Türkiye-Mısır ilişkilerinde yeni döneme doğru

Prof. Dr. Ragıp Kutay KARACA
Prof. Dr. Ragıp Kutay KARACA DIŞ POLİTİKANALİZ [email protected]

Küreselleşmenin zirve yaptığı günümüzde devletler arasında ekonomik ilişkiler gelişmeden siyasi ilişkilerde ilerleme sınırlı kalıyor. Bu düşünceyle hareket eden Avrasya Stratejik Araştırmalar ve Düşünce Platformu (ASAD) Tunus’tan sonra Mısır’da da “İş Formu” düzenledi. Forumun D-8 zirvesinin hemen öncesinde gerçekleşmesi önemliydi. Foruma çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren 40’a yakın Türk iş insanı katıldı. Mısırlı iş insanlarının ilgisi ise inanılmazdı. 200’den fazla firma görüşmeye geldi.

Mısır tarih boyunca önemi büyük olmuş bir coğrafyada yer alıyor. Antik dünyanın gizemli ve görkemli medeniyetlerinden biri. Tarihin ilk yazılı anlaşması “Kadeş Antlaşması” Mısır ile Hititler arasında imzalandı. Yazılı diplomasinin doğuşu da Mısır’da.

Tarihsel bağlarımızın güçlü olduğu bir ülke Mısır. Mısır, 1914 yılına kadar resmen İmparatorluğun bir parçası oldu. Ülke 1798-1801 yıllarında Fransa’nın kontrolüne girdi. Birleşik Krallık tarafından ise 1882'de işgal edildi. I. Dünya Savaşının başlamasıyla, bu durum, resmi statü kazandı. Mısır’da Türk hanedan etkisi cumhuriyetin ilanına kadar (1953) devam etti.

Nil Mısır’ın her şeyi

Mısır için Nil Nehri, sadece bir su yolu değil, aynı zamanda bir yaşam kaynağı. Nil’in yalnızca Mısır’ın tarihini değil, bugününü de nasıl şekillendirdiğini görmek büyüleyiciydi. Bu devasa nehir, yalnızca bir ulaşım yolu değil; aynı zamanda ticaretin, tarımın ve kültürel etkileşimin kalbi olarak Mısır’ın hatta Afrika’nın tüm dinamiklerini kucaklıyor. (RESİM 1 NİL) Nil Nehri’nden uzaklaştıkça toprak çölleşiyor. Bu yüzden Mısır’ın bereketli kısmı kara ülke, kurak olan kısmı ise kızıl ülke olarak adlandırılmış.

Mısır ekonomik zorluklarla boğuşuyor

Mısır ekonomisi; yaşanan devalüasyon, Rusya-Ukrayna savaşının jeopolitik etkilerinin yarattığı küresel ekonomide yavaşlama ve başta İsrail Filistin sorunu olmak üzere yaşanan bölgesel gerginlikler nedenleriyle ciddi biçimde zorlamakta. Dünya Bankası Mısır raporunda resmi rezervlerde ve döviz varlıklarında keskin bir düşüş olduğu ve borcun GSYİH'ya oranının arttığı belirtiliyor. Bunun için Mısır Hükümeti, yükselen fiyatların etkisini hafifletmek için birçok ekonomi paketini devreye sokmuş. Bunlar yetersiz kalınca da ekonomik program için IMF’den destek talep etmiş.

Mısır ekonomisi kronik hale gelmiş bir dış ticaret açığı sorunuyla karşı karşıya. İhracat-ithalat arasında iki katı fark var. İthalatında mineral yakıtlar, yağlar ile makinalar, mekanik cihazlar-aletler öne çıkıyor. Nil’in verdiği zenginliğe rağmen hububat ithalatında 2023 yılında dünyada 5. sırada yer almış.

IMF, 2024 yılı için Mısır’ın 380 milyar dolarlık milli geliri ile 196 ülke arasında dünyada 43. büyük ekonomi olmasını beklerken kişi başına düşen milli gelir de ise ancak 135. sırada yer almasını öngörüyor. Bu durumu başkentin birçok noktasında hissediyorsunuz. Mısır halkının çoğunluğu ekonomik zorluklarla boğuşuyor.

Havalimanından çıktığınızda yol kenarında yer alan mahallelerdeki keşmekeşlik ve kullanılmayan mekanlar gruptaki herkesin dikkatini çekti. Aynı manzarayla Kahire’nin birçok bölgesinde karşılaştık. Bu manzara karşısında Türkiye’nin inşaat sektöründe dünya liderlerinden biri olması mı yoksa deprem ülkesi olmamız mı bilinmez hepimizi “kentsel dönüşüm” konuşmaya itti. Binalara bakınca bir deprem olsa taş taş üstünde kalmaz düşüncesinin kafanızda oluşmaması imkânsız.

Bu arada rehberimiz Kahire’de farklı bölgelerde yeni şehirler yaratıldığını anlattı. Sonraki günlerde gezdiğimiz bu bölgelerle yukarıda anlattıklarımız arasında o kadar büyük bir yaşam farkı var ki gelir dağılımındaki dengesizliği anlamamak imkânsız.

Turizm Mısır için çok önemli

Mısır'ın antik alanları ve Kızıldeniz kıyısı, dünyanın dört bir yanından ziyaretçileri çekiyor. Emin olun ülkenin kültürel mirasını burada sıralamaya kalksak çok yer tutar. Bu da turizm sektörünü ön plana çıkarıyor. Turizm Mısır ekonomisinin yaklaşık %10-15'ini oluşturuyor, milyonlarca insan için de iş imkanı sağlıyor.

Biz bu zengin mirasın yalnızca Kahire ve çevresinde yer alanlarını görme şansını yakaladık. Bu büyülü şehir, binlerce yıl öncesinden kalan antik eserler ile günümüz metropol hayatının eşsiz bir karışımını sunuyor. Yalnızca Kahire için bile en az 3 güne ihtiyacınız var.

Gezimizin ilk durağı Giza Piramitleri’ydi. Antik dünyanın yedi harikasından biri olan Keops Piramidi, 147 metreyi aşan yüksekliğiyle hayal gücünü zorlayan bir mühendislik harikası. Yanında yer alan Kefren ve Mikerinos piramitleri, farklı boyutlarına rağmen aynı büyüleyici etkiyi yaratıyor. Aklımıza bunlar bir insan yapısı mı yoksa işin içine uzaylılar mı girdi sorusu gelmedi değil. Altın oran ve Pi sayısından haberdar olmamalarına imkân yok gibi.

Piramitlerin hemen yanı başında duran Sfenks heykeli ise, gizem ve büyüklüğün sembolü olarak dikkat çekiyor. Sfenks’in zamana karşı dimdik duruşu, tarih boyunca bu coğrafyanın tanıklık ettiği tüm olayları düşündürüyor.

Yeni yapılan Büyük Mısır Müzesi Giza’da piramitlerin hemen yanı başında. Dünyanın en büyük arkeoloji müzesi olarak tasarlanmış bir kültürel başyapıt. Henüz tamamlanmamış olsa da kısmen açılan alanları bile Antik Mısır’ın görkemli tarihine ışık tutuyor. Girişte karşılaşılan II. Ramses Heykeli, Antik Mısır’ın görkemli geçmişine dair etkileyici bir başlangıç sunuyor. Müze, Antik Mısır’ın zanaatkârlığını ve estetik anlayışını eşsiz bir şekilde yansıtıyor. Müzede, yalnızca geçmişin izlerini görmüyor; medeniyetlerin yükselişi ve insanlık tarihinin evrimine tanıklık ediyorsunuz.

Han El Halili Çarşısı, Kahire’nin kalbinde, tam da şehrin ritmini hissettiğiniz bir yer. Tarihi 14. yüzyıla kadar uzanıyor. Osmanlı döneminde ise burası Türk Çarşısı olarak biliniyormuş. Dar sokaklarında dolaşırken bakır işçiliği, altın takılar, egzotik parfümler ve baharatların kokusu sizi içine çekiyor. Burada sadece alışveriş yapmıyorsunuz; yüzlerce yıllık bir geleneğin parçası oluyorsunuz. Han El Halili, sadece bir çarşı değil; adeta Kahire’nin ruhu. Ancak, yüzyılların yorgunluğunu da hissetmek mümkün; bazı bölümleri harap durumda...

Çarşının dar sokaklarında tarihin kokusunu takip ederek El Fişâvi Kahvehanesine uğradık. Bu mekân, yalnızca bir kahvehane değil; düşlerin, fikirlerin ve dizelerin buluştuğu bir yuva gibi. Duvarında asılı Mehmet Akif’in fotoğrafı bizim için en önemlisi. Yunus Emre Enstitüsü astırmış fotoğrafı. Akif sürgündeyken burada vakit geçirirmiş. Bir fincan Türk kahvesi eşliğinde, Akif’in mısraları dolandı zihnime. Bu kahvehane, yalnızca kahve değil; geçmişin ruhunu da sunuyor misafirine.

“Annenin bildiği dil çocuğunundur”

Yunus Emre Enstitüsüne de bir paragraf açmak lazım. Mısır’da Türkçe öğretimine büyük ilgi var. Tüm açılan kurslar dolu ve devam etme oranı yüksek. Ama en önemlisi öğrencilerin çoğunluğunun kadın olması. Neden mi?  Çünkü “Annenin bildiği dil çocuğunundur” derler.

Benim için önemli bir yer de Tahrir Meydanıydı. Uluslararası ilişkiler çalışınca 2011 yılında Mübarek’e karşı yapılan devrimin sembolünü görmemek olmazdı. Tahrir’i görünce anladım ki devrim buradan başka bir yerde başlayamazdı. Keza Tahrir’in çevresi uyumuyor diyebilirim. Mısır’da hayat akşamüstü başlıyor. Sonrası, iğne atsanız yere düşmüyor.

Türkiye-Mısır ticari ilişkileri

2023 yılı rakamlarına bakıldığında Mısır’ın ihracatında Türkiye (4 milyar dolar) %9’luk payla ilk sırada. Türkiye’nin ithalatı bir önceki yıla göre %43 artmış. En çok ithalat yaptığımız ülkeler listesinde Mısır 22. sırada.

Mısır’ın ithalatında ise Çin’in (13 milyar dolar) payı %16. Türkiye (3 milyar dolar) ise %3’lük bir paya sahip. Türkiye’nin ihracatında ise Mısır 18. sırada. İkili ticarette Türkiye, 2023 yılında, 307 milyon dolar açık vermiş durumda.

Türk şirketleri Mısır’ı üretim üssü haline getiriyor

Türkiye'de artan üretim maliyetleri şirketlerimizi, uluslararası piyasalarda rekabet edebilmek için, daha düşük maliyetli üretim yerleri aramaya itti. Mısır’da işçilik maliyetinin düşük olması ve nüfusun yoğunluğuyla geniş pazar potansiyeli Türk yatırımcılar için cazip bir ortam sunmakta.

Mısır'ın ABD, AB, Güney Amerika ve Afrika ülkeleri ile gümrüksüz ticaret anlaşmaları var. Dolayısıyla Mısır'da üretim yapmak ihracatta büyük fırsatlar sunuyor. Türkiye’nin dünya çapındaki birçok firması Mısır’da büyük yatırımlara imza atmış. Türk yatırımlarının büyüklüğü 3 milyar doları geçmiş durumda. Öyle ki Mısır'ın toplam tekstil ve konfeksiyon ihracatının üçte birini Türk firmaları yapıyor.

ASAD önemli işlere imza atıyor

ASAD’ın Tunus’tan sonra Mısır’da düzenlediği “İş Formu” büyük bir katılımla gerçekleşti. Formun açılışını yapan ASAD Başkanı Murat Doğanay; “Kuzey Afrika, Afrika kıtasına açılan stratejik bir köprü olarak görülmekte ve bölgedeki ülkeler Fas, Cezayir, Tunus ve Mısır, Afrika’nın tamamına ulaşacak bir iş potansiyelini temsil etmektedir. Türkiye’nin tarihi bağlarının güçlü olduğu Kuzey Afrika’nın ekonomik gelişim potansiyelinden yararlanması gerektiğini düşünüyoruz” vurgusu yaptı.

Türkiye’nin Mısır Büyükelçisi Salih Mutlu Şen ise son dönemde Mısır ile kurulan siyasi ilişkilerin geçmişi çok hızlı onardığını belirtti. Büyükelçi Şen, Türk iş insanlarının özellikle tekstil sektöründeki yatırımlarına vurgu yaptı. Tekstil vurgusuna karşın Mısır’da foruma katılan iş insanlarının sektörel çeşitliliği bizi şaşırttı. Avukatlık bürolarından, küçük ev aletlerine, demir çelikten turizme, hububattan parfümeriye bir çeşitlilik bu...

Türkiye-Mısır siyasi ilişkileri

Abdel Fattah El-Sisi’nin, 2013 yılında, Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi darbeyle devirmesi iki ülke ilişkilerinin bozulmasına neden olmuştu. Türkiye çok sert tepki göstermiş ve iki ülke arasında neredeyse bütün köprüler atılmıştı. Bu süreç on yıla yakın devam etti.

Bugün geldiğimiz nokta Türkiye’nin Mısır politikasındaki değişikliğin karşılık bulmasıdır. Karşılıklı ziyaretlerin sonuncusu Kahire’de düzenlenen D-8 zirvesinde gerçekleşti. Görünen o ki Türkiye ile Mısır arasındaki ilişkiler önümüzdeki yıllarda her alanda bir sıçrama yapacak.

Keza iki ülke bölgenin başat aktörleri. Bölgenin yapısı iki ülkenin çatışmaları halinde ne kadar olumsuz sonuç verme ihtimaline sahipse de iyi geçinmeleri ve güçlerini birleştirmeleri de bir o kadar olumlu sonuçlar doğuracak. Kısacası bölgedeki güç dengeleri iki ülkenin ilişkisine göre farklılık gösterecek.

İki ülke arasında Doğu Akdeniz’de paylaşım ve Libya’da karşı karşıya olmak gibi önemli siyasi sorunlar var. Ancak iki ülke arasındaki iş birliği potansiyeli siyasi ve ekonomik anlamda hayata geçirilirse bu çözülmesi zor görünen sorunlar için de çözüm yolu bulunacaktır.

Nitekim bunun en güzel örneğini Yükseköğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamayla duyurdu. Özvar, Türkiye-Mısır Üniversitesi kurulması için çalışmaları başlattıklarını ve Türkiye’nin köklü üniversitelerinin Mısır’da şube açacağını açıkladı. Keza Kahire’de dolaşırken, İngiliz ve Amerikan üniversiteleriyle karşılaşıyorsunuz.

2025 yılında Türkiye-Mısır diplomatik ilişkilerinin yüzüncü yılı. 2025 arifesinde, bu tarihsel kilometre taşını karşılamaya yönelik yapılan çalışmalar, iki ülke arasındaki ilişkilerin siyasi, ekonomik ve kültürel boyutlarını daha da güçlendirecektir.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Trump’ın yeni dönemi 22 Kasım 2024
Ortak Türk Alfabesi 19 Eylül 2024