Türkofil Kelt Kaplanı iyileşiyor

Hakan GÜLDAĞ
Hakan GÜLDAĞ [email protected]

İrlanda'ya ilk kez, bu ülkenin tek seramik karo fabrikasını kuran Eczacıbaşı'nın ek tesisinin temel atma töreni için 2004 yılında gitmiştim...

Ekonomik başarılarıyla herkese örnek gösterilen ‘İrlanda Mucizesi'nin konuşulduğu yıllarda...

Biz Türkler, bağımsızlık mücadelesi veren toplumları severiz…

O nedenle, Cumhuriyet'lerini bizden bir yıl önce 1922'de kuran İrlandalıları zaten seviyordum...

Bu ziyaret sırasında dinlediğim bir hikaye beni bu sevimli ülkeye daha da ısındırdı...

Aynı hikayeyi, geçen yıl Ankara'ya ziyareti sırasında İrlanda Cumhurbaşkanı Mary McAleese anlattı...

 ***

İrlanda, 1845 ile 1852 arasında müthiş bir yiyecek kıtlığının pençesinde kıvranmış…

Öyle ki, bir mikrobun İrlanda patatesini zehirlemesiyle ortaya çıkan ‘Büyük Açlık' ya da ‘Patates Kıtlığı' öncesinde 9 milyon olan ülke nüfusu ölümler ve göçler nedeniyle yarıya inmiş...

İşte bu dönemde Osmanlı Sultanı Abdülmecid, ülkeye altın ve gıda yardımında bulunmuş...

3 Osmanlı gemisinin yüklerini Drogheda limanına boşaltmaları nedeniyle de, halkın şükran

duygularına tercüman olarak şehrin armasına ay-yıldız eklenmiş...

 ***

Gerçi sonradan bu hikayeye ilişkin kimi şüpheler oluştu...

Drogheda şehrinin armasındaki ayyıldızın 1210 yılına kadar uzandığı söylendi ama...

En azından para yardımı kesin...

İrlandalıların 1000 sterlinlik bağış için gönderdikleri teşekkür mektubu Topkapı Sarayı Müzesi arşivinde...

 ***

Her neyse...

Birkaç hafta önce, İrlanda Cumhuriyeti'nin Ankara Büyükelçisi Tom Russell ile sohbet ettik...

Buluşmayı Michael A. O'Neill ayarladı...

Coca Cola İçecek AŞ'nin eski İcra Kurulu Başkanı...

Görevini bu yıl başında Damian  Gammell'e devretti...

Ama yine Coca Cola İçecek'te Yönetim Kurulu Üyesi olarak devam ediyor...

Russell ve O'Neill sıkı dostlar...

Pek çok ortak noktalarından biri Türkiye'yi sevmek...

O'Neill kendisini "İrlandalı Türk" olarak tanımlıyor...

Bu arada bilginiz olsun...

Türkiye'de üretilen Coca Cola'nın konsantresi İrlanda'dan geliyor...

 ***

Büyükelçi Russell ise iki buçuk yıldır Ankara'da...

"Türkiye, en keyifli görev yaptığım ülkeler arasında" diyor...

Türklerin ve İrlandalıların karakter olarak birbirine benzediğini anlatıyor...

Bloomberg Businesweek Türkiye'nin Yayın Danışmanı Ruhi Sanyer, Hürriyet Gazetesi Ekonomi Müdürü Vahap Munyar ve ben dinliyoruz...

Gazetecilik günlerinden bu yana tanıdığımız, Coca Cola İçecek Dış İlişkiler Direktörü Atilla Yerlikaya da bizimle birlikte...

 ***

İrlanda 1990'lı yıllardan krizin patladığı 2008'e dek parlak bir başarı  öyküsüne imza attı...

Onlar söylemedi ama ben söyleyeyim:

Ülkelerin kişi başına gelirlerini ABD ile karşılaştıran Pensilvanya Üniversitesi'nin World Penn Tables adlı çalışmasına göre, 1950'de bir ABD'linin geliri 100 iken İrlandalı'nınki bunun ancak yüzde 41.5'i kadardı...

2000 yılında bu oran 81.7'ye yükseldi...

Krizin hemen öncesinde 2007'de ise 88.7'ye...

 ***

Son ölçüm 2009 yılına ait...

Buna göre bugün bir İrlandalı'nın geliri Amerikalı'nınkinin yüzde 79'u kadar...

Görüldüğü gibi, 2008 krizi İrlanda'yı müthiş etkiledi…

Ancak resme geniş bir perspektiften bakarsak, yine de alınan mesafe müthiş…

Aynı kıyaslamanın Türkiye için 1950'de 17.1, 2000'de 21.2 olduğu düşünülürse, biz adeta yerimizde sayarken, İrlanda'nın son 50 yıldaki müthiş atılımı daha net anlaşılıyor...

Bu arada, bir Türk'ün bir ABD'linin ancak yüzde 24 kadar gelir elde edebildiğini de belirtelim...

Bir bilgi daha: İrlanda'nın GSMH'si 250 milyar dolar civarında…

4.5 milyon nüfuslu ülkenin milli geliri 75 milyon nüfuslu Türkiye'nin üçte biri kadar…

 ***

İrlanda, Asya Kaplanları'na nazire, "Kelt Kaplanı" olarak anılmasına yol açan bu başarıyı eğitimli nüfusu ile elde etti...

1970'li yıllarda iki önemli adım attılar: Bir; eğitim akademik ve teorik alanlardan pratik ve ticari konulara kaydırıldı…

İrlanda üniversiteleri iş dünyası ile iç içe çalıştı…

İki; devlet tarafından finanse edilen ancak özel yönetim kurullarınca yönetilen "İrlanda Kalkınma Ajansı" kuruldu…

Partiler üstü bir anlayışla…

İrlanda dışında 20'den fazla ofis açan bu ajans, dört temel stratejik sektör belirledi ve kaynakları bu alanlara yöneltti: Bilgisayar üretimi, yazılım, kimyasallar ve ilaç sanayi…

Ana dili İngilizce olan eğitimli nüfus, teknoloji şirketlerini bu sevimli adaya çekti...

İrlanda'nın bir başarısı da "ortak aklı" devreye sokmak oldu…

1987'de Ulusal İyileştirme Planı'nı başlattılar…

Hükümet köklü kararlar aldı…

Tarım kesiminin, iş dünyasının desteği ve önerileri ile…

Muhalefet partilerinin, hatta kilisenin görüşleri alınarak…

The Economist, 1988'de "Zenginlerin en fakiri" olarak tanımladığı İrlanda'yı 10 yıl sonra,

1997'de "Avrupa'nın parlayan yıldızı" başlığıyla kapağına taşıdı...

Bir dönem işsizlik nedeniyle dış göç vermek zorunda kalan İrlanda'ya tersine beyin göçü başladı...

Ücretler yükseldi...

Gayrimenkul fiyatları arttı...

Her Kuzey Avrupa ülkesinde olduğu gibi İrlandalılar ucuz banka kredileriyle evler aldı...

Yurtdışında da yazlıklar...

Büyükelçi Russell, düşük faizli kredilerle şişen gayrimenkul balonunu bize tarif ederken,

Michael O'Neill çarpıcı bir örnekle işi özetledi:

"Ablamın evine mektup getiren postacı bile borçlanıp, Portekiz'de yazlık ev almıştı..."

 ***

Ya sonra? Sonra balon patladı...

2008 krizinin Avrupa'da ilk vurduğu ülkelerden biri İrlanda oldu...

Banka mevduatları 20 milyar dolar civarında azaldı…

Finans sektörü küçüldü...

Devlet batmakta olan bankalara el koydu...

Fabrikalar kapandı...

İşsizlik roket hızıyla yükseldi...

Öyle ki, kriz öncesi yüzde 4 olan oran yüzde 14'e kadar çıktı...

Bütün bunların sonucunda İrlanda ekonomisi 2008'den 2010 sonuna kadar toplamda yüzde 12 küçüldü...

 ***

Şimdi ülke yeniden toparlanıyor...

2011'de ekonomi yüzde 1 de olsa büyüdü...

Bu yıl hedef yüzde 2...

2013-2015 döneminde ise yıllık yüzde 2.8'lik büyüme hedefleniyor...

Özel vergi indirimleriyle, ülkeye krizden bu yana 149 yeni yatırım çekmişler...

Kimi şirketler Ar-Ge merkezlerini İrlanda'ya getirmiş...

Bu yolla 13 bin kişiye yeni iş yaratılmış...

Büyükelçi Russell, "Eğitimli nüfusumuzla, ekonomik altyapımız sağlam olduğu için önlemler sonuç veriyor" diyor, "Biz de ülke olarak içinde bulunduğumuz durumdan kurtulmak için büyük çaba gösteriyoruz..."

 ***

Tom Russell, 65 yaşına geldiği için büyükelçilik görevi bu ay sona eriyor...

"Ne yapacaksınız?" diye soruyoruz; "Belki de emekliliği Türkiye'de geçirirsiniz..."

"Aslına bakarsanız iyi de olurdu" diyor...

"Böyle yapan binlerce vatandaşımız var...

Tam rakamı bilmiyorum ama 10 bine yakın İrlandalı Türkiye'de ev sahibi...

Biz İrlandalılar, Türkiye'yi severiz...

Sadece muhteşem doğanızı değil…

İki halkın hayata yaklaşımlarında da diğer Avrupa ülkelerine göre benzerlikler var…

Bakın, krizde ülke dışında tatil yapanlar yüzde 12 geriledi...

Ama Türkiye'ye gelen İrlandalı turist sayısı yüzde 2 arttı...

Geçen sezon 115 bin İrlandalı tatilini Türkiye'de geçirdi...

Ama benim planım başka...

Eşim Yunan...

Emekliliğimizi Ege Denizi'ndeki Andros Adası'nda geçireceğiz..."

 ***

Sohbetin sonuna doğru, "Ne olacak bu İrlanda'nın hali?" muhabbetinden "Ne olacak bu Yunanistan'ın hali?"sorusuna geçiyoruz…

Russell büyük bir sorun çıkmayacağından emin...

"AB, Yunanistan'ın iflasına göz yummaz.....

Bir yol bulunur, sorun mutlaka çözülür" diyor...

Ruhi Sanyer, büyükelçiye "Demek ki, gece hayatını seven, herkese borç takan yeğeninizin borcunu ödeyip, yine har vurup harman savurması için eline para vereceksiniz..." diye takılıyor...

"Hayır" diyor Russell, "Para vereceğiz ama kliniğe gidip tedavi olması için..."

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar