Türkiye yaklaşan küresel fırtınadan nasıl korunur ?

Serhat GÜRLEYEN
Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI [email protected]

ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşının değer zincirlerini kırarak küresel büyümeyi yavaşlatacağı endişesi arttıkça,  küresel sermayenin çevre ülkelerden merkeze dönme eğilimi güçleniyor.  Buna rağmen altın, yen, ABD tahvili gibi emin liman fiyatlamaları henüz risk iştahında önemli bir bozulma göstermiyor.

EPFR verilerine göre 13 - 20 Haziran haftasında hisse senedinden çıkış global fonlarda 8 milyar dolar, gelişmekte olan fonlarda 6 milyar dolar ile yıl içinde gördüğü en yüksek seviyelere ulaştı. Aynı dönemde ABD hisse fonlarına ise 5 milyar dolar giriş gerçekleşti.

Hisse senedi piyasalarında yaptığımız ilk hasar kontrol, dış ticaret savaşı fiyatlamasının merkezden ziyade  çevre ülkelerde etkili olduğunu gösteriyor. Trump’ın  sert  açıklamalarına rağmen Wall Street teknoloji hisseleri önderliğinde yeni rekorlar kırıyor. Avrupa borsaları  Haziran ayını yatay bir seyirle bitirme eğiliminde.

Gelişmekte olan piyasalarda ise satıcılı bir seyir hakim. Döviz kurlarında sert değer kayıpları ile başlayan gerileme hisse senetlerine ve tahvil piyasalarına da yayıldı. ABD ile dış ticaretin yavaşlamasına duyarlı Asya ve Latin Amerika ülkelerinde ay boyunca %5’e yaklaşan değer kayıpları görüldü.  

Yüksek betalı Türkiye varlıkları dış ticaret savaşı ile doğrudan ilişkisi olmamasına rağmen küresel satış dalgasında en çok dayak yiyenler arasında olmayı başardı. ABD ve Çşin’e olan ihracatımızın sınırlı boyutta olmasına rağmen  Türkiye kırılgan beşlinin daimi üyesi olma geleneğini sürdürdü.

Parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçişi  başlatacak 24 Haziran seçimleri öncesinde risk  primlerinin artması Türkiye  varlıklarının  gelişmekte olan ülke emsallerine göre daha sert değer kaybetmesinde etkili oldu.

Seçimler sonrasında bu durum olumlu yönde değişir mi?  Bu sorunun cevabı küresel rsik iştahına, seçim sonuçlarına ve oyuncuların izleyeceği politikalara bağlı olarak  belirlenecek.
Seçim sonrasında gelişmekte olan piyasalara yönelik risk iştahında kalıcı bir toparlanma öngörmüyoruz. Dış ticaret savaşları riskinin arttığı, doların güçlendiği, faizlerin yükseldiği ve küresel likiditenin azalmaya başladığı mevcut konjonktür gelişmekte olan ülkeler için olumsuz. 
Ancak Türkiye’nin görece fiyatlamalarının düzelmesi mümkün. Türkiye fiyatlamalarındaki bozulmanın altında iki temel gerekçe yatıyor: (i) Seçim sarmalı riski; (ii) piyasa dostu olmayan politikaların uygulanması riski.

Seçimler sonrasında Cumhurbaşkanlığı ve Meclis'in kontrolünün Cumhur veya Millet ittifaklarından birisinin elinde  konsolide olması durumunda Türkiye’nin seçim sarmalına girme riski azalacak ve piyasa fiyatlamaları bundan olumlu etkilenecektir.

Ancak Türkiye fiyatlamalarında kalıcı bir toparlanma olması için politik belirsizliğin azalması yeterli değil. Gelişmekte olan ülkelere sermaye girişinin azaldığı ve küresel sermayenin daha seçici olduğu mevcut konjonktürde politika (ekonomi politikası) belirsizliğinin azaltılması daha önemli.

Politik istikrarı sağlayan ve piyasa dostu doğru ekonomi politikaları uygulamaya söz veren bir Cumhurbaşkanı ve ekibi Arjantin seviyesine  yaklaşan Türkiye fiyatlamalarının süratle normalleşmesinde etkili olacaktır.

Not: Okuduğunuz analiz 24 Haziran seçim sonuçları görülmeden hazırlanmıştır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Petrol şoku sonrası… 23 Eylül 2019
Ağlatma beni Arjantin… 02 Eylül 2019
Emin liman aranıyor… 26 Ağustos 2019