TÜSİAD’ın “Üretim ve Dış Ticaret Raporu” katma değerdeki ve istihdamdaki
TÜSİAD ve Merkez Bankası (TCMB) uzmanlarının birlikte yürüttükleri “Küresel Ekonomiye Entegrasyon Sürecinde Büyüme” projesi kapsamında hazırlanan “Türkiye’nin Üretim ve Dış Ticaret Yapısında Dönüşüm:
Küresel Makroekonomik Yönelimler ve Yansımalar” Raporu’na göre, “Türk ekonomisinde rekabet, ülke çapından, uluslararası boyuta taşınmış durumda”. Türkiye’nin Gümrük Birliği’ne girmesiyle meydana gelen
gelişmeler, başta dış ticaret olmak üzere ekonominin hemen her alanında önemli değişimlere yol açtı. Türkiyenin ithalat faturasının büyümesi sadece enerji fiyatları ndaki artıştan ve ucuz döviz politikasından kaynaklanmı yor.
Asya ülkelerinde ve özellikle Çin’de gerçekleştirilen ucuz üretim, küresel piyasaları etkiledi. Birçok gelişmekte olan ülke “düşük maliyet” ile dünya pazarına mal satabilme imkanını kaybetti. Yerli üretici ucuz ithalat karşısında iş yapamaz hale geldi.
Türkiye’nin en fazla ithalat yaptığı ülkeler sıralamasında Çin 2000 yılında 15’inci sırada iken 2007 yılında 3’üncü sıraya yükseldi. Çin ile dış ticaret açığımız 2000 yılında 1.3 milyar dolar iken 2007 yılında 13.2 milyar dolara yükseldi.
Türk üreticisinin rekabet avantajını kaybetmemeleri için, operasyonel faaliyetlerini geliştirmesi, AR-GE faaliyetlerini artrması ve risk yönetimini iyileştirmesi gerekiyor. Ülkede, verimlilik ve istihdam yaratma kapasitesindeki tıkanıklıkları gidermek için, sektörlerin rekabet güçlerini yükseltecek, ihracat kapasitesini artıracak, istihdam yaratacak yeni bir sanayi stratejisine ihtiyaç var. Hazırlanan rapora göre son
10 yılda imalat sanayiinin üretim ve dış ticaretinde yaşanan değişim (1) ‘İthalatlaşma’, (2) ‘Uluslararasılaşma’ ve (3) ‘Asyalaşma’ eğilimleri olarak 3 grupta toplanabilir. Bu eğilimlerin etkisiyle imalat sanayiinde önemli ölçekte bir dış ticaret hacmi yaratılmıştır. Ancak bu ticaret hacmininkatma değer ve istihdam üzerindeki yansımalarının kısıtlı olduğ u görülmektedir.
Asya-Pasifik ülkelerinin tetiklediği yeni rekabet ortam, uluslararası piyasalarda döviz kurları başta olmak üzere göreli fiyatlardaki farklılaşmalar, büyük ölçekli şirketlerimizin global aktörler haline gelmesi, özelleştirme-satın almalar nedeniyle ölçek ekonomisinde yaşanan gelişmeler, üretim ve dış ticaret yapısındaki bu dönüşümün ardındaki gelişmelerdir. Ancak, bu faktörlerin etkisinde başlayan dönüşüm, son yıllarda
Türk Lirası’nın değerlenmesi ve dezenşasyon süreci ile birlikte hız kazanmış ve ‘ithalatlaşlma’ ve ‘Asyalılaşma’ eğilimini daha da güçlendirmiştir.
-Döviz kurundaki reel değerlenmenin yol açtığı rekabet gücü kaybını telafi etmek için firmalar, istihdam ve reel ücret artı şlarını sınırlandırarak işgücü verimliliğini artırmaya öncelik vermişlerdir.
Bu uyum çabaları ise ekonomide imalat sanayiinin istihdam ve katma değer yaratma kapasitesini önemli ölçüde sınırlandırmıştır.
TÜSİAD’ın bu raporu, Türk ekonomisinin Asya-Çin’de süregelen ucuz üretimden, ucuz ithalattan nasıl etkilendiğini, ucuz ithalatın içeride üretimi nasıl zorlaştırdığını, katma değerin ve istihdamın nasıl düştüğünü, küresel piyasalarda rekabet şansının nasıl sınırlandığını çok açık şekilde sergilemektedir. Önemli olan bu rapora dayalı olarak yeni bir ekonomi politikanın, sanayi ve üretim stratejisinin ortaya konulmasıdır. Durum tespiti önemlidir ama, bu durumda yapılacakları ortaya koymak daha da önem taşır.