Türkiye yeniden ihracatta küresel bir dev, dona feda edilmemeli

Mine ATAMAN
Mine ATAMAN Tarımsal Hülasalar mine.ataman@dunya.com

ABD Tarım Bakanlığı’nın, 26 Ağustos 2024 tarihli Türkiye raporuna göre, ‘Türkiye’nin Tarım Ürünlerindeki Küresel Aktarma Merkezi Geleceği Parlak.’ ‘Liman altyapısı, depolama yatırımları, küresel ti­caret ağlarına derin entegrasyonu sayesinde Türkiye, yağlı tohumlar/tahıl/bakliyat/kuru­yemişer ve meyve suyu gibi ürünlerde önem­li bir aktarma merkezi haline geldi. Ukrayna Rusya gibi yakın ve ABD, Arjantin gibi uzak ülkelerden gelen ürünlerin değeri 4 milyar doları geçti. Türkiye, Orta Doğu, Orta Asya ve Afrika pazarlarına giden üçüncü ülke ta­rım ürünleri için önemli bir aktarma merkezi haline geldi. 2013 -2023 yılları arasında 500 bin tondan 2,5 milyon tonluk bir hacme ulaş­tı. Rus ve Ukrayna buğdayını un ve makarna olarak dünyaya pazarlayarak “yeniden ihra­catta küresel bir dev” haline geldi” diyerek makro düzeyde görmediğimiz fırsatlara, Tür­kiye’nin tarım algısına dikkat çekiyor.

Fiyat spekülasyonları dondan korunmalı

Türkiye ‘Trans-Hazar Doğu Batı-Orta Ko­ridoru ve Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi’nde kritik bir ticaret bağlantısı olarak konum­lanmasıyla, aktarmaların değeri ve hacmi ar­tabilir. Zirai don ile mücadele şeklimiz, Tür­kiye’nin ‘güvenilir tarım tedarikçisi’ algısını zedeleyebilir. Fındık gibi başka ülkelerde ye­tişmesi zor ürünlerde rekolte kayıpları sonu­cu ortaya çıkan fiyat artışları çiftçinin geliri­ni görece tolere edilebilir. Ancak kayısı, kiraz, üzüm gibi ürünlerde ‘hiç ürün kalmadı dedik­çe’ alıcıları Özbekistan, İran, Tunus gibi ül­kelere yönlendiriyor, ihracata ne denli zarar verdiğimizi görmüyoruz. Açıklamalar, fiyat spekülasyonlarının doğmasına neden olur­ken ‘don sofrayı vuracak’ manşetleri fırsat­çıların ekmeğine yağ sürüyor. Çiftçiyi, ihra­catçıyı koruyabilmek için gerekirse bu tarz ürünler ithal edilip dünyaya bizim tarafımız­dan pazarlanmak suretiyle olası pazar kayıp­ları önlenmeli, kısa vadeli hedeflerle ihracata kısıtlamaları getirilmemeli.

TARSİM, hasarı karşılayacak gücümüz var

Amerika, Kanada, İspanya’dan sonra dün­yanın en başarılı sigorta sistemi Türkiye’de. Tarımda ÇKS’ye kayıtlılık arttıkça sigortalı­lık da artıyor. Hasar tespit çalışmaları devam ediyor, her rakam hala afaki. Üzümün yüz­de 54’ü, kayısının yüzde 28’i, fındığın yüzde 22’si, elmanın yüzde 25’i sigorta kapsamın­da. Çiftçiler kayısı, üzüm, elma, şeftali gi­bi ürünler iklim açısından en riskli ürünlere sigorta yaptırıyor. Sigorta uzmanlarına göre, her ürüne değil ürünün katma değerine, risk oranına göre sigorta yaptırmak risk yönetimi açısından daha doğru. Tahmini 20-25 milyar TL’lik bir tazminat ödemesi öngörülen TAR­SİM’in güçlü finansman yapısı, tecrübesi ta­rihinin en büyük hasar ödemesini kolaylıkla yapabileceğini gösteriyor.

“Keşke her ürün sigortalı olsaydı” serzeni­şi sigorta disiplini açısından çok doğru değil. İklim şartları, riskler ve katma değere göre, öncelikle ‘üzüm, fındık, kayısı, şeftali, kiraz gibi ürünlerde sigorta oranını artırmak’ Türk tarımı için çok daha efektif.

Türkiye 137 milyon tondan fazla bitkisel üretim yapıyor. 73 milyar dolarlık tarımsal hasılanın 24 milyon tonluk meyvecilik kar­şılığı yaklaşık 14 milyar dolarlık bir alan zi­rai dondan çeşitli derecelerde etkilenmiş du­dumda. Ürüne, bölgeye, rakıma, bitkinin ev­resine göre onlarca farklı büyüklükte hasar oranı toplamda ne kadar maddi kaybın olaca­ğını ortaya koyacak, hasar tespiti hala devam ediyor. Dondan etkilenen tahmini 70 bine ya­kın çiftçinin 700 milyar TL’lik banka kredi­si kullanımı içindeki oranı yaklaşık yüzde 4 düzeyinde. Türkiye’de çitçiler bir yılda orta­lama 3 farklı tarım ürünü üretiyor. Her ürün benzer risklerle karşı karşıya kalabilirken ay­nı zamanda çiftçinin riskini dağıtması açısın­dan da kıymetli. Bir üründen zarar ettiğinde diğerindeki karıyla yılı kurtarabiliyor. Diğer taraftan zirai don çiftçi açısından tarladaki işleri ve yatırımları da artırıyor. Don sonrası tarlada bitkide ortaya çıkabilecek hastalıkla­ra, mantarlara karşı bakımlar, ürünler her bi­ri hem işçilik hem de finansman gerektiriyor.

Ezcümle, son 30 yılın en büyük zirai don felaketine yönelik krizi yönetimi her yönüy­le düşünülerek yapılmalı. Destekler TAR­SİM’in gelecek yılki yapılma oranını düşür­memeli, ihracat pazarları kaybedilememeli, çiftçinin gelecek yılının finansal ihtiyacı des­teklenmeli. İklim simülasyonlarına göre ye­ni ürün deseni/tohum çeşitleri ve bitki koru­ma ürünleri geliştirilerek dirençli tarım gıda ekosistemi inşa edilmeli.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Tarım Dondu 13 Nisan 2025