Türkiye'de en zayıf halka eğitim ve istihdam
Eskiden yayınlanan bir yarışma vardı: En Zayıf Halka..
BBC’den alınmış bir yarışmaydı. Grup kendi içinde doğru cevaplardan oluşan bir zincir oluşturarak en yüksek ikramiyeyi kasaya atmaya çalışıyordu.
BBC versiyonunda sevimsiz bir sunucusu vardı, konsept oydu zira.
Doğru cevapları bulmaya çalışarak biz de Türkiye’deki eğitim, istihdam, ücret ve iş dünyası arasında zincir kurmayı deneyelim mi?
- Türkiye’nin son 25 yılında eğitim politikaları tam anlamıyla rezaletti. Bu ifadeyi bilinçli olarak ve kelimenin tam anlamıyla kullanıyorum. Liselerde kredili sisteme geçişle başlayan (ilk mağdurlarındanım), üniversite sınavlarıyla süren bir keşmekeşin yansıması.
Eğitimimiz sorgulamayı sıfırlayan, bilimi arkaya iten, önceliği iyi olduğu düşünülen bir eğitim kurumuna kapak atmaya dayalı bir sisteme dönüştü.
Her geçen sene, bir önceki seneye göre daha kötüye gitti.
Devlet okullarındaki eğitim kalitesini yokettik.
İyi öğretmenlerin çoğunu özel okullara kaptırdık. Özel okullardaki öğretmenlerin çoğunu ise test ve sınav sistemine uygun formatladık, melekelerini sorgulanır hale getirdik.
Dershanelerin kapanmasının ardından artan öğretmen arzı, öğretmen ücretlerini yerle yeksan etti. Sonuç, çok kötü eğitim kalitesiyle yetişen çocuklar, çok düşük eğitim kalitesiyle hizmet veren öğretmenler oldu.
Bunu ben söylemiyorum.
Sınav sonuçlarına bakın, görürsünüz. Öğrencilerin değil, öğretmenlerin sınav sonuçlarına. Eğitim verecekleri dalda kendisine sorulan soruların yarısına cevap veremeyen öğretmenlerimiz var.
Türkiye’de son 25 senenin sonucu şu: Siyaset ya da bürokrat aklı eğitime yetmiyor.
Eğitimi bu alanın uzmanı, teorisyeni, akademisyenine bırakmak zorundayız. Onların yaratacakları bir sistematik ışığında, eğitimi baştan aşağı, tüm ideolojilerden ari, bilim temelinde yeniden yapılandırmak zorundayız. Ve dahi, bunu bir devlet aklı olarak kalıcı kılmak zorundayız.
Demek ki, zincirin birinci halkası zayıfmış. Eğitim.
İşsiszliği yüzde 10'ların altına taşıyamıyoruz
- İkinci halka, istihdam.
Devlet bu sene referandumun da etkisiyle inanılmaz teşvikler sağladı. Son bir yılda tam 1 milyon kişiye istihdam sağladık.
Bu müthiş bir rakam. Ancak her yıl Türkiye’de 1.2 milyon insanımız işgücüne katılıyor. Çünkü genciz. Bu kadar teşvikle istihdam sağladığımız yılda dahi işsizliğimizi yüzde 10’ların altına taşıyamıyoruz.
Hal böyle olunca, kalitesi düşük okullardan çıkan öğrencilerimiz, iş kalitesine bakamadan, buldukları işte çalışmaya başlıyorlar.
Gençlerimize geleceklerini planlayabilecekleri, gelirlerini yükseltme şansı bulabilecekleri bir iş ortamı sunamıyoruz. Asgari ücret veya biraz üzerinde gelirlerle hayatını sürdürmeye çalışan, refahı bulamadan yaşlanma riski taşıyan bir nesil yetiştiriyoruz.
Demek ki neymiş? İkinci halka da zayıfmış. İstihdam.
İstihdam üzerindeki vergiler yüksek
- Üçüncü halka, iş dünyası.
Türkiye İhracatçılar Meclisi geçen hafta eğilim anketinin sonuçlarını açıkladı. Ankette işverenlere istihdamla ilgili sorunları sorulmuş.
Birinci sırada yüzde 46.7 ile kalifiye personel bulamama var. Kısmen haklı ve temeli birinci maddeye dayanan bir yakınma. Haklı buluyorum.
İkinci yakınma, istihdam üzerindeki vergilerin yüksekliği.
Geçmişte girişimcilik deneyimi yaşamış, işçi çalıştırma maliyetinin ne kadar yüksek olduğunu bilen biri olarak söylüyorum. Türkiye’de istihdam üzerindeki vergiler çok ağır.
Devlet verdiği sosyal güvenlik açığının önemli bir bölümünü işveren üzerine bindirdiği yükle karşılamaya çalışıyor. Bunu da haklı buluyorum.
Üçüncü sırada istihdam desteklerinin yetersizliği var, ki son teşviklerle geçerliliğini yitirdi. Bir diğer madde ise yüzde 20.3 ile “ücretlerin yüksek olması.”
İşte burada duralım.
Türk-İş Araştırmasına göre, dört kişilik bir ailenin aylık açlık sınırı 1.504 TL.
Bekar bir çalışanın aylık yaşama maliyeti 1.880 lira.
Asgari ücret ne kadar? 1.404 TL.
Bu ücrete yüksek demek, ya insafını kaybetmekle ya da kişinin kendini kapitalizmin esaretine kaptırmasıyla açıklanabilir.
Asgari ücret, son gelen artışa rağmen hala çok düşük. 6.5 milyon asgari ücretli var. (Bir bölümü öyle gösteriliyor, biliyorum).
Ama bu ülkede ücretler genel düzeyi, OECD ülkeleriyle kıyaslandığında çok düşük.
Demek ki, zincirin bu halkası da zayıfmış.
Kötü eğiten, kalitesiz iş bulan, az ücret veren, verim üretemeyen bir zincir çıktı bu yazıdan.
Zincirden çok, şu sözleri getiriyor aklıma...
Hasretinden prangalar eskittim.