Türkiye yükselmeye devam edecek
Son 10 yılda Türk ekonomisi dünya tarihinin en büyük finansal krizine, Gürcistan’dan Suriye’ye yanı başındaki savaşlara, İran-İsrail sürtüşmelerine, Arap Baharı’na rağmen büyüdü ve yükseldi. Kasasında memur maaşlarını ödeyecek parası olmayan bir ülkeyken, tarihimizin en istikrarlı ekonomik on yılını yaşadık.
Ancak, Türkiye’nin daha gideceği yol, alması gereken mesafeler var. Türkiye’nin en ileri ve büyük ekonomilerin arasına girmesi gerekiyor. Bölgeler arası gelişmişlik farklarını da tamamen ortadan kaldırmış, yüksek teknolojiye sahip, özel sektörü Ar-Ge yapan, markalı ürünler üreten, dünyanın en elverişli yatırım ortamlarından birine sahip bir Türkiye. Geçmiş on yıl bu daha büyük ekonomik atılımın da temelini oluşturuyor.
Bu yolda ilerlerken, Türkiye’nin önüne engeller çıkmaya devam edecek. Zira hep öyle oldu. Türkiye’nin ve Osmanlı İmparatorluğu’nun ortak son üç yüzyılı büyük ölçüde istikrarsızlıklarla kesildi. Fransız sanayileşmesi, 19. yüzyıldaki Japon ve Alman kalkınması ve daha başka başarılı dönemler istisnasız olarak belli ölçüde istikrarlı dönemlerden faydalandı. Japonlar’ın meiji restorasyonunu gerçekleştirdikleri dönemde, Sultan II. Abdülhamit döneminde Osmanlı İmparatorluğu’da bir hızlı kalkınma dönemi gerçekleştirmeye çalıştı. Ancak, büyük İmparatorluk topraklarının bu sürece sağlayacağı kaynaklar, sağlanan 30 yıllık istikrara rağmen yeterli olmadı. Abdülhamit düşürüldükten 6 sene sonra önce Balkanlar kaybedildi, ardından Almanya tarafında girilen savaşta imparatorluğun tümü kaybedildi. Cumhuriyetin ilk 15 senesi de savaş sonrası şartlarına rağmen, istikrar belli ölçüde gerçekleştirildiği için ekonomik açıdan atılım yılları oldu.
Bugün Türkiye çok daha farklı dinamiklere sahip. İstikrarsızlığa geri dönüş artık mümkün değil. Türk ekonomisinin son 10 yılda ulaştığı direnç seviyesi, iç ve dış faktörlerle defalarca test edildi. 2013 yılında da önce gezi olayları, sonra da geçen haftaki operasyonlarda ekonomi açısından yeni testler oldu. Her ikisine de Fed kaynaklı yurtdışı faktörler eşlik etti. Buna rağmen, Türk ekonomisinin temel dengelerindeki güçlülük, geldiğimizolgunluk seviyesini gösteriyor.
Bu baz üzerine, önümüzdeki dönemde güçlü bir sanayi, düzelmiş bir cari denge ve bölgesinin merkezi, dünyanın da önde gelenlerinden biri haline gelmiş bir ekonomi inşa etmemiz gerekiyor. Geçen hafta Türkiye’nin gündemine gelen yolsuzluk iddialarının üzerine Hükümetin kararlılıkla gideceğine eminim. Zira bu konu bizzat Sayın Başbakan’ın sözleriyle açıklandı. Süreç mahkemelere intikal etti zaten. Hükümetin diğer karar tedbirlerini yakın zamanda göreceğimize eminim. Bu arada, her şeye rağmen, iddialar mahkemede ispatlanana kadar tüm zanlıların masum kabul edilmesi gerektiğini de hatırlatalım.
Türkiye bundan sonra ilerlemeye, olgunlaşmaya ve yükselmeye devam edecek.