Üç günde üç ülke…

Ferit Barış PARLAK
Ferit Barış PARLAK AYRINTI [email protected]

 

Çok okuyan, çok gezen polemiği hep yaşanır…
Bizde 'çok gezen' fazla sevilmez, eleştirilir.
Amacı/hedefi olan gezmelerin faydasının/veriminin bilimsel olarak kanıtlandığı görmezden gelinir.
* * *
Başbakan Erdoğan'ın Orta Avrupa gezisi bitti.
Üç günde, üç ülke…
Birbiri ardına yapılan toplantılar, halkla buluşmalar, ticari görüşmeler, verilen farklı/yerinde mesajlar…
Dile kolay geliyor ama 'zor iş'…
* * *
90'lı yılların sonunda da bakan gezilerini takip ederdik.
Belçika'da Cuma günü takip edeceğimiz toplantıya, bakanın da içinde bulunduğu heyetle Çarşamba gününden giderdik.
Pazar günü dönerdik.
Yani bir saatlik toplantı için, koskoca heyet, 5 gün Belçika'da kalırdı.
Çoktur örnekleri.
* * *
Sadece resmi geziler değil.
STK'ların gezileri de öyleydi.
Şehir toplantıları yapılırdı mesela, çok değil 10 yıl önce…
Toplantıdan bir gün önce gidilir, bir gün sonra dönülürdü…
Kentin bütün restoranları ezberlenirdi!
Hatay'a gidiyoruz örneğin, koskoca heyet koskoca günü Harbiye'nin restoranlarında geçirirdi.
* * *
Devlet Bakanı Ali Babacan ile 3 günde 5 ülke gezip, 9 toplantıya katıldığımızı hatırlıyorum.
9'unda da ayrı ayrı mesajlar verildiğini ve bu mesajların ilgiyle takip edildiğini biliyorum.
Başka bir bakanın, bir şehir gezisinden sabaha karşı 4'te dönüp, sabah 8'de farklı bir toplantı için hazır olduğuna da sıkça rastlıyorum.
* * *
Muhattap bulunamadan yapılan, skor amaçlı, faydasız gezilere de şahitlik yaptık tabi son dönemde.
Ancak, bazı çevreler tarafından sadece bu tür gezilerin dillendirilmesinin bir anlamı vardır elbette.
* * *
11 Şubat tarihi biz DÜNYA çalışanları için hatırlamak istemediğimiz bir tarih.
Hepimize yön veren, gazetecilik mesleğini öğrenmemizi sağlayan ve ilkelerini aşılayan Nezih Demirkent'i kaybettik 12 yıl önce, o tarihte.
Rahmetle, saygıyla, özlemle anıyorum.
1999 yılında Samsun'da katıldığı bir toplantıda takip etmiştim kendisini ilk kez.
Sabahın erken saatlerinde kenti gezmiş önceden tanıştığı esnaf ve sanayiciyle sohbet etmiş, sorun, sıkıntı dinlemişti.
Toplantının ardından gece geç saatlere kadar da Vali, Emniyet Müdürü ve Oda Başkanlarından kentin sorunlarını dinlemiş, esnaftan dinlediklerini de onlara aktarmıştı.
Emniyet Müdürü'nün şaşkınlıkla, "Samsun esnafının özele yakın bu sorununu nereden biliyorsunuz?" şeklindeki sorusunu da hatırlıyorum.
Sabah 6'da kahvaltı salonunda oturuyordu.
Belli ki konuşulanları kağıda döküyordu.
Aynı gezide, aynı konuşmalara şahitlik etmeme rağmen Samsun'u, sorunlarını, çözüm için atılabilecek adımları ertesi günkü DÜNYA'da okudum/öğrendim Nezih Bey'in kalemiyle.
Gezmek ile gezinmek arasındaki keskin farkı da o yazıyla anladım.
* * *
Dediğim gibi 'gezmek' var, 'gezinmek' var…
Getirisine/götürüsüne geniş açıyla bakmadan yapılan yıkıcı/moral bozan eleştirilerin bu ülkeye verdiği zararı anlatmak için ise bu köşe oldukça dar.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Refleks 26 Ağustos 2024
“Durduk yere” mi oldu? 21 Ağustos 2024