Türkler bankacılığı iyi yapar!

Serhat GÜRLEYEN
Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI sgurleyen@isyatirim.com.tr

Osmanlı imparatorluğu döneminde "Türklerin bankacılık yapamayacağı" genel olarak kabul edilen bir görüştü. Türkler bankacılık yapmak için gereken güçlü sermayeye ve insan gücüne sahip değildi. Bankacılık gelişmiş devletlerinin kontrolündeydi ve öyle kalmalıydı.

Bir ülkenin gelişebilmesi için bankacılığın hayati öneminin farkında olan Atatürk bu görüşlere prim vermedi. Cumhuriyetin ilanının hemen ardından bizzat Atatürk'ün direktifiyle mütevazı bir sermaye ile İş Bankasını kuruldu. Alınan kararın ne kadar isabetli olduğu bugün daha iyi anlaşılıyor.

Türk bankacılık sektörünün İş Bankası ile başlayan serüveni bugün güçlenerek devam ediyor. Aradan geçen 85 yıllık sürede Türkler yalnızca bankacılık yapabildiklerini göstermediler. Bunu dünyadaki çoğu ülkeden daha iyi yaptıklarını ispatladılar.

2009 küresel krizi Türkiye'de bankacılığın ne kadar iyi yapıldığını bir kez daha gösterdi. Türkiye ekonomisini sarsan depreme rağmen Türk bankaları küresel krizden güçlenerek çıktı.

Türkiye ekonomisi krizden en çok etkilenen ülkeler arasında yer alıyor. IMF ve Dünya Bankası Türkiye'nin 2009 yılında %6,5 küçülmesini bekliyor. Avrupa ekonomisine bağımlılık ve büyümeye duyarlı sektörlere odaklanılması Türkiye ekonomisi'nin en sert küçülen ülkelerden birisi olmasına yol açtı.

IMF Dünya Bankası tahminlerine göre Türkiye küresel dalganın yaşandığı 2008 - 2010 döneminde ortalama yıllık %0,7 küçülecek. Bu rakam 2007-1990arasındaki ortalama büyümeye göre yaklaşık 5 puanlık bir sapmaya tekabül ediyor ve G20 ülkeleri büyüme liginde bizi son sıraya oturtuyor.

Ekonominin genelindeki kötüleşmeye rağmen bankacılık sektörü 2009 küresel krizinden güçlenerek çıkmayı başardı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) derlediği verilere göre 2009 yılı ilk on ayında bankaların net karı %46 artarak 17,4 milyar liraya çıktı.

Merkez Bankası'nın genişleyici para politikası bankaların karlılığını artıran temel etkendi. Küresel piyasalardaki bozulmayı gören Merkez Bankası kredi mekanizmasını rahatlatmak için politika faizlerini dev adımlarla 10,25 puan indirerek %6,50 seviyesine çekti. Aktif ve pasif arasındaki durasyon farkı faiz oranlarının düştüğü bir ortamda bankaların net faiz marjını hızla yukarıya çekti. Bankalar bu sayede aktif kalitelerindeki bozulmaya rağmen karlılıklarını artırdılar.

2001 ekonomik krizi sonrasında yaşananları iyi hatırlayan banka yönetimlerinin küresel krize güçlü bir özkaynak ve ihtiyatlı bir aktif dağılımı ile girmesi bankaların küresel krizden güçlenerek çıkmasını sağlayan diğer bir faktördü. Bu sayede Türk bankaları sermaye yeterliliği açısından dünya birincisi oldu. Türkiye OECD ülkeleri içinde bankacılık sektörüne mali yardım yapmayan tek ülke oldu.

Bugün tüm dünya Türklerin bankacılığı iyi yaptığını kabul ediyor. Bankacılık sektörü güçlü bilançosu ve istikrarlı yönetimi ile Türkiye'nin küresel krize karşı en önemli kozlarından biri haline geldi.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Petrol şoku sonrası… 23 Eylül 2019
Ağlatma beni Arjantin… 02 Eylül 2019
Emin liman aranıyor… 26 Ağustos 2019