Türkiye’nin ihracat stratejisi başarı örneği oldu
Euler Hermes’in Global Ticaret: Mutfakta Ne Pişiyor? isimli son raporunda, Türkiye ihracatı canlandırmaya yönelik stratejileri örnek gösterilen ülkeler arasında yer alıyor.
Raporda, son 10 yılda Türkiye’nin ihracatının global ihracattan daha hızlı büyüdüğü, bu başarının nedenlerinden birinin ülkenin başta Ortadoğu olmak üzere gelişme ihtimali yüksek olan pazarlara daha fazla yoğunlaşması olduğu belirtiliyor.
Rapor, daha yüksek riskli pazarlara yatırım yapmanın uzun vadeli, büyük ödüller getirebilecek bir strateji olduğunu söylüyor.
Türkiye 2014 yılında 17,5 milyar dolar ile en büyük 25’inci gıda ihracatçısı olmasına rağmen, rapora göre, ana uluslararası oyunculardan biri olabilecek potansiyele sahip.
Türkiye’nin “Vizyon 2023” programında tarımsal gıda ihracatının 40 milyar dolara ulaşmasının hedeflendiğinin yer aldığı raporda, ülkenin 2015-2016 döneminde gıda sektörünün kümülatif ihracat gelirinde 1,3 milyar dolarlık artış olacağı öngörülüyor.
Rapora göre, Türkiye’nin orta vadede Rusya’da pazar payını artırma potansiyeli bulunuyor. 2009 yılından bu yana Türkiye’nin Rusya’ya yaptığı gıda ihracatında yıllık yüzde 10 seviyesinde artış gerçekleşti. Ancak, Rusya’ya yapılan ihracatın 2014 yılında yüzde 15 seviyesinde azalması sebebiyle bu trend şimdilik yavaşlamış görünüyor.
Euler Hermes, gelecek dönemlerde et, narenciye ve süt ürünleri gibi ürünlerin, Rusya’nın gıdayla ilgili düzenlemelerine uymaları durumunda, Türk şirketleri için fırsatlar barındırdığını vurguluyor. Raporda, Türkiye’nin daha yüksek riskli pazarlara yatırım yapma stratejisi, uzun vadede verimlilik getirebilecek bir strateji olarak gösteriliyor.
Euler Hermes, Türkiye’nin ihracatında 2015-2016’da 10 milyar dolarlık artış kaydedileceğini ve bunun 3,5 milyar dolarını Ortadoğu ile Euro Bölgesi’ne yapılan ihracatın oluşturacağını öngörüyor.
İştah yemekten gelir
Raporun giriş yazısı Euler Hermes’in Baş Ekonomisti Ludovic Subran’a ait. Subran, geçen sene yaptığımız söyleşide de Türkiye’nin bir sanayi devi olarak yükselme potansiyeline sahip olduğuna dikkat çekmişti. Subran’ın, “İştah, yemekten gelir” başlıklı yazısında, şu satırlar dikkat çekici:
“Rüzgâra karşı pedal çeviren bir bisikletçi gibi global ticaret de zorlu bir mücadele veriyor. Genel görünüm daha iyi gözüküyor ve ticari durgunluk trendi, kulağa eski habermiş gibi geliyor. Ancak yarışma oldukça ateşli. Eğer yarışı kazanmak istiyorsanız, çok çalışmanız, iyi bir şekilde beslenmeniz, iyi malzemeler kullanmanız, katı yağlardan ve balık kılçıklarından uzak durmanız gerekiyor. İyi bir yaşam koçu gibi sizin için yeni restoranlar araştırdık. Bunlara ek olarak, dünyanın dört bir yanından başarılı tarifleri derledik. Dünyayı ele geçirmek için kendini riske atanların set mönüsünün, yerli ekonomiyi koruma politikası, finansman riskleri ve deflasyona bağlı trendlerden oluşmaya devam edeceği doğru. Gözü ve karnı aç oyuncular, ticaret politikalarını ve araçlarını aktif bir şekilde kullanıyor. İtalya gibi global talep yaratmak, Singapur gibi birden çok işbirliğine sahip olmak veya Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gibi hafif ve ağır altyapıya yatırım yapmak, akşam yemeğinde size anlatmak istediğimiz başarı hikâyeleri arasında yer alıyor. Sonuç olarak şansını denemekle denememek arasında kalanlara verebileceğimiz mesaj şu: Ürün ihraç etme, inovasyon ithal etmek demektir. Dokunulmamış, yeni müşterilerin peşinden giderek ürünlerinizi kalite ve hizmet ekleyecek şekilde geliştirebilirsiniz. Yapmanız gereken ilk lokmayı almak. Bu lokma bazen fazla acı gelebilir, ancak tabağınızdakileri bitirdiğinizde rakiplerinizi yediğinizi fark edebilirsiniz.”
Ticari durgunluğa neden olan üç etken
Rapora göre, global ticari durgunluğa neden olan üç etken var. Bunlar;
1. Global kemer sıkma politikaları nedeniyle, özellikle talebin zayıf olduğu dönemlerde dünya genelinde büyümenin önemli bir bileşeni olan kamu harcamaları azaldı.
2. Global ihracattaki karşılıklı ilişkilerin tedarik zinciri ve faaliyetlerin geneline ciddi etkisi olduğu göz önünde bulundurulduğunda, ihracat ve ithalatta azalma oldu.
3. Mevcut ve gelecek büyümenin iki önemli itici gücü olan özel tüketim ile yatırım en iyi senaryoda durgun büyüme kaydettiler.
Bu tablo karşısında raporda yer alan yorum şöyle: “Sonuç olarak, global GSYİH’nin arkasındaki itici güç artık global ticaret değil; bu kapsamda global ticaret artık yalnızca ülkelerin kendi yerel taleplerini ve ihracatı artırmaya odaklanmalarına olan ihtiyacı artıran yol arkadaşı konumunda. Ne yazık ki, Mars’ta koloni kurulamadığı sürece, herkesin aynı anda ithalat ve ihracatı artırabilmesi matematiksel olarak imkânsız görünüyor.”
İhracatçı tipleri dört gruba ayrıldı
Raporda öne çıkan yorumlar şöyle:
• Asya, 2015 yılında toplam 221 milyar dolarlık ihracat geliri ile ihracat yarışının birincisi olacak Asya’nın arkasından +134 milyar dolar ile Batı Avrupa ve +78 milyar dolar ile Kuzey Amerika geliyor.
• Fiyatlandırma gücünden ve ana tedarikçiler olarak büyüklüklerinden faydalanmaya devam eden Çin, ABD, Almanya, Japonya ve Güney Kore, ürün ihracatı kazançlarının çoğunluğunu kaydeden ülkeler olacak.
• İhracat kazançları söz konusu olduğunda ilk 10 ülkemiz arasında büyük ticaret (Hong Kong, Singapur), inovasyon (Tayvan) ve üretim (Meksika) merkezleri yer alıyor.
• İhracatçı tiplerini dört gruba ayırdık: Oburlar (ihracatta büyük kazanç ve büyüme kaydedenler), Gurmeler (büyüklükleri nedeniyle kazançları yüksek ancak ihracat büyümesi yavaş olanlar), Açlar (düşük kazanç elde eden ancak diğerlerini yakalamaya yaklaşanlar) ve Diyettekiler (düşük kazanç, düşük büyüme). Oburlar kategorisinde, Vietnam, Kanada ve İspanya gibi, bugün ve yarının ihracatındaki ana oyuncular olan ülkeler yer alıyor. Fransa, Almanya, İtalya ve İngiltere gibi ülkeler, gurmeler kategorisinde yer alıyor. Açlar grubunda en hızlı büyüyen Güneydoğu Asya Ülkeleri İşbirliği Örgütü (ASEAN) ülkeleri (Malezya, Endonezya ve Filipinler), Güney Asya’nın fabrika ülkeleri (Bangladeş) ve Romanya gibi Avrupa değer zincirine bağlı ülkeler yer alıyor. Bu ülkelerin genellikle büyük ihracat pazarları bulunmuyor ancak ihracatları hızlı bir şekilde diğerlerini yakalıyor. Düşen emtia fiyatları ve rekabet olmaması sorunlarıyla karşı karşıya olan, Brezilya ve Şili gibi büyük Latin Amerika ülkeleri ile bazı Avrupa ülkeleri (Portekiz, Macaristan) de Diyettekiler olarak tanımlanıyor.
• Sektörel olarak 2015’in en büyük kaybedeni enerji sektörü. Sektör sadece 2015’te 400 milyar dolarlık kayıp yaşadı.
• Kazananlar sektörler ise; Üretim sektöründeki iyileşmeden ve enerji maliyetlerinin azalmasından faydalanan kimya sektörü, Asya’daki talep artışı tarafından desteklenen elektronik sektörü; sanayileşen ülkelerden üretim mallarına gelen talebin ve gelişmiş ülkelerin dış kaynak kullanımı için düşük maliyetli ülkelere yönelmesiyle makine sektörü oldu.
• Set risk menüsü: Fiyat savaşı başlayacak; ana yemek politika, tatlı ise kısa dönem finansman olacak
• 2015’te dikkat edilmesi gereken üç tehlike var: Fiyatlar, Korumacılık ve Ödeme Yapılmaması.
Kaçırmamanız gereken 12 ihracat tarifi
Tarif 1: Doğanın verdiğini kullanmak (ABD’nin kimysa sektörünü güçlendirmesi)
Tarif 2: Her şeyin dâhil olduğu bir hizmet paketini hedef almak (İngiltere’nin makine ve teçhizat ihracatı)
Tarif 3: İnsanların her zaman ihtiyacı olacak şeyler üzerinde uzmanlaşmak (Fransa’nın ilaç ve ilgili ürünleri ihraç etmesi)
Tarif 4: Kalite ve itibara güvenmek (Almanya’nın her şeye çare bulan kimya sektörü)
Tarif 5: Yavaşlayan maaşlar, hızlanan ihracat (İspanya’nın otomotiv sektörünü güçlendirmesi)
Tarif 6: Global istek oluşturmak (İtalya ve moda odaklı tekstil zekası)
Tarif 7: Fabrika ülkesi olmak (Polonya’nın Batı Avrupa’ya otomotiv bileşenleri tedarik etmesi)
Tarif 8: Gelişme ihtimali olan pazarların yolunu yapmak (Türkiye’nin yüksek riskli ülkelere tarımsal gıda ürünlerini ihraç etmesi)
Tarif 9: Altyapıya yatırım (BAE’nin plastik ihracatını genişletmesi)
Tarif 10: En yüksek seviyeden destek almak (Çin’in elektronik ev cihazları alanında hükümdar olması)
Tarif 11: İnovasyona bahis oynamak (Tayvan’ın yarı iletkenler sektörünü geliştirmesi)
Tarif 12: Birden fazla Serbest Ticaret Anlaşması (Singapur’un elektronik cihaz alanındaki boşluğu doldurması)