Türkiye ne zaman negatif ayrışır?

Üzeyir DOĞAN
Üzeyir DOĞAN PİYASANIN İÇİNDEN

Son dönemde Irak, Suriye, Avrupa ve son olarak ABD kaynaklı siyasi ve jeopolitik gelişmelerin piyasalarımız üzerindeki etkisinin oldukça sınırlı kaldığını gördük. Bu dönemde yaşanan krizle ilgili tansiyonu yükseltebilecek açıklamaların etkilerinin oldukça sınırlı kalması ve sonrasında pozitif fiyatlamanın devam etmesini enformasyon-formasyon uyumsuzluğu olarak değerlendirmek mümkün. Bu tür uyuşmazlıkların çok fazla sürdürülebilir olduğunu düşünmüyoruz. 

Önceki hafta Irak’ta yapılan referandum gündeme otururken, geçtiğimiz hafta vize krizine uyandık. Bu hafta ise bu iki konudaki gelişmelerle birlikte Suriye’de İdlib’de devam eden operasyon ve 19-20 Ekim’de Brüksel’de gerçekleşecek olan AB Liderler Zirvesi ön planda olmaya aday görünüyor. Hatırlanacak olursa ekim ayı başında Alman hükümet sözcüsü, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğine hazır olmadığını ve halihazırda fiilen durmuş durumda bulunan katılım müzakereleri konusunun ekim ayındaki liderler zirvesinde ele alınacağını ifade etmişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da geçtiğimiz hafta bu konuda; bu minderden biz değil siz kaçacaksınız, eğer dürüstseniz yapın açıklamanızı bitirelim bu işi, bizim size bir ihtiyacımız yok karşılıklı bir ihtiyaç var burada, şeklinde bir açıklaması olmuştu. Bu nedenle bu hafta gerçekleşecek olan bu zirvenin ve buradan çıkacak mesajların fiyatlamalar üzerinde etkili olabileceğini düşünüyoruz.  

Eylül ayındaki satışların ardından ekim ayı ile birlikte gelişmekte olan ülkelere girişler yeniden hızlandı. MSCI Gelişmekte Olan Ülkeler Endeksi geçtiğimiz hafta devam eden yükselişle 2012 başından beri gördüğü tarihi zirvelere ulaştı. Borsa İstanbul’da ABD ile yaşanan vize krizine rağmen yükselişin devam etmesindeki ana etken de gelişmekte olan ülkelere yönelen bu ilgi. Bu hareket son dönemde Türkiye özelinde ortaya çıkan risklere rağmen, yatırımcıların Türkiye’yi gelişmekte olan ülkeler sepetinin dışına çıkarmadığını gösteriyor. Yukarıda bahsettiğimiz enformasyon-formasyon uyumsuzluğunun temelinde de bizce bu durum var. Bu dönemde Türkiye’ye yönelik risk algısının en iyi göstergesi de CDS primleri. CDS primleri 200’ün altında kaldığı sürece Türkiye için kalıcı bir negatif ayrışmadan bahsetmek zor. Bu nedenle bu referans çizgisini yakından takip etmek gerekiyor.  

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar