Türkiye’de işletmelerin finansal yönetimi nasıl olmalıdır? Tavsiyeler…
2024 yılını bitirirken, 2025 yılını planlarken makro ekonomik ve jeostratejik gelişmeler çerçevesinde mikro ölçekte finansal yönetim süreçlerinin doğru yönetilmesi (firmalar) sürdürülebilirliğin temelini oluşturmaktadır. Türkiye’de faaliyet gösteren işletmeler finansal yönetim stratejilerini oluşturmak veya stratejilerini bu sürece uygunlaştırmak zorundadır.
1 Türkiye ekonomisinde işletmelerin karşılaştığı finansal zorluklar
Türkiye’deki işletmeler, finansal yönetimlerini oluştururken çeşitli zorluklarla karşı karşıya kalmaktadır. Bu zorlukların başında, ekonomik belirsizlikler ve finansal riskler gelmektedir:
Döviz kuru riskleri: Türkiye’de döviz kurlarındaki ani dalgalanmalar, özellikle ithalat yapan işletmeler için maliyet artışlarına, ihracat yapan işletmeler için ise fiyat rekabetinde avantaj veya dezavantaj yaratmaya neden olabilir. Döviz kuru risklerini yönetmek, birçok işletme için stratejik bir öneme sahiptir.
Enflasyon ve faiz oranları: Türkiye, uzun yıllardır yüksek enflasyon oranları ile mücadele etmektedir. Bu durum, işletmelerin maliyet yapısını olumsuz etkileyebilmekte ve fiyat belirleme stratejilerinde sıkıntılara yol açmaktadır. Ayrıca, yüksek faiz oranları, işletmelerin borçlanma maliyetlerini artırmakta ve nakit akışı üzerinde baskı yaratmaktadır.
Ekonomik belirsizlikler ve regülasyonlar: Türkiye’de ekonomik ve siyasi belirsizlikler, işletmelerin uzun vadeli finansal planlama yapmalarını zorlaştırmaktadır. Ayrıca, ekonomik düzenlemeler ve mevzuattaki değişiklikler, işletmelerin finansal yapılarında ani değişikliklere neden olabilir. Bu zorlukların üstesinden gelmek için işletmelerin güçlü bir finansal yönetim planı geliştirmeleri gerekmektedir.
2 Etkili bir finansal yönetim stratejisi geliştirmek
Türkiye’deki ekonomik koşullar dikkate alındığında, işletmelerin etkili bir finansal yönetim stratejisi oluşturması sürdürülebilirlik açısından kritik öneme sahiptir. İşletmelerin aşağıdaki stratejik adımlara odaklanmaları tavsiye edilir:
Unutulmamalıdır ki İşletme yönetiminde a) Ciro b) Kâr c) Likidite yönetimi doğru bir korelasyon için kalmalı ve yüksek enflasyonlu dönemlerde Likidite önceliklendirilmelidir.
Nakit akışının yönetimi: İşletmeler, maliyetlerin zamanında ödenmesi ve operasyonların sorunsuz devam etmesi için nakit akışlarını etkin bir şekilde yönetmelidir. Özellikle ekonomik daralma dönemlerinde nakit akış yönetimi, işletmelerin ayakta kalması için kritik bir unsurdur.
Bütçeleme ve maliyet kontrolü: Sağlam bir bütçeleme ve maliyet kontrol mekanizması, işletmelerin gereksiz harcamalardan kaçınmasını sağlar. Bu süreçte, departman bazında maliyet kontrolü yapılmalı ve işletmenin karlılık hedeflerine uygun bütçeler oluşturulmalıdır.(Büyük resim için ise Stratejik Plan yapılarak bütçe yönetilmesi hedef olmalıdır.)
Likidite yönetimi: Türkiye gibi likidite krizlerinin yaşanabildiği ülkelerde işletmelerin yeterli nakit rezervine sahip olması, ani finansal krizlerle başa çıkabilme yeteneği kazandırır. Bu amaçla işletmeler, gerektiğinde hızla nakde çevrilebilecek varlıklara sahip olmalı ve likidite yönetim stratejilerini buna göre geliştirmelidir.
Borç yönetimi: Borçlanma yapısı, faiz oranları ve döviz cinsinden borçların oranları dikkatlice planlanmalıdır. Türkiye gibi yüksek faiz oranlarına sahip ülkelerde, kısa vadeli borçlanmalardan kaçınılmalı, mümkünse uzun vadeli ve düşük maliyetli kaynaklar tercih edilmelidir.
3 Risk yönetimi ve hedge stratejileri
Finansal risklerin etkin yönetimi, işletmelerin uzun vadede sürdürülebilirliklerini sağlamaları için önemlidir. Türkiye gibi volatil bir ekonomi içinde bulunan işletmeler için risk yönetimi stratejilerinin doğru uygulanması oldukça kritiktir.
Kur riski yönetimi: Döviz kurlarındaki dalgalanmalar, ihracat ve ithalat yapan işletmeler için hem maliyet hem de gelir riskleri yaratır. İşletmeler, döviz kurlarına karşı korunmak için forward, futures, opsiyon gibi türev ürünlerden yararlanarak kur riskini minimize edebilir.
Enflasyon ve faiz riski yönetimi: Enflasyon ve faiz oranları, maliyetleri doğrudan etkiler ve bu risklerin yönetilmesi gerekir. Özellikle yüksek enflasyon dönemlerinde, işletmeler fiyatlama politikalarını güncelleyerek enflasyonist baskılardan korunabilir. Faiz riskine karşı ise sabit faizli borçlanmalar tercih edilebilir veya faiz swap’ları gibi finansal araçlarla risk azaltılabilir.
4 Yatırım ve finansman seçenekleri
Türkiye’de işletmelerin büyümek ve rekabet güçlerini artırmak amacıyla yatırımlara ihtiyaçları vardır. Ancak bu yatırımların finansmanı, işletmelerin finansal yapılarına uygun şekilde (fizibıl) yapılmalıdır. Öz kaynak ve borç arasındaki denge: Finansman kaynaklarını belirlerken işletmeler öz kaynak ve borç arasındaki dengeyi iyi analiz etmelidir. Özellikle Türkiye gibi yüksek faiz oranlarına sahip bir ülkede, borçlanmaya aşırı bağımlı olmak işletmeleri zor durumda bırakabilir. Özellikle kısa vadeli mali yabancı kaynak oranları hep dikkate tutulmalıdır.
Yerli ve yabancı sermaye kaynakları: Finansal seçeneklerin kısıtlılığı dikkate alınacak olursa Sermaye piyasası araçlarının etkin kullanılması ( özel finansman bonosu, özel finansman tahvili vb) ile halka arz hedeflerinin planlanması önem taşımaktadır. Yabancı ortaklıklar ve iş birliği fırsatları, finansman seçeneklerini çeşitlendirebilir.
Girişim sermayesi ve devlet teşviklerinden yararlanma: Türkiye’de devlet, işletmelere çeşitli teşvikler sağlamaktadır. Ar-Ge, ihracat, teknoloji ve enerji verimliliği gibi alanlarda sunulan teşviklerden faydalanmak, işletmelerin finansal yapısını güçlendirebilir. Tüm bu teşviklerin en kapsamlısı olan “Turquality” programı hedef alınmalıdır. Ayrıca, girişim sermayesi fonlarından yararlanmak, özellikle yeni girişimler ve büyüme odaklı işletmeler için büyük bir fırsattır.
5 Dijitalleşme ve teknolojiden yararlanma
Finansal yönetimde dijitalleşme, işletmelere verimlilik, şeffaflık ve daha hızlı karar alma imkanı sunar. Türkiye’de de dijital dönüşümün yaygınlaşması ile birlikte finansal yönetim araçları giderek çeşitlenmektedir.
Dijital finansal yönetim araçları: ERP yazılımları, yapay zekâ uygulamaları, bulut tabanlı muhasebe sistemleri, elektronik fatura ve e-arşiv gibi dijital araçlar, işletmelerin finansal işlemlerini hızlandırmakta ve hata oranlarını düşürmektedir. Dijital araçların etkin kullanımı, maliyetleri azaltma ve verimliliği artırma açısından büyük fayda sağlayacaktır. (Nesnelerin interneti, karanlık fabrikalar) Tüm bu gelişmeler işletmeler tarafından bütçelenmeli ve yatırım planlarına dahil edilmelidir.
Veri analitiği ve tahminleme modelleri: Veri analitiği ile işletmeler, finansal durumlarını daha doğru analiz edebilir ve geleceğe yönelik daha sağlıklı tahminler yapabilir. Örneğin, satış ve nakit akışı tahminleri, maliyet yönetimi ve bütçeleme süreçlerinde doğru kararlar alınmasına yardımcı olur.
ÖZET
- Mali tablolarla işletmelerinizi yönetin. (Bilançonuz saat yönünde hareket etsin.)
- Stratejik plan yapın.
- Bütçesiz faaliyette bulunmayın ve ona sadık olun. lRisklerinizi belirleyin ve yönetin.
- Nakit yönetiminin kâr ve cirodan önemli olduğunu unutmayın. Özellikle faaliyetlerinizden nakit yaratın.
- Kaynak maliyetlerinizi (Sermaye maliyeti WACC) varlık kârlılığınızdan (Aktif Karlılık ROA) hep yüksek tutun.
Son söz: Ders siz öğrenene kadar devam eder. Şaman Atasözü