Türkiye’nin risk haritası

Atılım MURAT
Atılım MURAT AYKIRI FİNANS [email protected]

Yaz ayları genelde sakin geçer. Piyasa profesyonelleri tatil havasına girerler. Büyük miktarlı alım satım pozisyonları açılmaz. Bu yıl biraz daha farklı geçiyor. Ağustosta yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminin havasına yavaş yavaş giriliyor. İktidar partisi adayını açıkladıktan sonra, piyasalar biraz daha hareketlenebilir. Irak’taki gelişmeler de belirleyici olur. Esasen, ilk günlerdeki tedirginlikten sonra piyasalar bu bölgedeki olaylara ihtiyatsız yaklaşıyor. Tabii onlarca vatandaşımızın bir terör örgütünün elinde olması iç acıtıcıdır. Diğer taraftan, IŞİD örgütünün Bağdat’ın kapısına dayanacağına inanmıyorum. Bağdat’ın tehlikeye girmesi yeni bir satış dalgası yaratabilir. Bağdat gibi bir şehrin, Necef ve Kerbela gibi bölgelerin örgütün eline geçmesi zordur. Böyle bir durumda, İran hemen devreye girer. İki haftalık gelişmelerle, ‘‘Türkiye’nin Irak faturası şu kadardır’’ gibi tahminler yapmak afakidir. Olayların derinleşmesi durumunda, sağlıklı değerlendirmeler yapılabilir. Irak üçe bölünüyor. Bunun ekonomik etkileri birkaç ayda görülmez. Uzun bir zamana yayılır. Bunun için daha derinlikli analizlere ihtiyaç vardır. 

Petrol fiyatı konusunda çok endişeli değilim. Son dönemdeki yükseliş spekülatiftir. Brent petrolün fiyatı gelişmelere göre biraz daha artabilir. Emtia piyasalarının önemli oyuncuları olan hedge fon grubunun( serbest fonlar) petrolde aşırı alım pozisyonunda olduğunu belirtelim. Fakat küresel ekonomideki kırılganlık, bu alımları desteklemiyor. Petrol fiyatındaki istikrarlı bir artış, sadece Türkiye’yi değil büyük ekonomileri de vurur. Dünyanın en büyük üreticisi Suudi Arabistan’ın elinde önemli miktarda ek petrol rezervi var. OPEC(Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü) uzun süredir günlük petrol üretimini artırmıyor. İşler çıkmaza girerse üretim yükseltilebilir. Geçen hafta yaptığım emtia değerlendirmesinde, İran’ın nükleer programıyla ilgili yaptığı müzakerelere vurgu yapmıştım. Bu görüşmeler, petrol üretimi açısından pek konuşulmayan bir risktir. Müzakerelerde olumlu adımlar atıldığı haberleri geliyor. Zaten İran Cumhurbaşkanı Ruhani olduktan sonra(Haziran 2013), İran-Batı ilişkilerinde normalleşme gözlemleniyor. İran, Rusya’ya alternatif olmak istiyor. Avrupa’ya doğal gaz satmak istediğini açıkça söylüyor. Rusya Çin’le doğal gaz anlaşmasını yaptıktan sonra risklerini azalttı. Bundan sonra Avrupa’ya aynı miktarda doğal gaz veremez. İran gazı Avrupa için önemli bir seçenektir. İran-Avrupa arasındaki en mantıklı yol Türkiye’dir. Buna göre stratejiler geliştirmeliyiz. Bir ülkenin stratejik derinliği bürokrat kalitesinden başlar. Bu konularda uzmanlaşmış çok değerli bürokratlarımız var. 

Dışarıdaki konjonktür pozitif seyrediyor. Büyük merkez bankalarının gevşek para politikaları devam ediyor. Fed ve Japonya Merkez Bankası’nın tahvil alımları aylık bazda 105 milyar doları buluyor. Diğer taraftan, Avrupa Merkez Bankası eylülden itibaren yüzde 0.25’lik faiz oranıyla dört yıllık finansman sağlayacak. Bu politikaların, piyasalar üzerindeki olumlu psikolojik etkisi sürebilir. 

TCMB’nin dün yaptığı 75 baz puanlık faiz indirimi, hükümet açısından yetersizdir. Hükümet, inşaat sektöründeki yavaşlamanın kalıcı olmasını istemiyor. TÜİK’in yayımladığı rakamlara göre, yılın ilk dört ayındaki konut satışlarında yüzde 8 gerileme görülüyor. Bu, iktidar açısından kabul edilemez bir durumdur. İnşaatçıların yaptığı ‘‘Emlak piyasasında canlanma görülüyor’’ gibi açıklamalar moral vermek içindir. Yüz yüze yaptığımız görüşmelerde, ‘‘Faizler düşmezse, sektörün işi çok zor’’ diyorlar. Merkez Bankası faizleri düşürmeye devam edebilir. Bunun da ekonomik büyüme üzerinde etkisi olur. Dünyadaki gevşek para politikası, TCMB’nin faiz indirimleri, piyasaları ve ekonomiyi biraz daha destekleyebilir. Türkiye’nin risk haritası, şu aşamada çok karamsar olmayı gerektirmiyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dolar yükselir düşer 28 Ağustos 2019