Türkiye'de Dışlama ve Yer Açma Etkisi
Mahfi Eğilmez, internette “Kendime Yazılar” sitesinde ekonomideki gelişmeleri çok iyi değerlendiriyor. Her yazının okunma ortalaması 25 bin olan sitede 25 Eylül’de yayınlanan yazının başlığı “Türkiye’de Dışlama ve Yer Açma Etkisi” idi. Bu yazı çok önemli.
Türkiye’de özel sektörün finansal kaynaklardan yararlanma imkanlarının geçmişe göre çok çok yüksek duruma geldiği görülüyor.
Açık anlatımıyla, finansal kaynaklara erişim sorunu bugün, özel sektörün yatırımları ve üretimi yeterince artıramamasının bahanesi olmaktan çıkmış durumda.
Mahfi Eğilmez, “Dışlama ve Yer Açma”nın ne demek olduğunu şöyle anlatıyor:
Kamu kesiminin borç verilebilir fonlar piyasasına sunulan kaynaklara aşırı biçimde talepte bulunmak suretiyle özel kesimin bu kaynaklardan yeterince yararlanmasına engel olmasına ‘dışlama etkisi’ (İngilizcesi crowding out effect) deniyor. Kamu kesimi yarattığı bu aşırı taleple özel kesimin kendisiyle rekabet etmesini önlemiş, özel kesimi piyasadan dışarı itmiş oluyor. Kamu kesiminin borç verilebilir fonlar piyasasında aşırı talepte bulunması halinde bile borç verenlerce özel kesime tercih etmelerinin başlıca 2 nedeni var: (1) Kamu kesiminin riski daha düşük olduğu için, ya da bu yolda bir genel kabul olduğu için, borç verenler kamu kesimine borç vermeyi daha fazla tercih ediyor. (2) Kamu kesimi faizin düzeyini yani borçlanmanın maliyetini özel kesim kadar önemsemiyor. Dolayısıyla alacağı borç için daha yüksek faiz önerebiliyor.
Kamu kesiminin borç verilebilir fonlar piyasasına sunulan kaynaklara olan talebini azaltması sonucu özel kesimin bu kaynaklardan daha fazla yararlanabilir hale gelmesine ‘yer açma’ (İngilizcesi crowding in effect) deniyor. Kamu kesiminin bütçe açıklarını denetim altına alması sonucu olarak borçlanmaya daha az ihtiyaç duyması söz konusu oluyor. Böylece kamu kesimi borçlanma talebini düşürdükçe faizler de düşüyor ve özel kesim yatırım amaçlı olarak daha düşük maliyetle daha fazla borçlanma olanağı bulabiliyor.
Mahfi Eğilmez Bu açıklamadan sonra Türkiye’deki gelişmeyi rakamlara dayalı olarak anlatıyor. Diyor ki;
Türkiye’de tasarruf ve benzeri kaynakların oluşturduğu borç verilebilir kaynaklar piyasasında uzunca bir süre ‘dışlama etkisi’ egemen oldu. Bu hem dış hem de iç piyasadaki borç verilebilir kaynakların kamu kesimine akmasına yol açan bir gelişme yaratmıştı. Kamu kesiminin borçlanma ihtiyacı o kadar yüksekti ki dış piyasada Türkiye için ayrılmış görünen borç verilebilir fonların büyük kısmına talip oluyor ve bunları borçlanıyordu. Özel kesim, gerek Türkiye için öngörülen fonların sınırlılığı, gerekse faize karşı kamu kesiminden daha duyarlı olması nedeniyle bu fonları yeterince kullanamıyordu. İç piyasada da benzer bir durum yaşanıyor ve borç verilebilir fonları kamu kesimi çıkardığı yüksek faizli tahvil ve bonolarla topluyor özel kesime borçlanılabilecek fazla bir fon bırakmıyordu.
Son 15 yılda bu olgu tersine döndü. Kamu kesimi hem dış piyasalardan hem de iç piyasadan borçlanmasını azalttı. Bunun temel nedeni 2001 krizi sonrasında uygulanan güçlü ekonomiye geçiş programıyla bütçe açıklarının azaltılmasına yönelik olarak atılan adımlardı. Bütçe açıkları hızla düşürülünce kamu kesimi borçlanma gereksinimi de düştü ve kamu kesimi gerek dış piyasalardan gerekse iç piyasadan çok daha az borçlanır oldu. Bu gelişme özel kesime daha kolay ve ucuza borçlanma alanı açtı ve özel kesim hem dış hem de iç piyasadan borçlanmasını artırdı ve böylece ortaya yer açma etkisi çıktı.
Mahfi Eğilmez’in hazırladığı tablo özel kesimin zaman içinde nasıl alan kazandığını sergiliyor. (Veriler Hazine Müsteşarlığı sitesindeki mutlak verilerin GSYH’ye oranlanmasıyla hesaplanmış.)
Türkiye’nin toplam borç stoku / GSYH oranı son 15 yılda yüzde 104’den yüzde 138’e yükselmiş kamu kesiminin toplam borç stokunun GSYH’ye oranı 2002 yılında yüzde 71 iken 2009 yılında yüzde 44’e, Temmuz 2017’de yüzde 30’a gerilemiş, buna karşılık reel kesimin toplam borç stokunun GSYH’ye oranı 2002’de yüzde 26 iken 2009’da yüzde 37’ye, Temmuz 2017’de de yüzde 73’e yükselmiş bulunuyor. Yani 2000’lere kadar geçerli olan ‘dışlama etkisi’ yerini ‘yer açma etkisine’ bırakmış görünüyor.
Kamu kesimi yerine özel kesimin borçlanılabilir fonları kullanmasının yararı GSYH artışının hızlanmasında karşımıza çıkıyor. Dışlama etkisinin egemen olduğu 16 yılda (1986 – 2001) GSYH 51,2 milyar TL’den 245.4 milyar TL’ye yükselerek 3.8 kat artarken yer açma etkisinin egemen olduğu 16 yılda (2002 – 2017) 359.4 milyar TL’den 2.8 trilyon TL’ye yükselerek 6.8 kat artış göstermiş.