Türkiye’de büyüme-enflasyon ilişkisi sürdürülebilirlik sorunu
3 Haziran itibarıyla açıklanan yıllık TÜFE %75,45 seviyesinde gerçekleşmiştir. Bu seviye önümüzdeki yıllar içinde, dışsal veya içsel bir şok yaşanmadığı taktirde en yüksek seviye olacaktır.
Yılsonu itibarıyla da %40-45 bandında kapatması enflasyonun beklenmektedir (Özellikle baz etkisi belirleyici). Ancak unutulmamalıdır ki bu seviyelere çekmek bile Türkiye’yi dünyanın en yüksek enflasyonlu ülkeler sıralamasında ilk 5’te tutmaya devam edecektir.
Yüzde 75’ten yüzde 40’a düşürmek kolay, yüzde 40’tan yüzde 20’ye düşürmek zor, Yüzde 20’den tek haneye düşürmek çok zordur. Yapısal dönüşüm ve ekonomide hikaye yaratmayı gerektirir. Türkiye ekonomisi, gelişmekte olan ekonomi olarak son yıllarda istikrarsız bir büyüme gerçekleştirmiştir.
Ve beraberinde yüksek bir enflasyona yol açmıştır. Türkiye›deki büyüme ve enflasyon ilişkisi temel yapısal sorunların başında gelmektedir.
Bir ekonominin büyüme oranı, bir ülkenin üretim kapasitesindeki artışı yansıtır. Büyüme genellikle yeni iş fırsatlarının, artan gelir düzeyinin ve daha yüksek yaşam standartlarının bir işareti olarak görülür. Türkiye, özellikle dışa açık ekonomik modeli tercih ettiği dönemden itibaren (1980) büyüme-enflasyon sarmalı sürdürülebilirlik önündeki en önemli engel olmuştur.
Türkiye ekonomisinin yapısal ortalama büyüme dinamiği yüzde 5 seviyesindedir. Bu seviyenin üzeri refah artışı ve işsizlik azalışı yaratırken, aşağı seviyelerdeki büyüme refah kaybı ve işsizlik artışı olarak yansımasına neden olmuştur. Yüksek büyüme oranları beraberinde bazı sorunları da getirebilir.
En önemli sorunlardan birisi enflasyondur. Enflasyon, genel fiyat düzeyinde bir artış olarak tanımlanır. İnsanların aynı miktarda parayla daha az mal ve hizmet satın alabilmelerine yol açarak yaşam standartlarını düşürebilir. Türkiye›de enflasyon, özellikle 1970'ler ve 1980'ler boyunca düşük bir enflasyon düzeyine sahip olmuştur. Ancak, 1990'ların başından itibaren enflasyon oranı hızla artmış ve çift haneli rakamlara ulaşmıştır.
Öne çıkan üç faktör
Türkiye’deki büyüme ve enflasyon ilişkisi karmaşıktır ve birçok faktöre bağlıdır. Birinci faktör, iç talep ve dış talep arasındaki dengeyi sağlama yeteneğidir. Eğer iç talep dış talepten çok daha hızlı büyürse, üretim kapasitesi aşılabilir ve enflasyon artar.
Bu nedenle, hükümetin ekonomiyi dengeli bir şekilde yönetmesi ve iç talebi kontrol altında tutması önemlidir. İkinci faktör, mali ve para politikalarının etkinliğidir. Hükümetler, mali politika ve para politikası aracılığıyla ekonomiyi yönlendirebilir. Örneğin, merkez bankası faiz oranlarını artırarak para arzını sınırlayabilir ve enflasyonu düşürebilir.
Ancak, bu politikaların etkisi zaman zaman sınırlı kalabilir ve hedeflenen sonuçları vermeyebilir. Üçüncü faktör, dış şoklardır. Dış şoklar, ekonomi üzerinde beklenmedik etkiler yaratabilen faktörlerdir. Örneğin, petrol fiyatlarının ani bir artışı veya döviz kurlarındaki oynaklık gibi faktörler Türkiye ekonomisinde önemli etkilere yol açabilir. Bu nedenle, Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomilerde dış şoklara karşı dirençli olmak önemlidir. Yukarıdaki tabloya bakıldı vardır. Hızlı bir ekonomik büyüme, enflasyonun yükselmesine yol açabilir.
Burada özellikle büyümenin finansmanı sürdürülebilirlik ile enflasyon yaratması konusunda belirleyicidir. Politika yapıcılarının ekonomik politikaları büyüme-finansman dengesi ile götürmesi ile iç ve dış talep arasındaki dengeyi sağlaması önemlidir. Kısaca bütçe dengesi ve cari işlemler dengesi arasındaki ilişkinin sağlık dürebilirken enflasyonu kontrol altında tutmayı başarabilen bir ekonomi olmak için bu faktörleri dikkate almalıdır.
Enflasyon-fiyat artışı-hayat pahalılığı
Enflasyon, fiyat artışı ve hayat pahalılığı kavramları ekonomide sıkça kullanılan terimlerdir ancak aralarında bazı farklılıklar bulunmaktadır. İşte bu kavramların farkları:
1. Enflasyon: Genel olarak bir ekonomide mal ve hizmetlerin genel fiyat seviyelerinin sürekli olarak artması durumudur. Enflasyon, bir ekonomideki genel fiyat seviyelerinin artış oranını ifade eder. Genellikle yıllık bazda ölçülür ve resmi verilerle açıklanır. Enflasyon, bir ülkedeki para arzı, talep ve arz dengesizlikleri, mali politikalar gibi faktörlerden etkilenebilir.
2. Fiyat artışı: Belirli bir mal veya hizmetin fiyatının zama ürünün arz ve talep dengesizlikleri sonucunda oluşabilir, ancak tüm mal ve hizmetlerde genel bir artışı ifade etmez.
3. Hayat pahalılığı: Genel olarak insanların temel ihtiyaçlarını karşılamak için harcamak zorunda olduğu mal ve hizmetlerin fiyatlarının artması sonucu yaşanan mali zorluklar anlamına gelir. Hayat pahalılığı, genellikle enflasyonla birlikte ortaya çıkar.
İnsanlar, gelirlerinin artış hızının giderlerinin artış hızından daha düşük olması durumunda hayat pahalılığından etkilenebilir. Kısacası, enflasyon genel olarak fiyat seviyelerinin artışını ifade ederken, fiyat artışı belirli bir mal veya hizmetin fiyatının artışını ifade eder. Hayat pahalılığı ise insanların temel ihtiyaçlarını karşılamak için harcamalarının artışı sonucu yaşadıkları mali zorlukları ifade eder.
Son söz: Cesareti olmayanlar her zaman kendilerini haklı çıkaracak bir felsefe bulacaktır. Albert Camus