Üç şirket kuruldu, bir şirket kapandı

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

 

Ekonominin gelecekte nasıl bir yön alacağına ilişkin olarak bir dizi tahmin yapılabilir, yapılıyor da. Reel kesim güven endeksi gibi, tüketici güven endeksi gibi endekslerle mevcut tabloyu ortaya koymaya ve geleceği okumaya dönük çalışmalar yürütülüyor. Ama bütün bunlar tahmin olmaktan öteye gitmiyor. Bu çalışmalarla çoğu kez doğru sonuçlar elde ediliyor edilmesine ama daha somut göstergeler de var; onlara da bakmak gerekiyor.

Bu göstergelerin başında, iş aleminin, ekonomi diline yakın zamanda girmiş olan şekilde ifade edersek, "yatırım iştahı" geliyor. İş alemi yatırım yapma hevesi içinde mi, değil mi, bu gösterge çok önem taşıyor.

Yatırım hevesi ya da iştahı nasıl ölçülecek peki, nedir burada bakılması gereken?
En somut göstergelerden biri şirketleşme eğilimi. Yeni şirket kuruluşlarında artış var mı ya da mevcut şirketlerden kapısına kilit vuranların sayısı nasıl seyrediyor, ona bakmak gerekiyor.

"Üç sizden, bir bizden!"

Türkiye'de şirket kuruluş ve kapanışına ilişkin verileri Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde yer alan ilanlardan yola çıkarak bu gazeteyi yayımlamakta olan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği izliyor. Son veri ocak-ekim dönemine ait ve ortada pek de hoşa gidecek bir tablo olmadığı çok açık.

TOBB verilerine göre ilk on ayda yaklaşık 32 bin şirket kuruldu. Bu dönemde 11 bin şirket de kapandı. Yani kurulan her 100 şirkete karşılık 33 şirket kapanmış oldu.
Bu çok önemli bir denge, aslında dengesizlik göstergesi. Üç şirket kurmuş, ancak buna karşılık bir şirketi kapatmak durumunda kalmışız. Yani net olarak elimizde kala kala iki şirket kalmış!

Kurulan-kapanan şirket dengesi son yılların en olumsuz düzeyinde bulunuyor. Söz konusu denge, önceki üç yılda hemen hemen aynı düzeyde ve çok aşağılarda oluşmuştu.

Kurulan-kapanan şirket dengesi ilk on ay itibariyle 2009 yılında 23, 2010 yılında 21, 2011 yılında ise yine 23 düzeyinde bulunuyordu.

Bu yılın ilk on ayında kurulan şirket sayısı, geçen yılın aynı döneminde 45 bin olan sayıya göre yüzde 29 azalmış durumda. Kapanan şirket sayısında ise yüzde 2.4 artış var.

Bu yıl on ayda kurulan şirketlerin sayısı, son küresel krizin etkilerinin yoğun biçimde hissedilmekte olduğu 2009'daki sayıya bile ulaşabilmiş değil. 2009'un ilk on ayında 36 bin şirket kuruluşu gerçekleşmiş, sayı 2010'un aynı döneminde ise 42 bin olmuştu.

Yani biz bir anlamda küresel krizi izleyen yıldaki durumdan bile kötü bir dönem yaşıyoruz. Bu geçiştirilmemesi, nedenleri üzerinde ciddi olarak düşünülmesi gereken bir durum. Çünkü, bugün daha az şirket kurulması, "kelebek etkisi" yaratacak ve gelecekte bir dizi soruna yol açacak demektir.

Girişimci riske girmemekte haklı

Rakamlar çok açık olarak Türk girişimcisinin yeni şirket kurarak elini taşın altına koymaktan kaçındığını gösteriyor. Ekonominin geleceğine duyulan güvenin çok azaldığının bundan daha somut bir göstergesi olabilir mi?

Türkiye ekonomisinde geçen yıl sağlanan yüzde 8.5 büyümeden sonra frene basılacağı ve yumuşak bir inişle bu yıl yüzde 4 büyüme sağlanacağı dile getiriliyordu. Ne oldu; yüzde 4 hayal olduğu gibi, daha sonra revize tahmin olarak ortaya konulan yüzde 3.2'nin tutmayacağı da anlaşıldı. Büyüme hızının böylesine düşük seyrediyor olması, üretim yapılmadığı anlamına geliyor, değil mi. Niye üretim yapılmadığı, yapılamadığı da ortada; talep yetersiz, özellikle de iç talep.

Bugün şirket kuran işadamı, yarın üreteceğini, ertesi gün de satacağını varsaymak durumunda. O ertesi gün var ya, o ertesi gün! İşte tüm sıkıntı orada, tüm güvensizlik orada.


graffff.jpg

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar