TÜSİAD 43. Genel kurulunun hatırlattıkları

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan [email protected]

 

 

TÜSİAD'ın dünkü genel kurulunda, 1971 yılındaki kurucu üye sayısı kadar yeni üyenin üyeliğe kabul edilerek üye sayısı 600'e yaklaştı. Dünkü Genel Kuruldaki konuşmalarda konuşanlar yeni dönemde de ülke sorunlarına yakın ilgi gösteren bir STK olarak çalışmalarını sürdüreceklerini ortayla koyarlarken Kürt sorununun çözümü ve yeni Anayasa'nın oluşumuna katkı yolunda gayret göstereceklerini belirttiler. TÜSİAD'ın yeni yönetimine başarılı çalışmalar dilerim. 
 
TÜSİAD 1971 yılında kuruluşundan, Feyyaz Berker'in ilk başkanlığından bu yana bir gazeteci olarak yakından izlediğim bir kuruluş. Temel özelliği nedir, diye kendime sorduğum da, bir yandan ülke ekonomisinde olması gerekenleri ortaya koyan, bir yandan da Türkiye'nin demokratikleşmesi, Avrupa Birliği normlarını yakalaması için çaba sarfeden raporlar hazırlatan, tartışmalar açan, siyasal söylemleri de olan bir kuruluş yanıtını veriyorum. TÜSİAD 42 yıllık dönemde ağırlıklı olarak söylemlerinin arkasında durdu, zaman zaman siyasi iktidarla çatıştı, ama bildiğinden şaşmadı. Bazı dönemlerde de sert eleştiriler karşısında kendi hazırlattığı raporun kendi görüşlerini değil, raporu hazırlayan bilim adamlarının görüşleri olduğunu belirterek aradan çekildiği de oldu.
 
Ama 42 yıllık dönemde 14 başkanın görev aldığı kuruluşun toplum önünde bilançosunu değerlendirmemiz gerekirse söylenecek olan, "TÜSİAD bir işadamı derneği olarak ülkenin ekonomik sorunlarında yol gösterici önerilerde bulunan bir dernek olmanın yanı sıra, Türkiye'de demokrasinin yerleşmesi, Avrupa normlarının içselleştirmesi yolunda çaba sarfeden bir kuruluş oldu" özetini yapmam gerekir…
 
Bir İstanbul Beyfendisi olan Feyyaz Berker'in dokuz yıl süren ilk başkanlığı döneminde dernek ağırlıklı olarak İstanbul'lu ve az sayıda Egeli sanayicinin yer aldığı üye sayısı birkaç yüzü bulan bir kuruluştu. Ancak, Koç, Sabancı, Eczacıbaşı, Tekfen, Boyner, Yaşar gibi o dönemin bütün önemli Holding ve sanayi kuruluşlarının temsilcilerinin yöneticilerinin üyeliği nedeniyle daha kuruluşuyla birlikte bir Sivil Toplum Kuruluşu olarak ağırlık taşıyan ve sözü dinlenen bir dernek oldu.
 
Güngör Uras'ın kuruluşundan kısa süre sonra, Ankara'da DPT'deki görevinden ayrılıp, TÜSİAD genel sekreteri olmasından sonra yayınlamaya başladığı raporlarla medyanın ilgi odağı olma özelliğini de kazandı.
 
TÜSİAD'ın o zamanki genel merkezi Cumhuriyet caddesi Hava apartmanındaki dairesi, biz gazetecilerin sürekli uğrak yeri, raporları, yayınlarını beklediğimiz bir mekan oldu. Hem Güngör Ağabeyle sohbet, hem başkanlık sekreteri Güler Abla'nın sunduğu çayı içerken ondan iş dünyası duayenleriyle ilgili hikayeler dinlemek bir süre sonra tiryakilik haline geldi.
 
1979 yılında Türkiye'nin "Kıtlıklar yaşadığı" Ecevit İktidarı döneminde TÜSİAD şaşırtıcı bir ilki gerçekleştirdi. "Çıkış yolu", "Ulus bekliyor", "Yokluğu paylaşmam mı bolluğu yaratmak mı?", "Reform ve hürriyetin düşmanı enflasyon" başlıklı 4 tam sayfa ilanı art arda 7 gazetede yayınlandı. Bularda bir yandan Hükümetin tutumu eleştirilirken, bir yandan da iş dünyası adına öneriler ortaya konuluyordu.
 
TÜSİAD'ın 12. Başkanı Ömer Sabancı, 2007 yılında derneğin başkanlığını Arzuhan Doğan Yalçındağ'a devretti. Hem Yalçındağ hem onun görevi devrettiği Ümit Boyner yönetimleri sırasında bazı söylemleri konusunda zaman zaman iktidarın sert eleştirisine muhatap olsalar da "Doğru bildiklerini söylemekten" dik durmaktan geri durmadılar…
 
Dün gerçekleşen TÜSİAD'ın ve başkanlık koltuğunu 15. Başkan olarak Muharrem Yılmaz'ın devraldığı 43. Genel kurulda edindiğim izlenim, TÜSİAD'ın doğru bildiğini söyleyen bir STK olmaya devam edeceği yolunda. İstişare Konseyi Başkanı Erkut Yüceoğlu, başkanlıktan ayrılan Ümit Boyner ve başkanlığı devralan Muharrem Yılmaz net ve açık söylemleriyle bunu ortaya koydular. Eleştirel olmaktan çekinmeyen ve yön gösteren bir kuruluş olmayı sürdüreceklerini gösterdiler. Yeni dönemde iki önemli konunun yeni Anayasa'nın oluşması ve Kürt sorununun çözümü için örgütsel çabalarının süreceğini belirttiler.
 
TÜSİAD'ın yeni yönetim kurulunun gördüğüm bir özelliğini de belirtmeliyim. Son günlere kadar Ali Koç'un yer alacağının söylendiği yönetim kurulunda Ali Koç'un yer almaması sonucunda, yönetimde Koç'tan kimse yer almazken, asil ve yedek üyeler arasında Anadolu'dan giren işadamı sayısında önemli artış görülüyor.
 
TÜSİAD'ın yeni yönetimine ülkemizin ekonomik gelişmesine ve demokraside ileri adımlar atılmasına  katkı yolunda başarılı çalışmalar dilerdim.
 
Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar