Türkiye-Polonya ilişkilerinin 600. yılı kutlanıyor!
Çoğumuz Polonya’yı yakından tanımamakla birlikte, Türk kamuoyunda bu ülkeye gene sevgiyle yaklaşılıyor. Tarihte Lehistan olarak anılan Polonya’ya duyduğumuz yakınlığın kökü eskilere uzanıyor. Lise tarih kitaplarımızda hepimiz İkinci Viyana Kuşatması sırasında Avusturyalıların imdadına Polonya Kralı Jan Sobieski’nin yetiştiğini, yoksa Viyana’nın Türkler karşısında kendini koruyamadığını okuduk. Fakat okumaya devam edince, Lehistan’ın Rusya ve Avusturya imparatorlukları arasında 1795’te tamamen paylaşıldığını da öğrendik. Buna ısrarla karşı çıkan, Polonya’nın bağımsızlığını her zaman destekleyen, Polonya’nın bağımsızlığı için mücadele ederken mülteci durumuna düşen insanlara kucak açan başlıca ülkenin Osmanlı İmparatorluğu olduğunu, bunun yan ürünü Polonezköy’ün halen varlığını sürdürdüğünü de biliyoruz. Tarih kitaplarımızda Osmanlı sarayındaki diplomatik kabul törenlerinde Lehistan elçisinin adının okunduğu, henüz gelemediği, yolda olduğunun dile getirildiği ülkemizin bağımsız Polonya fikrine ne kadar derinden bağlı olduğunun güçlü ifadesidir.
Polonya 1918’de Versay Anlaşması ile tekrar bağımsızlığına kavuştu. Maalesef bağımsızlık uzun sürmedi, ülke II. Dünya Savaşı’nda Almanya ve Rusya’nın işgaline uğradı. Savaş sonrasında bağımsız ülke statüsünü koruyabildi ama Sovyet nüfuz alanına girdi. Komünist yönetime karşı ayaklanmalar şiddetle bastırıldı ama özgürlük ateşi söndürülemedi. Nitekim Doğu Avrupa’da Sovyet hakimiyetine karşı en güçlü direnme de Polonya’da başladı. Sonunda Varşova Paktı çöktü, Sovyetler dağıldı, demokratik seçimle başa gelen hükümetlerin önderliğinde Polonya Avrupa Birliği’ne girdi ve en saygın üyelerden biri oldu.
Polonya ile Türk İmparatorluğu’nun diplomatik ilişkileri 1414 yılında başlamış. Polonya’nın bağımsızlığını kaybettiği dönemlerde bile Türkler bunu tanımadığından, 600 yıldır devam ettiği kabul ediliyor. Artık birbiriyle sınırdaş olan Lehistan ve Osmanlı İmparatorlukları yok. İki ülke de meşakkatli tarihi deneyimler yaşadılar, şimdi bağımsız cumhuriyetler. Aralarındaki yüzlerce kilometrelik mesafede başka devletler var. Ancak, ortak geçmişleri onları birbirine yakınlaştırıyor. Yeni ortamda tarihteki rekabet bile dostluğun pekiştirilmesi için bir vesile oluyor. Hatırlayanlar olabilir, 1683’te Polonya Krallığı’nın yardımı sayesinde başarısızlığa uğrayan Viyana Kuşatmasının 300. yılı bir kültür etkileşimi olgusu olarak kutlanmış, sergiler açılmış, konserler verilmiş, konferanslar tertiplenmişti. Türkiye-Polonya Diplomatik İlişkilerinin 600. yılı da benzer faaliyetlerle kutlanıyor. Bitirdiğimiz hafta bu tema etrafında Pera Müzesinde bir sergi açıldı, DSO Aya İrini’de bir konser verdi.
Türkiye’nin her cephede yalnızlaştığı bir dönemde, Polonya ile mevcut dostluk ve yakınlık her zamankinden daha değerli. Polonya ile dost olduğumuz için sevinmeliyiz. 600 yıllık diplomatik ilişkilerimiz kutlu olsun.