TÜSİAD Perspektif 2025 raporu

Seyfettin GÜRSEL
Seyfettin GÜRSEL Seyfettin GÜRSEL seyfettin.gursel@dunya.com

Geçen hafta TÜSİAD “Perspektif 2025” başlıklı önemli bir rapor açıkladı. Rapor Türkiye’nin geleceğini karartan çok sayıda engeli önce isabetle teşhis ediyor ve neler yapılması gerektiğine dair nispeten ayrıntılı önerilerde bulunuyor. Ama ne yazık ki TÜ­SİAD Yüksek İstişare Kurulu başkanı Aras’ın yaptığı konuşmanın kopardığı fırtına nede­niyle rapor tamamen geri planda kaldı.

Raporda tam 11 adet sorunlu alan tespit edi­liyor ve her birinde sorunların neler olduğu ve çözümleri için izlenmesi gereken politikalar ile yapılması gereken reformlar açıklanıyor. Bunların içinde olmazsa olmaz olarak gör­düğüm 6’sını bu köşede ele almak istiyorum.

Umarım bu akut sorunların gündeme taşına­rak tartışılmasına mütevazı bir katkım olur. Bu 6 sorunlu alan şunlar: Enflasyon, mali poli­tikalar, gelir eşitsizliği, nitelikli eğitim, kadın­ların istihdama katılımı ve ileri teknolojileri önceleyen sanayileşme. Bu yazıda ancak ilk 3 soruna değinebileceğim. Diğer 3 soruna daha sonra bakarız.

Enflasyonu düşürmeye para politikası yetmez

Raporda, “Para politikasında atılan adım­larla enflasyon düşüş eğilimine girse de bu dü­şüş istenilen hızda gerçekleşmediği”, enflas­yonla mücadeleyi “yalnızca para politikasıyla başarmanın mümkün olmadığı”, “enflasyon­da kalıcı bir düşüş sağlamak için daha kap­samlı bir programın hayata geçirilmesi” ge­reği belirtildikten sonra öneriler sıralanıyor.

İlk sırada “Enflasyonla mücadelede tüm ke­simlerde toplumsal mutabakat sağlanması” yer alıyor. Bence fazlasıyla soyut bir yaklaşım; mutabakattan kasıt nedir ve nasıl sağlanacak? Bunu geçiyorum. Ayrıca yapısal reformlar da gerekiyor deniliyor ama bunlar orta uzun va­deli işler, bunları da geçiyorum.

Geriye tama­men katıldığım iki öneri kalıyor: “Para politi­kasının doğru işleyişinden ve Merkez Bankası bağımsızlığından ödün verilmemesi” ile “Para politikasının yanında, gelirler ve maliye po­litikasını dâhil eden uzun vadeli program ve rakamsal hedefler tasarlanması”. Maliye po­litikasına geleceğim. Para politikasında belli ki TÜSİAD mevcut politikanın yeterince sıkı olup olmadığı konusuna girmekten kaçınarak bu netameli konuyu “doğru işleyiş” ile geçiş­tirmiş.

Mali politika yeterli desteği sağlayamadı

Raporda “son bir buçuk yılda maliye politi­kasının dezenflasyon sürecine yeterli desteği sağlayamadığı” belirtildikten sonra daha sıkı bir bütçe, kamu harcamalarında tasar­ruf kalemlerinin doğru seçilmesi ve kayıt dışı ekonomiyle etkin mücadele edilerek vergi ta­banı genişletilmesi talep ediliyor.

Bu doğrultu da raporda gayet somut çok sayıda önerilere yer verilmiş, hepsini sıralamaya yerim olma­dığından çok önemsediğim bir kaçını payla­şıyorum. Giderleri kısmaya yönelik olarak, “Ekonominin etkin işleyişine katkısı olmayan kamu harcama kalemlerinde ciddi tasarrufa gidilmesi” öneriliyor. Çok doğru! TÜSİAD’ı bilmem ama ben bu öneriyi “itibardan tasar­ruf olmaz” düsturunun eleştirisi olarak oku­yorum.

Bir diğer esaslı öneri de Kamu Özel İş­birliği projeleri ile ilgili. Raporda “koşullu ge­lir garantilerinin daha sistematik bir şekilde değerlendirilmesi ve gözetimi için mali yöne­tişim reformlarının gerçekleştirilmesi” savu­nuluyor. Bana biraz soyut geldi ama gündeme getirilmesi bile önemli. Gelirleri artırmaya yönelik olarak da vergileri artırmaktan ziya­de “vergilenmeyen alanlarda vergi ihdas edil­mesi ve kayıt dışılıkla güçlü ve etkili şekilde mücadele edilmesi” isteniyor. Bu da çok doğ­ru ama bunun nasıl yapılacağına dair politika önerileri olsaydı iyi olurdu.

Büyüme yetmez, adil paylaşım şart

Raporda Türkiye’nin akut sorunlarından biri olan yüksek gelir eşitsizliği bu başlık al­tında ele alınıyor. Türkiye Avrupa ülkeleri arasında en yüksek gelir eşitsizliğine sahip ülke. Son birkaç yıldır da eşitsizlik artışta. TÜSİAD’ın yüksek gelir eşitsizliğini önem­li bir sorun olarak görmesi önemli. Eşitsizli­ğin nedenleri arasında yüksek enflasyon, ka­dınların işgücüne katılımının düşüklüğü, böl­gesel eşitsizlikler üzerinde duruluyor.

Ama bence yüksek gelir eşitsizliğinin kaynağın­daki esas etken atlanmış. Kapitalist sistem­de “piyasa eşitsizliği” olarak adlandırılan ge­lir vergisi ve sosyal transferler öncesi gelir eşitsizliği tüm ülkelerde yüksektir; Gini en­deksi 0,5’in üzerindedir. Devletin gelir vergi­sini doğru dürüstü topladığı ve sosyal trans­ferlerin yüksek olduğu ülkelerde Gini endeksi 0,30’lara (örneğin Almanya) hatta 0,3’ün altı­na (Örneğin Finlandiya) iner ama Türkiye gi­bi ülkelerde 0,4’ün üzerinde kalır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar