Türkiye’deki gazeteciler için ana mecra Twitter
Medyayla ilgili tartışmalar gündeme geldiğinde işin bir tarafında sosyal medya, bir tarafında da yurttaş haberciliği gibi kavramlar mutlaka bulunuyor. Bundan iki yıl kadar önce 2016 Temmuz ayında yurttaş haberciliği kaynaklarını ve bağımsız haber portallarını takip eden internet ve sosyal medya kullanıcılarının bu mecralarla ilgili algısını ortaya koyan bir araştırma paylaşmıştım. Aynı araştırmanın devamı olarak, bu kez de “Profesyonel Gazetecilerin Alternatif Medya ve Yurttaş Haberciliği Algısı” konulu bir başka araştırmanın da bazı sonuçlarını paylaşmak istiyorum. Zira gazetecilik, yurttaş gazeteciliği ve sosyal medya üzerine Türkiye’de yapılan araştırmalar yok denecek kadar az ve bu alandaki üretilmiş her tür ampirik veri büyük değer taşıyor.
Medya Araştırmaları Derneği (MEDAR) tarafından The Guardian Foundation işbirliği ve Norveç Sosyal Bilimler Derneği desteğiyle Şubat-Mayıs 2018 döneminde gerçekleştirilen araştırmanın sonuçlarına göre, gazeteciler haber toplama ve yayma için artık Twitter’ı birincil mecra olarak görüyor. Yüz yüze veya telefonla görüşülen 306 gazeteciden elde edilen sonuçlara göre profesyonel gazetecilerin yüzde 90,8’i Twitter hesabına sahip ve yüzde 93,1’i sosyal medyayı haber, bilgi takibi ve paylaşımı için kullanıyor. İlginç noktalardan biri, gazetecilerin haber takibi için dahi günlük gazeteleri ve haber ajanslarını geri planda görmesi. Gazeteciler haberleri yüzde 46,7’ oranında sosyal medyadan, yüzde 41,5 oranında gazetelerin haber portallarından, yüzde 39,5 oranında bağımsız haber portallarından izlemeyi tercih ediyor. Buna karşılık günlük gazetelerin izlenme oranı yüzde 33,7, haber ajanslarının izlenme oranı ise yüzde 28,4 düzeyinde. Haber toplama ve oluşturma sürecinde de profesyonel gazeteciler yüzde 84,1 oranında Twiter’ı kullanıyor. Anlık mesajlaşma uygulamaları içinde ise WhatsApp yüzde 94,5’le bu konuda birinci durumda.
Araştırmada medya çalışanlarının OHAL’den etkilenip etkilenmedikleri de sorulmuş. Bu sorulara alınan yanıtlar da hayli ilginç. Profesyonel habercilerin yarıya yakını OHAL nedeniyle kendi sosyal medya paylaşımlarına otosansür uyguladıklarını söylüyor. “OHAL koşulları sosyal medya kullanımınızı etkiledi mi?” sorusuna gazetecilerin yüzde 40,5′i “Evet” yanıtını verirken yüzde 59,5‘lik kesim OHAL’den etkilenmediğini ifade ediyor. Sosyal medya kullanımının etkilendiğini söyleyen gazetecilerin yüzde 82,3‘ü “OHAL’den sonra siyasal açıdan bir risk oluşturan paylaşımlardan kaçınıyorum” derken yüzde 15,3‘ü, OHAL’den sonra riskli olabileceğini düşündüğü eski paylaşımlarımı sildiğini söylüyor. Bu gazetecilerin yüzde 8,1‘lik bölümü ise OHAL’den beri içerik üretmeden sadece başkalarının içeriklerini beğenip paylaşma yolunu seçtiğini belirtiyor.
Araştırmada, “OHAL koşulları sosyal medya kullanımınızı etkiledi mi?” sorusuna “Hayır etkilemedi” yanıtını veren yüzde 59,5‘lik kesime ise “Sosyal Medya paylaşımlarınız yüzünden resmi veya gayrı resmi baskı gördünüz mü?” sorusu yöneltilmiş. Bu kesimin yüzde 73,9‘u baskı görmediğini söylerken yüzde 26,1‘lik kesim ise çeşitli şekillerde baskı gördüğünü ifade ediyor. Baskı görenlerin yüzde 65‘i sosyal medyada küfür, hakaret, troll saldırısıyla karşılaşırken yüzde 43,8‘i ailesinden ve/veya sosyal çevresinden uyarı aldığını belirtiyor. Baskı gördüğünü söyleyenlerin yüzde 30‘u ise ölüm veya saldırı tehdidi ile karşılaşmış.
OHAL sonrasında sosyal medya paylaşımlarına sınırlama getiren yüzde 40,5‘lik kesimle, sosyal medya paylaşımlarına aynı şekilde devam ederken baskı gördüğünü ifade eden gazeteciler birlikte değerlendirildiğinde, araştırmaya katılan gazetecilerin toplamının yaklaşık yüzde 56‘sının sosyal medya paylaşımlarının OHAL döneminden etkilendiği görülüyor.
Araştırmadan çıkan bir başka dikkate değer sonuç ise profesyonel medya çalışanlarının, yurttaş gazeteciliğini gazeteciliğe rakip olarak görmemeleri. Gazetecilerin yüzde 71,6’lık bölümü yurttaş gazetecilerin paylaştığı içeriklerin haber değeri taşıdığını düşünüyor ancak yurttaş haberciliğinin profesyonel gazeteciliğin yerini alacağına pek ihtimal vermiyor. Habercilerin yüzde 66,1’lik bölümü “Yurttaş haberciliği ve profesyonel gazetecilik iki bağımsız alan olarak var olmaya devam edecek” görüşüne katıldığını belirtiyor. Benzer şekilde “Yurttaş haberciliği profesyonel gazeteciler için bir tehdit oluşturacak” ifadesine de gazetecilerin yalnızca yüzde 12,6’sı katılıyor.
Diğer yandan gazetecilerin yüzde 52’si, kendileri için bir tehdit oluşturmasa da yurttaş haberciliğinin var olan medya yapısına önemli bir alternatif olacağı görüşüne katılıyor. Bu iki alanın birbiriyle işbirliği içinde olmaya yöneleceğini düşünen gazetecilerin oranı ise yüzde 67,5 gibi oldukça yüksek bir düzeyde.
Bazı sonuçlarını özetlemeye çalıştığım araştırmanın daha detaylı tablolarını da internette bulabilirsiniz. Medya dünyasının yeniden yapılandığı bir aşamada bu tür araştırmalar yalnızca medya çalışanları için değil, girişimciler, pazarlamacılar, reklamcılar ve iletişimciler için de önemli ipuçları taşıyor.