TUSAŞ, eğitim ve TİM
Ankara temsilcisi arkadaşımız Ferit Parlak, TUSAŞ Genel Müdürü Sayın Temel Kotil ile bir söyleşi yapmış. İlginç, güzel ve bilgilendirici bir söyleşi olan bu görüşmenin bir detayı benim ilgimi fazlasıyla çekti. Sayın Kotil “En büyük projemiz insan kaynağı oluşturma projemiz” diyerek devam etmiş. “…Türkiye’nin şu anda küçük çapta herhangi bir proje yapacak gücü var ama büyük proje yok. Aradaki fark, yeterince mühendisimiz yok. Proje yaparken biz aynı zamanda mühendis yetiştiriyoruz. Genel Müdür olarak benim asli görevim insanla işi buluşturmak. En büyük projemiz aslında insan kaynağı oluşturma projemiz. Üniversite kurmuyoruz, yanlış anlamayın. Eğitim sistemine karışma niyetimiz yok. Ama şunu yapıyoruz.
Geçen yıl İstanbul Teknik Üniversitesi ile denedik. 800 part time öğrenci aldık ve İHA projemizde çalıştırdık, yetiştiler ve bu yıl işe aldık. Bu yıl ise İTÜ, Yıldız Teknik, ODTÜ, Gazi, Hacettepe ve Bilkent ve Uludağ üniversitesinden öğrencileri 100’er yüzer part time çalıştırıyoruz. Mühendislikte de niyetimiz 1000 mühendisin part time çalışmasında yarısı Ankara, diğer yarısı Ankara dışı üniversiteler olacak.” Bu haber beni hem çok sevindirdi ve hem de çok düşündürdü.
2023 yılı hedefi olarak 500 milyar ABD doları dillendirildiğinde, bazı çevrelerce muhalefet olarak nitelendirilse de sorduğum bir sorunun “Kim yapacak” sorusunun cevabını bulamamıştım. Zira 43 yılı devirmeme birkaç ay kalan meslekte gördüğüm en somut kanıt, bu işin uygulaması yapılmadan öğrenilemeyeceğidir. Yıllardır Anadolu Üniversitesi’nde ders veriyorum ve en önem verdiğim konu, dönem ödevi. Öğrencilerime “Yurt dışı pazar araştırması” yaptırıyorum. Ödevin geçme notuna etkisi yüzde 20. Gerçek bir firma için ihracat pazarı bulmaya çalışan öğrencilerden, bu işi ciddiye alıp ödevi tam anlamıyla yapanlardan birçoğu bugün dış ticaret piyasasında. Hatta içlerinde yurt dışında çalışan bile var. Girdikleri iş yerlerinde patronlarını şaşırttıklarını anlatıyorlar. Biz ihracatçılar ne yapıyoruz? Gelen stajyerlerin belgelerini imzalayıp, ayakaltında dolaşmasınlar diye dışarı atıyoruz. Sonra da gelen iş taleplerinde “İş tecrübesi” sorusu en önde soruluyor.
Bence bu soruyu soran insan kaynakları yöneticilerinin, önce kendilerini ve işletme politikalarını sorgulamaları gereklidir. “İğneyi kendimize, çuvaldızı başkasına batırmak” diye bir deyim vardır. Aslında biz ihracatçıların çuvaldızı kendimize batırıp bir ayılmamızın zamanı bence çoktan geçti. İstanbul’daki bir etkinliğin konuşmacısı, popüler bir TED konuşmacısı, tasarım, yaratıcılık ve inovasyon konularında çok satan kitapları olan teknoloji gurusu Tom Wujek olmuş. “Bundan sonra hiçbir şey bugünkü kadar yavaş değişmeyecek” diyen Wujek, “Sörf yapmak gibi, ya dalgaların üzerinde kalmayı öğrenecek ya da batacaksınız” demiş. Türkiye İhracatçılar Meclisi/TİM’e sormak isterim; “Wujek’in penceresinden bakarak, sayın Kotil’in yaptıklarını görsek nasıl olur?”
Yine soruyorum “Kim yapacak?”