Türkiye’de ve dünyada enflasyon gelişmeleri

Prof. Dr. İbrahim ÜNALMIŞ
Prof. Dr. İbrahim ÜNALMIŞ EKONOMİ NOTLARI ibrahim.unalmis@dunya.com

Ben küresel ekonomide 1990’lardan 2020 yılına kadar geçen döneme enf­lasyon açısından en mutlu ve umutlu oldu­ğumuz dönem olarak bakıyorum. Böyle bir dönemi yaşamamızın hem ekonomik hem de siyasi bir altyapısı vardı. Para ve maliye politikaları ve bunların etkileşimleri da­ha iyi anlaşılmıştı.

Para politikasında ‘enf­lasyon hedeflemesi yaklaşımı’ benimsen­miş, bekleyişleri yöneten, bağımsız merkez bankaları popüler hale gelmişti. Siyasi ta­rafta küresel olarak daha sakin bir dönem yaşanıyordu. Çin 2001 yılında Dünya Ti­caret Örgütü’ne üye olmuş, ucuz üretimin ve ihracatın merkezi haline gelmeye başla­mıştı. Çin’den gelen ucuz mal ve ucuz ara malları tüm ülkelerde enflasyonun kontrol altında tutulmasına yardım etti. Küresel­leşme dalgası hem gelişmiş hem de geliş­mekte olan ülkelerde üretkenlik artışlarını destekledi. Yabancı şirketlerin yarattığı re­kabet ortamı yerli şirketleri daha üretken olmaya zorladı.

Bu süreç önce 2008 Finans Krizi, son­ra ABD Başkanı Donald Trump’ın 2016’da başlattığı ticaret savaşları ile sekteye uğra­dı. 2020 yılında derinleşen pandemi ile kü­resel tedarik zincirlerine dair güven aza­lırken Rusya-Ukrayna savaşı batı ile do­ğu arasındaki siyasi gerilimi artırdı. Şimdi Donald Trump’ın ticaret savaşlarındaki ikinci dönemine şahit oluyoruz. Başkan Trump yaptığı açıklamalar ile birçok ülke­ye oldukça yüksek tarife artışlarına gider­ken Türkiye’nin de aralarında olduğu diğer ülkelere yüzde 10 ek vergi getirdi. Açıkla­malara göre 9 Nisan’dan itibaren Çin’e yüz­de 34, Avrupa Birliği’ne yüzde 20 ek ithalat vergisi uygulanacak.

Trump vergilerinin küresel fiyatlar üzerindeki etkisi nasıl olur?

Bu kadar yüksek ithalat vergisi artışları­nın ABD tarafında enflasyon yaratması ka­çınılmaz görünüyor. Başkan Trump ithalat vergilerinden sağlanacak gelir karşısında kurumlar vergisinde indirime gidileceği­ni, bunun da ithalat vergilerinin enflasyo­nist etkilerini bertaraf edeceğini söylüyor. Bu varsayım bize göre biraz iyimser olmak­la birlikte ABD’de çok yüksek enflasyon ra­kamlarına neden olacağını düşünmüyoruz.

ABD’de ithalat vergilerinin artması bi­zim gibi gelişmekte olan ülkeler açısından ne anlama geliyor? ABD’de yükselen fiyat­lar nedeniyle otomotiv gibi sektörlerde ABD’nin ithalat talebi düşebilir. Bu durum küresel bir kapasite fazlası yaratacaktır.

Kapasite fazlası olan ülkeler arasında re­kabet artacak ve ABD dışında ihraç pazar­ları aranacaktır. Bu durum ülkemiz şirket­leri için de küresel arenada daha fazla re­kabet demek. Türkiye’nin ucuz ithalattan kendisini koruması ve aktif bir dış ticaret politikası izlemesi gerektiği bir döneme gi­riliyor. İhtiyaç görülen sektörlerde aşırı re­kabetin ithalat vergilerinde artış ile önüne geçilmesi mümkün.

Türkiye’de enflasyon

TÜİK mart ayı enflasyon gelişmelerini açıkladı. Buna göre tüketici enflasyonu ay­lık yüzde 2.46, yıllık yüzde 38’1 artış gös­terdi. Yılın ilk üç ayında fiyatlar yüzde 10.1 artmış oldu. Gıda fiyatlarında hem Rama­zan ayı hem de üretim yapılan bölgelerde­ki soğuk havanın etkilerini gördük. Kira ar­tışı aylık yüzde 3.4, yıllık yüzde 91.7 olarak gerçekleşti. Daha önceki yazılarımızda de­ğindiğimiz üzere, kira enflasyonunda kay­da değer yol alınmadan özellikle hizmetler sektörü enflasyonunda kalıcı iyileşme ol­mayacağını düşünüyoruz.

Yıl başından beri dolar kuru yüzde 7.5 de­ğer kaydetmiş durumda. Bu durum TL’nin reel olarak değer kazanmaya devam ettiği­ni gösteriyor. Diğer taraftan, son dönemde yaşanan kur artışının fiyat geçişkenliğinin sınırlı olacağını düşünüyoruz. Bunun se­bebi zayıflayan tüketici güveni ve talep za­yıflığı. Enflasyonda aşağı yönlü eğilim de­vam ederken TCMB nisan toplantısında ne yapar?

Bu sorunun cevabı risk primindeki gelişmelere bağlı olacaktır. Risk priminde­ki artışa tepki olarak faiz koridorunun üst bandında artışa gidilmişti. Risk priminde kalıcı düşüş eğilimi sürerse koridor eski si­metrik haline döndürülebilir. Politika fai­zinde düşüş için ise erken görünüyor. Ma­yıs ayında toplantı olmadığı düşünülürse haziran ayına kadar yüzde 42.5 politika fai­zi ile devam edilmesi yüksek ihtimal.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Siyaset ve ekonomi 24 Mart 2025