Türkiye Varlık Fonu’na hayat verecek yeni yatırım ve finansman modeli
Dr. Levent SÜMER - PMP, MRICS
Bugün yaygın olarak kullanılan ve PPP olarak adlandırılan Kamu-Özel İşbirliği modeline alternatif finansman modelleri önermek, gerek bu modelin eksikliklerinin tamamlanması gerekse seçeneklerin çoğaltılabilmesi açısından oldukça önemlidir.
Kamu kurumlarının fona devredilmesi ile kaynak oluşturarak 2016 yılında kurulan Türkiye Varlık Fonu, kalkınmayı hızlandırma, büyük kamu projelerine finansman sağlama ve piyasalarda istikrarı sağlama amacı gütmektedir. Bugün gelinen nokta itibariyle fonun bu yönde bir işlevselliği maalesef henüz sağlanamamıştır.
BES fonları uzun vadeli yatırım araçları olmaları sebebiyle büyük çaplı projeler için önemli birer finansman kaynağıdır. Aralık 2017 itibariyle 77,1 milyar TL’lik bir büyüklüğe ulaşmış olmalarına rağmen OECD ülke ortalamalarının çok gerisinde kalmaları ve otokatılımdan %50’nin üzerinde çıkış olması, bireysel emeklilik sistemin kurgusunun tekrar ele alınmasını zorunlu kılmaktadır.
Ülkemizde yeni gelişmekte olan ve vergi muafiyetleri gibi ciddi teşvikleri olan gayrimenkul fonları ve varlığa dayalı olmaları sebebiyle kriz zamanlarında konvansiyonel finansal sisteme oranla daha stabil kalan ve dünyada hızlı bir büyüme trendinde olan İslami fonlar da yatırım finansmanı açısından önemli birer kaynak durumundadır.
Boğaziçi Üniversitesi'nde hazırlamış olduğum doktora tezimde kurmuş olduğum yeni finansman ve yatırım modeli; emeklilik fonları, gayrimenkul fonları ve İslami finansman enstrümanlarını birleştiren ve birbirini besleyen bir ekosistem şeklinde tasarlanmış ve üçüne de yatırım yapanlara fayda sağlayacak bir çerçeveyi esas alarak Türkiye Varlık Fonu’na gerçek manada işlerlik kazandıracak bir yapıda kurgulanmıştır. Doktora tezimde enerji, altyapı, ulaşım, kentsel dönüşüm dahil büyük çaplı yatırım ve gayrimenkul projesini finanse etmek amacıyla bağımsız bir düzenleyici ve fonlayıcı bir mekanizma olarak Türkiye Gayrimenkul Fonu adında çatı bir fon kurulmasını önermekteyim. Kapsamını genişleterek Türkiye Yatırım Fonu (TYF) olarak tekrar adlandırdığım fon, fonların fonu şeklinde bir yapıda kurgulanmış ve her bir yatırım için ayrı bir sermaye piyasası ihracını ya da halka arzı içerecek şekilde tasarlanmıştır. Örneğin halihazırda PPP ile fonlanmakta olan şehir hastanelerinin her biri için bir Hastane GYO kurulup halka arz yapılması, otoyol, köprüler ve enerji projeleri için varlığa dayalı bir yatırım aracı olan sukuk ihracının yapılması, altyapı projelerinin finansmanı için altyapı GYO’ların kurulması, teknoloji yatırımları için girişim sermayesi yatırım fonu ve girişim sermayesi yatırım ortaklıkları kurulması, gayrimenkul yatırım fonlarının mevzuatında düzenleme yapılarak bu fonların geliştirme aşamasındaki projelere yatırım yapabilmesinin önünü açmak suretiyle kentsel dönüşüm projelerini fonlaması, yenilenebilir enerji yatırımları için green (yeşil) sukuk, sosyal sorumluluk projeleri için social responsible sukuk ihraçları önerilmektedir. Modelimde bu yeni kurulacak fonlar ve yapılacak ihraçlarla birlikte halihazırda özel sektör ve devlet tarafından kurulmuş veya ihraç edlmiş GYO’ları, GYF’leri, kira sertifikalarını (sukuk), gayrimenkul sertifikalarını, girişim sermayesi yatırım fonlarını, girişim sermayesi yatırım ortaklıklarını da içeren bir yatırım havuzu oluşturarak yeni bir “Gayrimenkule Dayalı Bireysel Emeklilik Sistemi” tavsiye edilmektedir.
Devletin yatırım projelerini sermaye piyasası araçlarıyla finanse etmesi ve bu enstrümanların yatırım aracı olarak yer aldığı yeni bir emeklilik sistemiyle entegre edilmesi, halihazırda finansman bulma, BES’ten çıkışı durdurma ve yüksek faiz oranlarını aşağı çekme gibi birçok önemli hususa çözüm teşkil edecektir. Önermiş olduğum yeni emeklilik sisteminin birincil finansman kaynağı bugüne kadar biriken devlet katkısı ile gönüllülük esasına göre ödenmiş olan katkı paylarının isteğe bağlı transferi, bununla birlikte otokatılımda birikmesi planlanan yeni katkı paylarının bir kısmının ya da tamamının zorunlu olarak bu fon havuzunda değerlendirilmesidir. İkinci aşamada yurtdışındaki emeklilik fonlarının, özel fonların, varlık fonlarının, vakıfların, sigorta firmalarının da elde edilecek getiriye bağlı olarak yatırımcı olması beklenmektedir.
Geliştirmiş olduğum özgün ve inovatif model, sistemin faizsiz bir tabana oturması sayesinde İslami fonları ülkemize çekecek, bununla birlikte hedeflediği yüksek getiri oranı sebebiyle de büyük varlık fonları, emeklilik fonları, vakıfları ve sigorta şirketlerini de Türkiye Yatırım Fonu’nun ana yatırımcıları haline getirecektir. Bu da nihai olarak ülkemiz ekonomisinin ciddi bir büyüme gerçekleştirmesine yardımcı olacaktır.