TÜSİAD’dan uyarılar
İş dünyasının son dönemde kendi arasındaki konuşmalarda dile getirdiği uyarılar, dün TÜSİAD’ın 44. Genel Kurulu’nda Yüksek İstişare Konsey Başkanı Erkut Yücaoğlu ve Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz tarafından bütün açıklığıyla dile getirildi.
Yücaoğlu, “Orta ve uzun vadede iyimseriz” diye noktaladığı konuşmasında belirli hatalar sonucunda dört alanda ağır hasarın oluştuğunu belirterek, bunları şöyle sıraladı:
• Birinci hasar, dış politikada yaşandı. Bölgede liderlik tanımı ile iddialı bir söylemi olan Türkiye, reel politika devreye girince gelişmelere ayak uyduramadı. Komşularla sıfır sorun diye yola çıktık, ama şu anda sorun olmayan komşumuz neredeyse kalmadı.
• İkinci hasarı, demokrasi ilkesi ile yaşadık. Gezi Parkı olaylarına cevaben sert verilen tepki, Türkiye’nin yıllardır geliştirdiği demokrasi algısını değiştirdi. Batılı müttefiklerimizin eleştirilerine, suçlamalarına yol açtı.
• Üçüncü hasar, hukuk devleti ilkesinin zedelenmesiyle ortaya çıktı. Adil yargılama üzerindeki aksamalar, uzun tutukluluk süreleri ile toplum vicdanının rencide edilmesi, son rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasında yargının ve kolluk güçlerinin altüst olması iddialarıyla hukuk ve adalet sistemi güven bunalımına girdi.
• Dördüncü hasarı, 17 Aralık sonrasında dövizde meydana gelen tırmanışta yaşadık. Bu tırmanış döviz borçlarını yüzde 20-25 artırırken, üretim, yatırım, büyüme ve işsizlik gibi konularda 2014 hedeflerini olumsuz etkiledi.
Muharrem Yımaz da son dönemde yaşananlarla ilgili şu uyarıları yapıyor:
• Siyaset dışı örgütlenmenin devlet kurumları aracılığıyla siyaseti etkilemeye çalışması hepimizi tedirgin ediyor. Hükümet ile cemaat arasındaki gerilimden rahatsızlık duyuyoruz.
• Torba tasarı internette sansür uygulamasını artıracak düzeye yöneliyor. Bu düzenlemenin AİHM’in tanımladığı ifade özgürlüğünü içeren biçimde AB standartlı bir yapıya dönüştürülmesi gerekir.
• Son günlerde izlediğimiz çatışma, yönetimin yargı üzerindeki etkisini artırarak aşılmaya çalışılmaktadır. HSYK’daki yeni düzenleme, tartışmalı olan HSYK yapısına yeni sorunlar ilave eder. Çözüm, yargı bağımsızlığı ve Kopenhag kriterlerine uygun anayasal reformdur. Yaşanan gelişmeler bu duyguyu zedeliyor. Sıkıntı, erkler arasında bir çatışmaya dönüşmüş durumda. Sorun erkler arasında baskıyı artırarak değil, çağdaş, evrensel kabul görmüş normlarla bir anayasa çağrısı ile çözülür.
• Ekonomik ve stratejik olarak dünyanın yeni çerçevesinin çizildiği ortamda Türkiye’nin kendini tüketen, şiddeti, yıkıcı ve kazanımı olmayan bir kavga ile enerjisini harcamaması gerekir. Gözleri kör eden kavganın temelinde hukuk devleti, güçler ayrımı, temiz siyaset gibi demokratik kavramlar konusundaki zaafların yattığı açıktır.
• Dış politikanın duygusallıktan uzak, dünya gerçeklerini dikkate alan bir zemine oturtulması gerekttiğini düşünüyorum.
• Endişelerimizi destekleyecek ne kadar olgu varsa, umudumuzu muhafaza edebilmek için de o kadar gerekçemiz var.
Toplumdaki endişeleri özetleyen bu uyarıların siyasiler ve hükümet tarafından doğru algılanması, sorunun çözümüne yardımcı olacağı gibi, Naki Bakır’ın haberinde yer alan “yabancı portföyünün hızlı erimesi” ve “doların hızlı yükselişine” fren oluşturarak, “belirsizliği azaltacağı” unutulmamalıdır.