“Üç boyutlu baskı” ve “eklemeli üretim”
Dil, zihin tarafından üretilir; zihin döner dilin izine basarak ilerler; anlamayı, açıklamayı sağlar.
Dil, adlandırma, kavramlaştırma, terimler üretme, düşünceler geliştirme, projeler oluşturma ve davranışları yönlendirmenin temel girdisidir.
Gelecek 10 yılda yaşam biçimlerimizi ve yaşam tarzlarımızı köklü biçimde değiştirecek dilin temeli olan beş temel kavramın içeriklerini kavramadan kaynakları etkin ve verimli kullanamayız.
İçselleştirilmesi gereken beş temel kavramı şöyle sıralayabiliriz:
• Analitiğin ne olduğunu hangi anlamlara geldiğini,
• İnsan kaynağına bakışın farklılaşmasını,
• Endüstrideki yeni sıçrama, makinelerin iletişiminin yarattığı etkileri,
• Yapay zeka ile akıllanan ve bağlantı olanaklarına kavuşan ürünlerin yayılmasını,
• “Üç boyutlu baskı” ve “eklemeli üretim”in sistemlerinin, sektörleri, üretim-insan ilişkilerini değiştirme ve dönüştürme potansiyellerini
kavramadan çağımızı okumak, anlamak ve alternatif tepki stratejileri üretmek mümkün değil.
Richard D'Aveni'yi okumalıyız
“Üç boyutlu baskı” ve “eklemeli üretim”in ne olduğunu, gelecek 10 yılda yaşamımızı nasıl değiştireceğini merak edenler Harvard Business Review / Türkiye”nin Mayıs sayısını mutlaka okumalı. Makalede hızla gelişen bu yeni uygulamaların olası etkilerini kısa başlıklar halinde paylaşalım:
•Üretim geleneksel endüstriyel iş süreçlerine çok daha hızlı yapılabilecek.
•Eklemeli üretim, niş alanlardan ana akım üretim alanına geçiş süreci hızlanacak, 10 yılda yüzde 50'lere yaklaşacak.
•Klasik üretim alanlarına ciddi alternatif oluşacak, bazı işlerin tasfiyesi, bir bölümünün de uyum göstermesine tanıklık edeceğiz.
•Üç boyutlu baskı makinelerinin satış hacminin 2014 yılında ABD'de sanayi tipi üç boyutlu endüstriyel otomasyon ve robotik satışlarının üçte biri düzeyinde yükselmiştir. Bazı tahminlere göre bu oran 2020'de yüzde 42'leri bulacak.
•Yakın gelecekte, bulut üzerinden çalışan yapay zekanın eklemeli üretimde anlık olarak üretimi değiştirme ve ekleme özelliği nedeniyle üretim iç örgütlenmesi köklü biçimde değişecek.
•Ürün karması ve tasarım kararlarında gerçek zamanlı değişimler yapılması olanaklı hale geliyor; daha da hızlanacak.
•Operasyon stratejileri değişecek: Tedarik zinciri, dönüştürme süreçleri, işgücü profilleri, lojistikte erişebilirlik, işlem maliyetleri, satış sonrası hizmetler, uygun finansa erişebilirlik bugünkünden farklı olacak, değişik bilgi ve beceri gerektirecek.
•Toplam verimlilikler değişecek: Hız, esneklik, montaj gerektirmeme, tutulması gereken stok, farklı satış erişilebilirlikleri oluşacak.
•Üretimde yer seçimi ölçütleri değişecek: Ürünün merkezi fabrika ve yerinde yapılması alternatifleri oluşacak. Kamyon üstünde mobil üretim yapılabilecek.
•Dağıtım sistemleri ve müşterilerin yapısı farklılaşacak.
•Üretimde geleneksel sınırlar belirsiz hale gelecek: Bugün havacılık için, ertesi gün otomotiv içini çalışma yapılabilecek.
•Organizasyon yapıları değişecek: Diğer şirketler ve sistemlerle kurulacak bağlantılar karşılıklı-bağımlılık ilişkilerini farklılaştıracak.
•Dijital ekosistemi denetleyenler büyük fırsatlarla yüzleşecek.
•Kapasitelerin artması, dağınık durumda bulunmaları nedeniyle eklemeli üretimde de temel ilke önem kazanacak: Piyasa yapıcısı kuruluşlar ve onların çevresinde örgütlenme etkili olacak.
•“Kısa bir süre içinde güç, üreticilerinden sistemlerini koordine edilmesi ve desteklenmesine yönelik genel standartları içeren markalı platformları ortaya koyan sistem entegratörlerini öne çıkaracak.
•Malzeme bilimi daha fazla basılabilir malzeme ortaya koydukça, üretici ve ürün yelpazesi büyüyecek.
Bu bir “erken uyarı” olsun
Kaynakları israf etmeden değişmelere uyum sağlamanın ve uzun vadeli geleceği güven altına almanın yolu “erken uyarıları” ciddiye almaktır. D'Aaveni' nin saptamaları hepimiz için bir erken uyarı olmalı. Toplumun bütün aktörleri, “bilmiyordum, duymamıştım” bahanelerinin ardına saklanmamalı. Her şey apaçık ve gün gibi ortada. İyilik arama yolculuğuna çıkarsak iyilik buluruz. Korkaklığın, meraksızlığın, ilgisizliğin adını da “tedbirlilik” koyarsak o zaman da belayı buluruz.