”Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafya, yeni ticari pazarlama savaş
İSO tarafından hazırlanan Türkiye'nin En Büyük 500 Sanayi Kuruluşu 2008 listesine15 plastik sektörü firması girdi.
PAGEV (Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı) Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Aksoy, Türk plastik sektörünün, her yıl ülke ekonomisinin üstünde büyüme gösteren, genç ve dinamik bir sektör olduğunu ifade ediyor.
İhracata dayalı olarak büyüyen sektör, geçtiğimiz yıl Türkiye'nin ihracatının yüzde 10'unu gerçekleştiren kimya sanayi ihracatından yüzde 27 pay aldı. Plastik sektörünün krizin etkilerini hisseden sektörlerin başında geldiğini söyleyen Aksoy, özellikle krizin talep daralmasına yol açmasıyla plastik sektörünün iç pazarda sıkıntı yaşadığını ifade ediyor.
Türk plastik sektörünün, global arenada bilinen, önemli bir oyuncu olduğunu da kaydeden Aksoy, şu bilgileri veriyor: "Sektörümüz, 2008 yılında 3 milyar 707 milyon dolarlık direkt ihracat gerçekleştirdi. Direkt ihracatının yanı sıra önemli oranda dolaylı ihracatı da bulunan plastik sektörünün toplam ihracatı geçtiğimiz yıl 8 milyar doları buldu. Sektörümüzün 2009 yılı ihracatına baktığımızda ise krize rağmen oldukça iyi bir performans gösterdiğini görüyoruz. Yılın ilk 10 ayında sektörümüz, 2 milyar 664 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi."
PlastEurasia İstanbul 2009 Avrasya'nın en büyük plastik fuarı
19-22 Kasım tarihlerinde PAGEV ve TÜYAP işbirliğinde gerçekleşecek olan "PlastEurasia İstanbul 19. Uluslararası Plastik Endüstrisi Fuarı" 43'ün üzerinde ülkeden firma ve firma temsilcisinin katılımıyla yaklaşık 27 binin üzerinde ziyaretçiye ev sahipliği yapmayı hedefliyor.
Türkiye'nin konumu itibariyle gerek hammadde üreticisi ülkelere, gerekse de plastik ürünlerinin yoğun tüketildiği Avrupa pazarlarına coğrafi, kültürel ve ticari yakınlığı ile hızla geliştiğini söyleyen TÜYAP AŞ İcra Kurulu Başkanı Serdar Yalçın, Türkiye'nin gelişmiş ülkelerin yeni pazar arayışlarının odağında bulunan bir coğrafyada yer aldığını ifade ediyor.
Yalçın şu yorumlarda bulunuyor: "Uluslararası ticaret engellerin azalması, iletişim ve ulaşım teknolojilerindeki gelişmeler sayesinde gelişmiş ekonomilerin şirketleri yeni pazar arayışlarını hızlandırdılar. Bu noktada yeni, dikkatle alınması gereken bir gelişme ile karşı karşıya olduğumuzu düşünüyorum. Yüksek üretim kabiliyetine, tasarım yeteneğine ve güçlü sermaye yapısına sahip olan bu yabancı firmalar küresel durgunluk sürecinde kendilerine yeni çıkış yolları arıyorlar. Çıkış yolu olarak da daralan geleneksel pazarları yerine alternatif yeni pazarlara yöneliyorlar. Ülkemiz bu noktada pazar arayışlarının odağında bulunan bir coğrafyada yer alıyor."
Yalçın, gelişmiş ekonomiler olduğu kadar Asya firmalarının da seri ve yüksek ölçekli üretimlerini zengin pazarlara ulaştırmak için Türkiye'nin bulunduğu coğrafyaya yöneldiklerini ekliyor. Yalçın şu yorumlarda bulunuyor: "Yaşlı nüfusları nedeniyle dinamik pazarlar arayan Avrupa firmaları da aynısını yapıyorlar. Türkiye'nin de içinde bulunduğu Balkanlar, Karadeniz Havzası, Kafkasya, Rusya, Batı ve Orta Asya, Ortadoğu ve Kuzey Afrika olarak belirteceğimiz, yaklaşık 1,5 milyar insanın yaşadığı, büyük hammadde kaynaklarının bulunduğu, nüfus artışının hızlı ve güçlü olduğu, tüketim potansiyelinin yüksek olduğu bu coğrafyaların yeni ticari pazarlama savaşlarına sahne olacağını düşünüyorum."
Gelişmiş ülkelerin yeni pazarlar arayan şirketlerinin Türkiye'nin bulunduğu bölgelere ve buradaki fuarlara geleceklerini kaydeden Yalçın, bunun sert bir rekabete yol açacağını ifade ediyor.
Rekabet için Ar-Ge ve Ür-Ge önemli
Türk plastik sektörünün katma değeri yüksek mamuller üretmesi ve ihraç etmesi için Ar-Ge ve Ür-Ge yatırımlarına özel önem vermesi gerektiğini söyleyen PAGEV Yönetik Kurulu Başkanı Selçuk Aksoy, sektörün yüzde 99'unu KOBİ'ler oluşturduğu için söz konusu yatırımlara yeteri kadar kaynak ayrılamadığına da dikkat çekiyor. "Farklılaşmanın yolu Ar-Ge ve inovasyondan geçiyor" deyin Aksoy, şu yorumlarda bulunuyor: "Özellikle krizle birlikte sertleşen rekabet ortamında kaliteli ürünü ucuza temin etmeye çalışan bir pazar dinamiği gelişti ve bu noktada da Ar-Ge'ye ve inovasyona önem veren ülkeler ve firmalar krizde öne çıkmaya başladı. Sektör temsilcilerimiz de bunun önemini fark etmiş durumda. Firmalarımız uluslararası arenada kabul görülen kalitede ürünler üretiyor, Ar-Ge ve inovasyon gibi konuların da giderek daha da önem kazanmaya başladığını görüyoruz. Özellikle büyük ölçekli firmalarımızda bu konuda bir sıkıntı yok. KOBİ'lerimizin de kaynaklarını birleştirerek bu konuda önemli aşamalar elde edeceklerine inanıyorum."