Türkiye'nin AB üyeliği radikal İslam'ın ilerlemesini durdurabi
Sorbonne Üniversitesi, Ecole Pratique des Hautes Etudes'de profesör olan Esther Benbassa, kamu tartışmalarına kendini adamış tanınmış bir entelektüel. Yahudi tarihi üzerine çok sayıda eseri bulunan Benbassa'nın, Türkçe'ye çevrilmiş kitapları da var. 2006 yılında, Yahudi-Müslüman diyaloğuna yapıcı katkılarda bulunduğu için, ırkçılık, adaletsizlik ve hoşgörüsüzlükle mücadele adına verilen Seligmann Ödülü'ne layık görülen Benbassa, Filistin davasını destekleyen, fakat İsrail'den de kopamayan Yahudi bir entelektüel olarak, çok rahat bir konumda olmadığını söylüyor.
Gerek makalelerinde, gerekse kitaplarında "dayanışma içinde olan, geleceğe daha soğukkanlı, daha az agresif bakan bir toplum hayal ettiğini söyleyen" Benbassa'ya, "Peki, tüm bu olup bitenleri dikkate aldığımızda, hâlâ geleceğe yönelik umutla bakabilir miyiz" sorusunu yönelttiğimde, cevabı "Dünya kötüye gittiği için, insanlığımızı kaybedecek değiliz" oldu. İşte Benbassa'nın İsrail-Türkiye ilişkileri ve Ortadoğu'nun geleceğine yönelik sorularıma verdiği cevaplar:
. Yahudiler İsrail'le, Müslümanlar Filistin'le bir tutuluyor
Türkiye'deki Yahudi azınlık genel anlamda mutlu bir hayat sürüyor, yine de hoşgörüsüzlük olaylarının gündeme geldiği bölgeler oluyor. Bugün her şey değişiyor. Türkiye'de İslam'ın yükseldiğini görüyoruz. Bu yükseliş, ülke genelindeki azınlıkların konumunun yeniden dengesizleşmesine neden olabilir. Bazı durumlarda aşırıya kaçan bir milliyetçilikle boyanmış olan İslamizm, küreselleşmeye karşı bir tür savunma olarak ortaya çıkıyor. Türkiye'yi son derece şiddetli bir şekilde etkileyen ekonomik krizi de dikkate alırsak, Yahudiler başta olmak üzere azınlıkların etkilenmesini bekleyebiliriz. Yahudiler, İsrailliler'le bir tutuluyor. Ortadoğu'da yaşanan çatışma da dünya Müslümanlarının tamamının ezilen bir toplum sembolüne dönüşen Filistinlilerle bir tutulmasına yol açtı. Öte yandan İsrail'in Gazze'de sergilediği şiddet sonrasında Türkiye'de Yahudi karşıtlığının artışa geçmesi beklenebilir. Bu durum sadece Türkiye'ye özel değil..
. Dünya kötüye gidiyor diye insanlığımızı kaybedecek değiliz
Dünyada tüm olup bitenlere baktığımızda, iyimser olmak için hiçbir neden yok. Bununla birlikte, yaşadığımız ekonomik kriz, bizi dayanışmaya doğru götürecek. Dünya kötüye gittiği için, insanlığımızı kaybedecek değiliz. Belki de iyiliğin kaçınılmaz olarak galip geleceği bir devrim olacaktır, çünkü sadece bireysel refahın hakim olduğu bir dünya yaşanabilir olmayacaktır. Kriz zamanları kötülük getirdiği gibi, aynı zamanda, zorluklara karşı koymak için farklı birlikte yaşam modelleri geliştirmemizi de sağlayabilir. Tabii ki tüm bunlar uluslararası çatışmaları sona erdirmez.
. İsrail'in Filistin'de kendi ahlakını hiçe saydı
Filistin davasını destekleyen, fakat İsrail'den de kopamayan Yahudi bir entelektüel olarak, çok da rahat bir konumda değilim. İsrail'in varlığını yadsıyamam, çünkü İsrail var. Holokost ve İsraillilerin çektiklerinin ardından, İsrail halkı Yahudiliklerini İsrail olmadan hayal edemezler. İsraillilerin dindar olmayan büyük bir bölümü için, İsrail ve Holokost hatırası silinemez kimlik işaretleri. Sadece bu iki destek sayesinde Yahudi olduklarını hissediyorlar. Ben de İsrail'in varlığını destekliyorum, fakat etik ve siyasi açıdan örnek oluşturacak bir İsrail'i destekliyorum. Yahudi olduğum ve Yahudiliği artık İsrail'siz düşünemediğim için, İsrail'in politikasını eleştiriyorum. Fakat bu her Yahudi'nin İsrailli olduğu anlamına gelmez. Tüm İsrailliler de Yahudi değildir. Yahudilerin asırlar boyunca maruz kaldıkları acılar yüzünden, İsrail devletinin diğer devletler için bir dürüstlük örneği oluşturması gerekiyor. Ne yazık ki acı, daha iyi olmamızı sağlamıyor. İsrail'in Gazze'de Filistinliler'e yaptıkları ahlak dışı. İsrail, Filistin topraklarının işgalcisi konumuna geldiği 1967 yılından bu yana, kendi ahlakını hiçe saydı. Ve bu devam ediyor.
. Gazze savaşı siyasetçilere yaradı
Gazze savaşı Kadima ve İşçi Partisi'nin durumlarını düzeltmek istedikleri bir seçim ortamına denk geldi. Hamas tarafından atılan roketlerin İsrail'in güneyindekiler için hayatı yaşanmaz bir hale döndürdüğü gerçek. Hamas'a yönelik hiçbir sempati duymuyorum. Bu savaşın olması Gazze'deki yerini konsolide etmek açısından Hamas'ın çıkarına oldu. Filistinliler'in sefalet ve acı içinde yaşadıkları Gazze, bir cehenneme dönüştü. Bu savaş siyasetçilere yaradı ve gözlerimizin önünde bir felaketle sonuçlandı. İsrail'in bu savaşı kazanıp kazanmadığını bilmiyorum, fakat medyatik savaşı kaybettiği kesin. Bu kadar ölüm, bu kadar, insani felaket! Ne büyük bir kayıp! Fakat diaspora Yahudiler'i bu savaşın sorumluluğunu üstlenmiyorlar. Onların İsrail'e verdikleri destek sadece duygusal. Her ne kadar siyasi nedeni Hamas'ın İsrail'in güneyine attığı roketleri durdurmak olsa da, bence çok sayıda Yahudi bu çatışmanın olmasını istemezdi.
. Obama'nın ABD'si müzakere olasılıkları yaratabilir
Sonuçta İsrail'deki seçimler dikkate alındığında, barışın hemen gelmeyeceği ortada. Belki Obama'nın ABD'si müzakere olasılıkları yaratmakta rol oynayabilir. Bunun için Fatah'ın güçlenmesi, demokratik olarak seçilmiş olan Hamas'la iletişim içine girilmesi ve İsrail'in hayali değil, fakat yaşanabilir bir Filistin devletine yönelik inancı yaratması gerekli. Sonuçta hâlâ bu noktadan çok uzağız.
. Yahudiler İsrail'i, Türkler din kardeşlerini destekliyorlar
Davos'ta yaşanan diplomatik olayın, İsrail devletinin kurulmasından da eskiye dayanan Türkiye-İsrail ilişkilerini tehlikeye atacağını düşünmüyorum. Türkiye, Müslüman bir çoğunluğa sahip olup da, İsrail ile bu kadar uzun süreli diplomatik ilişkiler sürdüren tek ülke. Davos sonrasında, Sayın Erdoğan'ın söyleminde yer alan unsurlar beni şaşırtmadı. İsrail'i eleştirmek antisemitizm değildir. Fakat Sayın Erdoğan'ın, Türkiye'de yaşayan Yahudiler ile İsrailliler'i, özellikle de İsrail hükümetini karıştırmamak gerektiğini belirtmesi gerekirdi. Halkı öfkenin etkisinde kalmamaya, ülkedeki Yahudiler'i yok saymamaya, herhangi bir sinagogu yakmamaya, duvarlara Yahudi karşıtı sloganlar yazmamaya davet etmek ona düşerdi. Eğer Yahudiler İsrail'i destekliyorlarsa, Türkler de Filistinliler'i, din kardeşlerini destekliyorlar. Türkiye bugün İsrail ve Suriye hatta İran arasında gerçek bir arabulucu rolünü üstlenmek için tüm özelliklere sahip. Eğer tüm şartlar bir araya gelirse, Türkiye yakın gelecekte bölgenin istikrara kavuşmasında vazgeçilmez olacak.
. Türkiye'yi AB'ye almamak, Türkiye'nin etnik geçmişine dönmesine yol açar
Türkiye'yi Müslüman bir ülke olarak AB içinde görebiliyorum. Bence genç, dinamik, çalışkan ve yaratıcı bir ülkenin getirecekleri yaşlı Avrupa için önemli bir kazanç olabilir. Fakat Avrupa'da İslam karşıtlığı o kadar büyük ki, Türkiye yarın kendini AB'de bulmayacak. İslam'ın geçmişte neden olduğu korkular uyanıyor ve İslam'a yönelik duyulan nefrete ekleniyor. Gerçek sorunları gizleyen hayaller çağında yaşıyoruz. İslami çevrelerden kaynaklanan terörizmi görmemezlikten gelemeyiz. Fakat Türkiye'nin AB üyeliği doğudan gelen radikal İslam'ın ilerlemesini durdurmaya yardımcı olabilir. Türkiye'yi AB'ye almamak, Türkiye'nin etnik geçmişine; Müslüman Doğu'ya geri dönmesine yol açabilir.