Türkiye'de medya uçacak...
Yukarıdaki başlığı biraz abartılı bulanlar olabilir. Ama Türkiye'de medya sektörü 5 yılda ikiye katlanacaksa başka ne denir?
"İkiye katlanma mı? Onu da nereden çıkarıyorsun" dediğinizi duyar gibiyim. Emin olun, benim temennim filan değil bu. Elimde kapı gibi rapor var. Dünyanın önde gelen danışmanlık şirketlerinden PricewaterhouseCoopers (PwC) geçenlerde bir rapor yayınladı:
Küresel Eğlence ve Medyaya Bakış 2010-2014 Raporu.
O raporda Türkiye'ye ilişkin bazı sonuçlar da yer aldı.
Oradan özetleyerek aktarıyorum:
-Dünya genelindeki ekonomik krizle birlikte 2009 yılındaki gerilemenin ardından önümüzdeki 5 yılda Türkiye'de eğlence ve medya sektörü büyümesini sürdürecek. 2009 yılında sektörün büyüklüğü 5.3 milyar dolar olarak tespit edildi. 2010 yılında ise 6 milyar dolara yaklaşacak. Önümüzdeki 5 yılda Türkiye için bu sektörde öngörülen yıllık ortalama büyüme oranı yüzde 13. Buna göre, medya sektörünün 2014 yılında yaklaşık 9.7 milyar dolara ulaşması öngörülüyor.
-İnternet erişimi alanında Türkiye dünyada en hızlı büyüyen ülkeler arasında olacak. 2009 yılında 1 milyar 457 milyon dolarlık büyüklüğe ulaştı. İnternet erişiminde Türkiye'nin yıllık ortalama yüzde 20 civarında büyümesi bekleniyor. 2014 yılında internet erişimi pazarı Türkiye'de 3.7 milyar doları yakalayacak. Bunda özellikle mobil internet erişimi alanındaki hızlı büyüme etkili olacak. 2009 yılında Türkiye'de 76 milyon dolar olan mobil internet erişimi pazarı yıllık ortalama yüzde 78.5 büyüme ile 5 yıl içinde 1 milyar 376 milyon dolara ulaşacak.
-Film piyasasının da istikrarlı büyümesinin süreceği öngörülüyor. 2009'daki 199 milyon dolarlık film sektörünün iş hacmi 2010'da 215 milyon dolar seviyesine çıkacak. Önümüzdeki 5 yılda ise yüzde 11.5'lik büyüme ile Türkiye film piyasası Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Bölgesi'nin en hızlı büyüyen pazarı olacak ve 2014 yılında 343 milyon dolarlık bir düzeye ulaşacak.
-Geçtiğimiz yıl ekonomik krizden en fazla etkilenen alan televizyon reklamcılığı oldu. 2009 yılında yüzde 19 düşüşle 895 milyon dolara gerileyen televizyon reklamcılığının bu yıl toparlanarak 1 milyar 72 milyon dolara ulaşacağı öngörülüyor. 2010 dahil 5 yılda yıllık ortalama yüzde 13 büyümesi beklenen televizyon reklamcılığı 2014 yılında yaklaşık 1 milyar 650 milyon dolar seviyesine ulaşacak.
Değişen tüketici davranışlarından ortaya çıkması beklenen 3 tema
PwC uzmanlarının medya ve eğlence sektörüne ilişkin yaptıkları tahminler tüketici davranışlarındaki değişimleri de yansıtıyor. Tüketicilerin kullandıkları ürünler hakkındaki geri bildirimleri ve kullanım oranları, piyasaya sunulan ürün ve hizmetlerin ticari kapasitesi için güvenilir bir rehber. Belki de tek rehber. Yeni hizmetler ve tüketim tarzları için tüketicileri bir test alanı olarak kullanılıyor. Buradaki yanıtlar ve tepkiler olgunlaştıkça, endüstri de nereye doğru gitmesi gerektiğini tahmin ediyor. Ona göre de rotasını belirliyor ve becerebilirse tüketicinin ihtiyaç ve isteklerini önceden satın alıyor.
Şimdi bu pencereden bakışla, PwC'ye göre, değişen tüketici davranışlarından önümüzdeki dönemi etkileyecek 3 tema çıkacak. Bunlar şöyle:
1) Mobilitenin ve cihazların yükselen gücü: Teknolojilerdeki ve ürünlerdeki gelişmeler nereye varacak derseniz bu konuda eğilim belli. Bütünleşik, çok fonksiyonlu ve birlikte işleyebilen mobil cihazlar öne çıkacak. Ve bu mobil cihazlar yeni bir tüketim platformunu karşımıza çıkaracak. Çok değil, 2011 yılı sonuna kadar… Çünkü tüketiciler, giderek daha fazla "aynı anda her yerde bulunma" özelliğini talep ediyor. Bunun için çok daha geniş bir etkileşim ve uyumu destekleyecek farklı cihazlardaki içerik akışına ihtiyaç duyuyor. Neden mi? Yanıt basit: Hayat tarzlarını desteklemek için… Tüketiciler, ceh telefonlarını yeni ve farklı şekillerde kullanırken, her geçen gün daha fazla mobil uygulamaya yöneliyorlar. Bu tespitlerden yola çıkan rapora göre, "Her yerde, her zaman içerik tüketimi, içerik etkileşimi ve sosyal ağlar aracılığıyla diğer insanlarla bu içerik deneyimlerini paylaşma ve tartışma imkanı, insanların hayatlarının tamamlayıcı bir parçası haline gelecek."
2) İnternet deneyiminin tüm içerik tüketimi üzerinde büyüyen hakimiyeti: İnternet medya tüketiminin her segmentinde büyümeye devam ediyor. Bunun nedenlerini anlamak güç değil. İster gazete okuru olsun ister televizyon izleyicisi, hemen herkes bir yerlerde internetle kesişiyor. İnternet kullanmak bu dönemin tüketicisinin büyük birleştirici deneyimi. Bu da pek çok şeyi etkiliyor. İnternet-stili etkileşim diye bir şey çıktı. İnternete benzeyen, onu andıran içeri erişimi beklentisi medyanın başka alanlarını da etkiler, hatta belirler oldu. Ayrıntılara girmeye gerek yok. Bu trend televizyonda net bir şekilde görülüyor. Ama öte yandan, internet ve tüketim ilişkisi üretenleri sıkıntıya sokan şekillenmesine devam ediyor. Rapora göre insanlar, "şimdiden, internetteki dergi ve gazeteleri tüketirken, fiziksel CD veya dijital 'download' satın almak yerine Pandora gibi kişiselleştirilmiş müzik hizmetlerine başvuruyor."
3) Tüketici davranışlarındaki değişimlerle birlikte içerik için ödeme yapmaya alışmak: Yukarıda bahsettiğimiz konunun bir devamı olarak, önümüzdeki dönemde medya hizmetlerine "ödeme" meselesi en kritik meselelerden biri olacak. Buna bağlı olarak da kaliteli içerik meselesi. Özellikle de medyanın yeni alanlarında. Öyle ya, televizyona ve şimdi internete rağmen, gazetelere hala para ödemeye devam eden bir kitle var. Gazeteleri okumak için "satın alan" bir kitle var. İşte burada da "kalite" meselesi öne çıkıyor. Rapor da, "medyanın sunduklarının ödeme alabilmek için daha yüksek kalite gerektirdiği"ne dikkat çekiyor: "Tükiteciler; kullanımda kolaylık, kişiselleştirme ve/veya başka bir yerde yaratılamayan farklılaştırılmış bir deneyim ile sunulduğu zaman, içerik için ödeme yapmaya daha fazla istekli görünüyor."
Raporun bana da son derece doğru gelen bir başka yönü ise, yine yukarıda özetlemeye çalıştığımız konuyla ilgili olarak, "Yerel dinamikleri bilmek, anlamak ve ona göre davranmak yine kullanımdaki kolaylık ve kişiselleştirebilme adına önemli hale gelecek" yönündeki saptaması oldu.
Mevcut iş modellerinde devrim
Hali hazırda yürürlükte olan iş modelleri üzerinde aşırı bir baskı var. Bu baskıyı kuran, dijital dünyaya geçiş ve tüketici davranışlarındaki değişiklik. Medya sektörü de yeni gelir kaynakları elde etmek için çabalarken, içeriği paraya dönüştürme yaklaşımını yeniden düşünüyor. Üstelik görünen o ki, radikal bir biçimde…
Bu da, PwC'nin raporuna göre, kaçınılmaz bir şekilde, şirketlerin yeni dijital dünyada kendilerini konumlandıracak bir yer aramalarına neden oluyor. Masrafları ve riskleri paylaşarak tüketiciler için daha uygun içerik yaratmak diğer şirketlerle ortaklık kurmayı adeta "mecburi" hale getiriyor. Bunun ortaya çıkardığı yeni eğilim, farklı endüstri gruplarından birçok potansiyel ortak bulmak.
Uzmanlar, ortaklık ve işbirliği ne olursa olsun, yeni değer zincirinde iş yapabilmek için yedi kritik faktör belirlemişler. İşte o yedi faktör:
-Stratejik esneklik
-Tüketim deneyimleri aracılığıyla müşteri ile ilişki ve bağlılık
-Ölçek ve kapsam ekonomisi
-Deneme yanılma iştahıyla karar verme ve uygulama hızı
-Yetenek yönetiminde çeviklik
-Markayı/hakları platformlarda paraya çevirebilirlik
-Ortaklıkların yapılandırmasında, şirketler arası satın alma ve evlilik hedeflemesinde ve de entegrasyonda güçlü beceriler.
Hepimize kolay gelsin…
Futbolun Ekonomi Politiği
Futbolun ekonomi politiği olur mu? demeyin.
Olmuş bile…
Gazeteniz DÜNYA'daki yazılarıyla bu konudaki uzmanlığını yakından tanıdığınız Tuğrul Akşar, bu isimle kaleme aldığı kitabında bunun nasıl olduğunu bize anlatıyor. Zaten söze de oradan girmiş. Beraberce okuyalım:
"Şunu baştan belirtmeliyim ki, ekonomisi olan her şeyin mutlaka politikası olur. Ekonomi politikanın yoğunlaşmış ifadesi olarak kendisini sosyal yaşamda somutluyor. Hele ki, ortada bölüşülmeyi bekleyen önemli bir gelir ve bu gelirden pay alabilme savaşımı söz konusuysa, mutlaka politika işin içine girer."
Akşar, kitabında Avrupa'dan Türkiye'ye futbolundan ekonomik gelişimini detaylarıyla ele alıp analiz ediyor, buradan kalkarak futbolun geleceğini tartışıyor. İlk kitabı "Endüstriyel Futbol"dan sonra Tuğrul Akşar'ın, Literatür Yayınları'ndan çıkan 450 sayfayı aşan bu yeni kitabı, tam da dünyanın gündemine futbol oturmuşken, ekonomi ve futbolla yakın ilgilenenlerin ilgisini bir hayli çekecek gibi görünüyor.