısından da geçerli.
Küresel Rüzgâr Enerjisi Konseyi (GWEC) tarafından hazırlanan 2023 Küresel Rüzgâr Enerjisi Raporu’na göre, bugün dünya genelinde rüzgâr enerjisi kurulu gücü yaklaşık 906 GW seviyelerine ulaşmıştır. 2022 yılı itibariyle kurulu gücün 842 GW’ı karasal rüzgâr enerjisi santrallerinden (RES) oluşurken, kalan 64 GW’ı deniz üstü RES’lerden oluşmaktadır.
Dünya Bankası, Türkiye’nin deniz üstü RES teknik potansiyelini 75 gigavat olarak açıklıyor. Bunun 12 GW’ı sabit temelli RES’lerden oluşurken, 63 GW’ının yüzer RES’ler ile sağlanacağı öngörülüyor. Ülkemizde bu alanda ilk ihale 2018 yılında yapıldı. Ama birçok firma şartname almasına rağmen hiçbiri ihaleye katılmadı.
O yıllarda yatırım açısından olumlu bulunmayan deniz üstü RES’ler, iklim değişikliği başta olmak üzere artan enerji ihtiyacının yenilenebilir enerji kaynaklarından yerli ve milli imkânlarla karşılanabilmesi için tüm yenilenebilir enerji kaynaklarından maksimum istifa edilmesi gerekliliği çerçevesinde; Enerji Bakanlığı tarafından açıklanan 4 yeni Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) bölgesi ile tekrar gündeme gelmiş oldu. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, deniz üstü RES’ler için geçtiğimiz günlerde aday YEKA alanlarını belirledi.
Bakanlık, Bandırma, Bozcaada, Gelibolu ve Karabiga'da 4 deniz üstü RES alanını Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları Yönetmeliği kapsamında aday YEKA olarak açıklayarak detay çalışmaları başlattı Deniz üstü RES’lerdeki potansiyeli daha iyi anlayabilmek için şu an ülkemizde işletmede olan RES kapasitesine bakmakta fayda olabilir. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) verilerine göre Türkiye’de şu an 6.321 MWe işletmede rüzgâr enerjisi kurulu gücü bulunmakta, 458 MWe’lik kapasiteli santral de proje aşamasında.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın 2035 yılına kadar bu kapasiteyi 24.6 MW seviyesine çıkartma planı var. Deniz üstü RES’lerde ise en verimli alan olan sadece Ege Bölgesi’nin kuzey batısında 25 GW potansiyel bulunmakta. Bu potansiyelin yarısı dahi değerlendirilebilse 10 gigavatın üzerinde bir kurulu güce sahip olmak mümkün. Artan enerji ihtiyacına paralel olarak en verimli alanlardan daha az verimli alanlara doğru kayacak yatırımlarla birlikte ülkemizin bu alandaki kapasitesinin her geçen yıl katlanarak arttığına şahit olabiliriz.
Deniz üstü RES süreci iyi planlanır; kamu, özel sektör, üniversiteler ve STK’ların ortak bir zeminde buluşması sağlanabilir ise üç tarafı denizlerle çevrili ülkemiz bu alandaki muazzam potansiyelini en iyi şekilde değerlendirme imkanına kavuşur. Üstelik enerji ithalatına ödediği milyarlarca dolardan tasarruf ederken, yüksek yerli malzeme kullanımı ve istihdam imkânlarını da devreye almış olur.