TÜSİAD azarlanacak bir dernek mi?
TÜSİAD üyelerinin 500 milyar dolarlık katma değeri, kamu ve tarım dışı istihdamın yüzde 49’una ulaşan kayıtlı istihdamı ile, azarlanacak bir dernek olamadığı bilinmelidir...
TÜSİAD 1971 yılında önemli sanayi kuruluşlarının yöneticilerinin kurduğu 43 yaşını sürdüren, biri askeri dönem hükümeti, üçü koalisyon hükümeti olmak üzere 8 Hükümet döneminde başta ekonomi , demokrasi ve Avrupa yolculuğumuz olmak üzere görüşlerini açıklıkla ortaya koyan, raporlar yayınlayan bir kuruluş. Zaman zaman bu açık ve net tutumu nedeniyle iktidarların eleştirilerine maruz kalan bir dernek. Ama doğru bildiğini her zaman söylemeye yılmadan devam etti/ediyor...
Bu günlerde de TÜSİAD yaptığı bazı uyarılar ve açıklamalar nedeniyle Başbakan Erdoğan’ın hedef gösterdiği, azarladığı bir kuruluş. Son olarak internetyasasıyla ilgili açıklamaları da yine Başbakan’ın tepkisine muhatap oldu.
Başbakan, Mecidiyeköy-Mahmutbey metro temelini atarken yine TÜSİAD eleştirisi yaptı: “Türkiye’yi içerden dışardan karalamaya çalışanlar var. Bu ışin içinde bir de TÜSİAD var. TÜSİAD’a bak sen yav... Sen işine bak be... Sen git üretim yap. Bundan önceki iktidarlardan, farklı yoldan, farklı şeyler istiyordunuz. Onlar size vermiş olabilir. Ama bizden bunu alamazsınız. Bakkal dükkanı nasıl kontrol ediliyorsa, vergilerde, defterlerde sen de öyle kontrol edileceksin. Bundan önce belki gelip kontrol etmiyor olabilirler, ama şimdi kontrol edileceksin...”
Önce, son kurultay dönemindeki yazımda TÜSİAD tanımlamamı aktarayım:”Ülkenin ekonomik sorunlarında yol gösterici önerilerde bulunan bir dernek olmanın yanı sıra Türkiye’de demokrasinin yerleşmesi, Avrupa normlarının içselleşmesi yolunda çaba sarfeden bir kuruluştur.”
TÜSİAD kuruluşunun ilk yıllarında ağırlıklı olarak İstanbul, İzmir ve yabancı sermayeli büyük kuruluşları üye alıyordu. Sonra, Anadolu’nun gelişen kentlerine açıldı üye sayısı 602’ye ulaştı, bu üyelerin temsil etiği firma sayısı 4500’ün üzerinde ve yarattıkları katma değer yaklaşık 500 milyar dolara ulaşıyor. Bu üretim yapısıyla kamusal katmadeğer hariç toplam milli gelirin yüzde 50’sini gerçekleştiriyorlar.
Tarım hayvacılık ve kamu dışarda tutulduğunda istihdamdaki payları yüzde 49. Tüsiad üyelerinin ödedikleri kurumlar vergisi, toplam kurumlar vergisinin yüzde 85’ini, toplam vergi gelirlerinin yüzde 65’ini oluşturuyor.Toplam dış ticarette enerji harıç tutulduğunda, payları yüzde 85. Üye kuruluşların önemli bölümü büyük holdingler ve borsaya açık kuruluşlar olduğu için Türkiye’nin en çok denetime tabi, kayıt altındaki kuruluşları....
Bütün bunlar, Başbakan’ın son azarında yer alan TÜSİAD eleştirilerinin fazla önem taşımadığını, tanımlarının bu kuruluşlarla örtüşmediğini ortaya koyuyor...
TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz da son demeçlerinde sürekli olarak refah ve demokrasi arasındaki ilişkili vurgulayarak “Demokrasi olmadan refahın olamayacağını” dile getiriyor. İsteklerinin ekonomik ve siyasal istikrar ortamında üretim yapmak olduğunu söylüyor.
Bunlar da bence, TÜSİAD’ın azarlanacak bir dernek olmadığını gösteriyor...