U'nun tabanına yaklaştığımızı nasıl anlarız?

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Ekonomik krizden çıkışın V biçiminde olmayacağı konusunda herkes görüş birliği içinde. Çıkış, ancak geniş tabanlı bir U şeklinde olacak. L şeklinde, yani dibe oturup orada kalmak biçiminde bir gidişat ise söz konusu değil; şöyle ya da böyle, altı ayda ya da iki yılda, bu krizden mutlaka çıkılacak.

Son günlerde açıklanan bazı veriler, acaba bu U'nun tabanına yaklaştığımız biçiminde yorumlanabilir mi?

Sanayide kapasite kullanımı gibi, sanayi üretiminin düzeyi gibi verileri, ekonomik krizin söz konusu olmadığı bir yıl öncesiyle kıyaslamak artık pek sağlıklı sonuç vermiyor. Bu şekilde yapılacak kıyaslamalar, doğal olarak durumun çok kötü görünmesine yol açıyor. Belki de bir dönem, kıyaslamayı bir yıl öncesine göre değil, bir önceki aya göre yapmakta yarar var. Mevsimsel gelişmelerden etkilenmeyen veriler için bu yöntemin bir sakıncası yok.

Sanayideki kapasite kullanımı ve üretim düzeyi, uzunca bir süre daha geçen yılın altında seyredecek ve biz her rakam açıklandığında durumun ne kadar vahim olduğunu söyleyebilecek veriye sahip olacağız. Ancak, gidişatın nasıl olduğunu görebilmek için bir önceki aya göre olan değişime de bakmamızda, belki de daha çok bu değişime bakmamızda yarar var. Çünkü eğilimi önceki aya göre olan değişim verecek.

Örneğin kapasite kullanım oranında bir önceki yılın aynı ayına göre düşüş; ekimde 6.6, kasımda 9.7, aralıkta ve ocakta 16.5 puan oldu. Bir önceki aya göre düşüş ise ekimde 3.1, kasımda 3.8, aralıkta 8.2 puan olarak gerçekleşti, ocaktaki gerileme 0.9 puana indi. Öyle anlaşılıyor ki, kapasite kullanım oranı ocakta dip noktaya yaklaştı. Hem kapasite kullanımında yüzde 60'ların altı da pek beklenmiyor.

Kapasite kullanımının şekillendirdiği bir başka gösterge; sanayi üretim endeksi. Bu endekste henüz ocak ayının gerçekleşmesini bilmiyoruz, ama kapasite kullanımındaki eğilimin burada da sürmesi ve geçen yıl sonunda adeta zirve yapan düşüşün, yerini ocakta daha ılımlı bir gerilemeye bırakması beklenebilir. Yine vurgulayalım, bu ılımlı düşüş beklentisi bir önceki aya göre; yoksa geçen yılın aynı dönemine göre çok ciddi düşüşler görmeye devam edeceğiz.

Bu arada ekonomik gidişe ilişkin olarak önce gösterge niteliğinde iki endeksin ortaya koyduğu tablolar var. Bunlardan biri tüketici güven endeksi. Söz konusu endeks, çok uzun süre devam eden düşüşten sonra aralık ve ocakta arttı. Aralıktaki artış yalnızca "mevcut dönemin dayanıklı tüketim malı satın almak için uygun olduğu" görüşünden etkilendi. Belki bu görüş, fiyatlar düştüğü için dile getirildi. Ancak, ocak ayında olumluya dönen bazı yanıtlar doğrusu tuhaf bulundu. Yalnızca mevcut dönemin satın alma gücünde bir gerileme vardı; onun dışında yine mevcut dönem dayanıklı tüketim malı almak için uygundu, gelecek dönemdeki satın alma gücü, genel ekonomik durum, iş bulma olanakları olumlu görünüyordu. Doğrusu işsizliğin giderek büyük sorun olduğu bir dönemde nasıl oluyordu da örneğin gelecek dönemde iş bulma olanaklarının daha iyi olacağı varsayılıyordu, pek anlaşılamadı. Aynı şekilde gelecek dönem için genel ekonomik durum, satın alma gücü gibi konularda olumlu düşünce oluşması ilginç bulundu. Burada kastedilen gelecek dönem de çok uzun bir zaman dilimini değil, önümüzdeki üç ayı kapsıyor.

Merkez Bankası'nın, iktisadi yönelim anketi ve bu anketten oluşturduğu reel kesim güven endeksinde ocak ayında başlayan iyileşme şubatta da sürdü. Ocak ayında, uzun bir aradan sonra ortaya çıkan iyileşmede, anket kapsamına yeni işyerlerinin eklenmesinin etkili olabileceğini belirtmiş ve bu iyileşmenin bir eğilime dönüşüp dönüşmeyeceğini görebilmek için sonraki ayları beklemek gerektiğinin altını çizmiştik. Reel kesim güven endeksi, şubat ayında da arttı ve ocakta 59.4 olan endeks, şubatta 62.6'ya çıktı. Ocaktan şubata çok büyük bir fark yoksa da, yine de bir iyileşmenin izi gözlenebiliyordu.

Tüm bu verileri yanyana getirirsek, karşımıza nasıl bir tablo çıkıyor?

Kapasite kullanımı ve sanayi üretimi dip noktaya yaklaşmış gibi. Kapasite ve üretimde bir miktar daha düşüş görülebilir; ancak bu düşüş geride kalan aylardaki kadar sert olmayacağa benziyor. Bu demek değil ki, rakamlar hızla olumluya dönecek. U'nun tabanına yaklaşıyoruz; rakamlar bir süre deyim yerindeyse bu düzeyde dinlenecek. Yılın ikinci yarısından önce de bir çıkış olasılığı pek görünmüyor.

Anketlerin ortaya koyduğu görece olumlu tabloya pek güvenmemek gerek. Sonuçta anket. Ancak yine de sert düşüşlerin, yerini ılımlı yükselişlere bırakması önemli.

Piyasaların, özellikle borsa şirketlerinin son çeyrekteki kötü bilançoları açıklandığında yeniden sarsılabileceğini, bütçedeki olumsuz gidişin en az iki ay daha süreceğini ve bunların olumsuz etkileri olacağını unutmamak gerekiyor. Ama ne olursa olsun, sanki U'nun tabanına yaklaşıldığı izlenimi güçleniyor; sıfıra düşüş, artık 100 metreden değil, 10 metreden olacağa benziyor. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar