Türkiye ve dünya ekonomisine Trump 2.0 etkileri ve beklentiler

Şevket SAYILGAN / Ekonomist
Şevket SAYILGAN / Ekonomist [email protected]

Donald Trump, 20 Ocak 2025 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri’nin 47. Başkanı ola­rak göreve başlamış ve ulusal çı­karları ön planda tutan ekonomi politikalarıyla bir kez daha dik­katleri üzerine çekmiştir.

İlk baş­kanlık dönemi boyunca izlediği “Önce Amerika” (America First) politikaları, küresel ticaret den­gelerini ve dünya ekonomisini derinden etkilediği gibi, bu ye­ni dönemde de benzer bir tab­lo ortaya çıkması beklenmekte­dir. Bu makalede, Trump’ın ikin­ci başkanlık döneminin Türkiye ve dünya ekonomisi üzerindeki etkileri ile olası beklentiler ele alınmaktadır.

Küresel ekonomiye etkileri

1 Ticaret politikaları ve koru­yucu ekonomik yaklaşımlar

Trump’ın ilk başkanlık döne­minde uyguladığı korumacı tica­ret politikaları, dünya ticaretin­de gerginlikler yaratmıştı. Çin ile başlayan ticaret savaşları, küre­sel büyümede yavaşlamaya ve te­darik zincirlerinde aksamalara neden olmuştu. İkinci dönemin­de de bu tür politikaların sürme­si beklenmektedir:

Çin ile ilişkiler: Trump’ın Çin’i haksız ticari uygulamalar­dan sorumlu tutarak uyguladığı yüksek gümrük vergilerinin de­vam etmesi, dünya ticaretinde yeni belirsizlikler doğurabilir. Çin’in karşı adımları, küresel arz zincirlerini daha da zorlayabilir.

Avrupa Birliği ve diğer ti­caret ortakları: Trump’ın ser­best ticaret anlaşmalarını yeni­den müzakere etme ve korumacı gümrük tarifelerini artırma eğili­mi, transatlantik ilişkilerde eko­nomik gerginlikleri artırabilir.

2 Finansal piyasalar ve dola­rın gücü

Trump’ın ekonomi politikaları, Amerikan ekonomisinin iç tale­bini artırmaya yönelik adımlar içerdiğinden, doların küresel ola­rak güçlenmesi muhtemeldir. Bu durum, gelişmekte olan ülkeler için bazı olumsuz sonuçlar doğu­rabilir:

Doların değer kazanması, ge­lişmekte olan ülkelerde dış borç ödeme maliyetlerini artırabilir.

ABD Merkez Bankası’nın (FED) daha sıkı para politikala­rına yönelmesi durumunda, kü­resel sermaye akışlarının ABD’ye yönelmesi ve gelişmekte olan pi­yasalarda sermaye çıkışlarının yaşanması beklenebilir.

3 Çok taraflı anlaşmalar ve küresel iş birliği

Trump’ın uluslararası kuruluşla­ra yönelik eleştirileri ve ABD’nin küresel ekonomik liderliğine karşı daha izole bir du­ruş benimsemesi, dün­ya ekonomisi üzerinde­ki koordinasyonu zayıf­latabilir.

Dünya Ticaret Ör­gütü (DTÖ): Trump, DTÖ’nün reforme edil­mesi gerektiğini savu­narak, ABD’nin kuralla­rı yeniden yazmaya ça­lışabileceği sinyallerini vermektedir.

Paris İklim Anlaşması: Trump’ın ilk döneminde anlaş­madan çekilmesi, çevreye duyarlı ekonomilerle ilişkilerde gerilim yaratmıştı. Benzer bir politika, küresel yeşil dönüşüm çabalarını sekteye uğratabilir.

Türkiye ekonomisine etkileri

1 ABD-Türkiye ticaret ilişki­leri

Türkiye, ABD ile ticaret hac­mini artırmayı hedefleyen bir ülkedir. Ancak Trump’ın gümrük tarifelerini artırması ve Türkiye’yi daha önce olduğu gibi ticaret ayrıcalıklarından mahrum bırakması, Türk ihracatçılar için risk oluşturabilir.

Çelik ve alüminyum gibi sek­törlerde gümrük vergilerinin ye­niden gündeme gelmesi, Türki­ye’nin bu ürünlerde ABD’ye olan ihracatını zorlaştırabilir.

ABD’nin enerji politikaların­daki değişiklikler, Türkiye’nin enerji ithalat maliyetlerini etki­leyebilir.

Jeopolitik gerilimler ve yaptırım riski

Trump döneminde ABD-Türkiye ilişkileri sık sık yaptırım tehdit­leriyle gölgelenmiştir. S-400 ha­va savunma sistemi ve diğer je­opolitik meseleler bu dönemde tekrar gündeme gelebilir:

ABD’nin Türkiye’ye yönelik CAATSA yaptırımları gibi ön­lemleri artırması, Türk finans pi­yasalarını olumsuz etkileyebilir.

Türk Lirası’nın değer kaybı ve finansal piyasalardaki dalgalan­malar, yatırımcı güvenini zedele­yebilir.

3 Dolarizasyon ve sermaye hareketleri

Trump’ın göreve başlamasıy­la birlikte doların küresel olarak değer kazanması, Türkiye gibi döviz açığı bulunan ekonomiler­de ciddi baskılar yaratabilir:

Türkiye’nin döviz cinsinden borçları, güçlü dolar nedeniyle ödeme zorluğu yaratabilir.

Sermaye çıkışları hızlanabilir ve Merkez Bankası üzerindeki fa­iz artırma baskısı artabilir.

4 Savunma sanayii ve ticaret

Türkiye’nin savunma sanayii projelerinde ABD ile ortaklıkla­rı, Trump’ın politikaları doğrul­tusunda yeniden masaya yatırıla­bilir. F-35 programına dönüş ih­timali zayıf olsa da, Türkiye’nin ABD’den savunma ithalatı ve tek­noloji transferi üzerinde yeni an­laşmalar gündeme gelebilir.

III. Beklentiler ve stratejik adımlar

Trump’ın başkanlık dönemi­nin hem Türkiye hem de dünya ekonomisi üzerindeki olumsuz etkilerini sınırlamak için çeşitli stratejik adımlar gerekmektedir:

Türkiye’nin çeşitlendirme politikası: Türkiye’nin ticaret ortaklarını çeşitlendirmesi ve ABD’ye olan bağımlılığını azalt­ması önemlidir. Özellikle Asya, Afrika ve Avrupa Birliği ile yeni ticaret anlaşmaları bu dönemde kritik olacaktır.

Yeşil dönüşüm ve enerji ba­ğımsızlığı: Trump’ın fosil ya­kıt odaklı politikalarının Tür­kiye’nin enerji maliyetlerini artırma ihtimaline karşı, yenile­nebilir enerji kaynaklarına yatı­rım yapılmalıdır.

Dijital ekonomi ve inovasyon: Türkiye’nin ekonomik büyü­mesini desteklemek için tekno­loji, dijitalleşme ve inovasyona yönelik yatırımlar artırılmalıdır.

Sonuç

Donald Trump’ın 20 Ocak 2025’te göreve başlaması, kü­resel ekonomik dengeleri yeni­den şekillendiren bir dönemin başlangıcı olabilir. Türkiye’nin bu süreçte karşılaşacağı riskler, özellikle dış ticaret, jeopolitik ilişkiler ve finansal piyasalarda belirsizlikler etrafında şekillene­cektir. Ancak stratejik adımlar ve uluslararası iş birliğine yönelik politikalar, Türkiye’nin bu zor­lu dönemde ekonomik istikrarı­nı korumasına yardımcı olabilir.

Trump’ın ikinci döneminin, hem Türkiye hem de dünya eko­nomisi üzerindeki etkileri uzun yıllar tartışılmaya devam ede­cektir. Bu dönemde izlenecek po­litikalar, küresel ekonomik düze­nin geleceğini belirleyen temel unsurlardan biri olacaktır.

Son söz: “Aç bir mide, boş bir cüzdan ve kırık bir kalp, sana ha­yattaki en değerli dersleri öğre­tir.” Robin Williams

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar