Türkiye-Rusya ilişkilerinin KOBİ’lerin uluslararası pazarlamada dijital dönüşümlerine etkisi
Dış ticarette Türkiye-Rusya ilişkilerinin KOBİ’lerin uluslararası pazarlamada dijital dönüşümlerine etkisi
Dr. Mehmet Akif GÜNDÜZ - Konya Ticaret Odası Karatay Üniversitesi İİBF Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölümü Öğretim Üyesi
İki ülke arasındaki dış ticaret hacimleri genellikle ülkeler arasındaki politik ilişkilerden etkilenmektedir. Bu bağlamda, dış ticaret hacminin, ülkeler arasındaki politik ilişkilerin kötüleşmesi durumunda azalması, politik ilişkilerin iyileşmesi durumunda da artması beklenmektedir. Türkiye ile Rusya Federasyonu arasındaki ekonomik ilişkilerin uzun dönemli belirleyicileri incelendiğinde, ülkeler arasındaki politik ilişkilerin ekonomik etkileri dikkat çekici düzeydedir. Dış politika krizlerinin, nominal bağımsız değişken olarak tanımlandığı modellerde, dış ticaret dengesi gibi ekonomik göstergeler ile uzun vadeli negatif ilişkili olduğu görülmektedir.
Ancak, bilimsel çalışmalar göstermektedir ki dış politikada ilişkilerin iyileşmesi, aynı güçte bir pozitif ilişki örüntüsüne sebep olmamaktadır. Bir başka deyişle, Türk-Rus ilişkilerindeki politik krizler dış ticaret hacmini hızlı bir biçimde düşürmekte, ancak ilişkilerin düzelmesi dış ticaret hacimlerini aynı hızda artırmamaktadır. Bu durumun olası bir sebebi, değişkenler arası nedensellikteki gecikme faktörüdür. Dış ticaret hacimlerinin ülkelerarası politik iyileşmelerden etkilenmesi, kriz anındaki kötüleşme kadar çabuk olmamaktadır. Dolayısıyla, ekonomik iyileşme döneminin daha uzun vadede yaşandığı anlaşılmaktadır. Hatta, bu gecikme, normalleşme olarak kabul görmüş bir olgudur.
Türkiye-Rusya ilişkilerindeki son yıllardaki normalleşmenin ekonomik etkileri kendisini özellikle dış ticaret hacminde göstermektedir. Türkiye’nin Rusya Federasyonu’na olan ihracatı 2017 yılında 2 milyar 735 milyon dolar seviyesinde iken, 2018’in son çeyreği itibariyle son dört çeyreğin toplamında 3 milyar 406 milyon dolar seviyesine ulaşılmıştır. Geçmiş yıllara göz atıldığında, Rusya’ya olan ihracatımızın tepe değerinin 6 milyar 680 milyon dolar ile 2013 yılında yakalandığı görülmektedir. 2016 yılında 2 milyar doların altına inen ihracatımız, o tarihten bu yana sürekli bir artış eğilimi içerisindedir. Bir üst paragrafta sözü edilen, iyileşme dönemlerinde gecikmeli etki de hesaba katılacak olursa, ihracat hacmimizin 2020 yılına gelindiğinde 2013’teki zirve değeri aşması beklenmektedir.
12 Kasım 2018 tarihinde Rusya'nın başkenti Moskova’da düzenlenen Türkiye-Rusya İş Forumu’nda Türkiye ve Rusya’nın ortak bir “Dış Ticaret Eylem Planı” oluşturulması konusunda anlaştıkları ve eylem planının tasarlandığı açıklanmıştır. Bu eylem planı, iki ülke lideri tarafından İstanbul'daki Türk-Akım Projesi Deniz Bölümünün Tamamlanması Töreni’nde dile getirilen 100 milyar dolarlık dış ticaret hacmi hedefine ulaşmayı hedefleyecektir. Dolayısıyla, eylem planı hedeflerine ulaştığında iki ülkenin yaklaşık 80 milyar USD’lik bir dış ticaret hacmi artışını paylaşacakları tahmin edilmektedir. Bu artışın hedeflenen dengeli dağılıma ulaşması, Rusya’yı Türkiye’nin bir numaralı ihracat pazarı konumuna getirecektir. Karşılaştırmak gerekirse, 2017 yılında Türkiye’nin birinci ihracat pazarı 15 milyar dolar ile Almanya’dır. Türkiye-Rusya Dış Ticaret Eylem Planı başarıya ulaştığında bu rakamın 3 katı büyüklüğe ulaşmak mümkün olacaktır.
Türkiye-Rusya ortak dış ticaret stratejisinin temel amaçlarından birinin de dijitalleşme olacağı beklenmektedir. 2018 yılı itibariyle ülkemizde kayıtlı 2,5 milyon KOBİ bulunmaktadır. Bunların 1 milyona yakını ihracat yapabilme potansiyeline sahip işletmelerdir. Oysaki, bu işletmelerin yalnızca 65 bin tanesi ihracat yapabilmektedir. Kısacası, ihracat yapabilme yeteneğine sahip KOBİ’lerimizin yalnızca yüzde 0,65’i aktif ihracatçı konumundadır. Türkiye-Rusya ortak dış ticaret stratejisinin iki ülkenin de ekonomisinin bel kemiğini oluşturan KOBİ’leri dijital pazarlama kanalları ile uluslararasılaştırma amacına yönelik olması, aktif ihracatçı konumundaki KOBİ oranında önemli bir artışa neden olacaktır. Böylece, dijital pazarlama kanalları yoluyla uluslararasılaşmış KOBİ’lerimizin uluslararası entegrasyon kapasiteleri güçlenecektir. Bu durum, Rusya’ya olan hedef ihracat rakamından çok daha değerli bir çarpan etkisine sahiptir. Dünya ekonomisindeki eş zamanlı dijitalleşme ve küresel entegrasyon sürecinde KOBİ’lerimizin hiper rekabette varlıklarını sürdürebilmeleri için ihtiyaç duydukları temel yetkinlik, uluslararası pazarlara erişimlerini mümkün kılan dijital enformasyonu ve büyük veriyi işleyebilme ve bu bilgiyi kullanarak uluslararası pazarlara erişebilme becerileri olacaktır. Dijital pazarlama kanallarında bilgiyi kullanabilen ve bu yolla uluslararasılaşmayı başarabilen işletmelerimiz için elde edilecek olan temel kazanç, bu tecrübeyi, tüm dünya pazarlarının dijital kanallar yoluyla yakınsadığı günümüzün küresel entegrasyon çağında, benzersiz bir bilgi temelli rekabet üstünlüğüne dönüştürebilmek olacaktır.